Şeyh Selahaddîn'in hayatı

Şeyh Selahaddîn'in hayatı

Şehid Şeyh Said'in oğlu Şeyh Selahaddîn'in hayatı ve kaleme aldığı ''Beyatname'' adlı tebliğ...

ŞEYH SELAHADDİN KİMDİR?

Şeyh Selahaddin’in hayatı; kıyam, hicret ve esaretle geçmekle beraber özellikle ömrünün son on beş yılını -mecburi iskândan döndükten sonra- tebliğle geçirmiştir. Kendisini insanlara ve müridlerine tebliğci (kendi ifadesiyle mübelliğ) olarak tanıtmıştır. Şeyh Selahaddin, babası Şeyh Said kıyamından ve ardından gelen zulüm dalgasından sonra ülkede özellikle Doğu ve Güneydoğuda eşine az rastlanır bir gayretle İslam’ın sosyal ve siyasi hayatta yeniden canlanıp ruh bulması için aylarca evine uğramadı. Yaz kış demeden köy köy, kasaba kasaba, il il, arabaların gidemediği dağ köylerine yaya, at sırtında dolaşmış mescitlerde, damlarda, evlerde insanları irşad etmiş, insanlara imanı ve küfrü anlatmış, onları taraf olmaya davet etmiştir. İnsanları İslam’a davet ederken furuatta, ayrıntılarda boğulmayıp asli meselelerle uğraşmıştır.

O Gece Gündüz Tebliğden Geri Durmamıştır

Şeyh Selahaddin, camileri aktif bir şekilde kullanmış özellikle kadınların yeniden İslami hayatın merkezinde olmaları için vaaz verdiği camilerde onları da davet etmiş, İslam’ın bütün halk tabakaları içinde yaygınlaşması için çaba sarf etmiştir. Bölgede halkın sorunlarını İslam hukukuyla çözülmesine itina göstermiş, İslamı sosyal, ahlaki, ibadi ve siyasi bir bütün olarak ele almıştır.

Dünya siyasetini ve İslami hareketleri yakından takip etmiş, İmam Humeyni ile görüşmüş İslam devrimi gerçekleştikten sonra da yapılan eleştirilere mezhepsel kaygıların üstünde vasat bir nazarla; “Bu ahir zamanda beklediğimiz ve bu nimetin bize verilmesi için özellikle çaba sarf ettiğimiz fakat onların ve halkının büyük fedakarlıklarla elde ettikleri bir mükafattır. Bu tamamen İslami bir devrimdir” diyerek İslam devrimine karşı oluşturulmak istenen şüpheleri izale edip vahdetten yana tavır koymuştur.

Şeyh Selahaddin İslam’ın maslahatını şahsi maslahatının üstünde tutmuş, tedbiri bahane ederek tebliğ ve âlimliğin gerektirdiği misyondan geri adım atmamıştır. İslamdan haberi olmayan sol fikirlerin tuzağına düşmüş, hayatında Allah ve Resulünden bihaber yüzlerce insan onun gayret ve fedakarlıkları sayesinde hidayete ermiştir.

BEYATNAME

Bismillahirrahmanirrahim.

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a; selat ve selam Efendimiz Hz. Muhammed’e, Onun Ehl-i Beytine ve sahabelerine olsun.

Ben bilerek ve sözümle, şehadet ederim ki; Allah’tan başka ilah yoktur ve Hz. Muhammed (s.a.v) O’nun Resulüdür.

Yani ben Allah-u Teâlâ dışında kimseye ibadet ve itaat etmem. Allah-u Teâlâ’nın söyledikleri dışında kimsenin söylemlerine göre itikat ve amel etmem.

Yine bilerek ve sözümle şehadet ederim ki; Muhammed sallallahu aleyhi vesellem, ahir zaman Peygamberi ve Allah’ın Resulüdür. Onun sözleri dışında hiç kimsenin sözlerine göre itikad ve amel etmem ve ancak İslam şeriatı’nın hükümlerine göre amel ederim.

İslam şeriatının emir ve yasaklarını; kendi nefsimde, kendi aile ve çevremde ve kendi malımda yerine getirir ve amel ederim. Namazın beş vakit olarak eda edilmesine iman ederim. Namazı beş vakit olarak yerine getirmek imandır; namazın yerine getirilmemesi ve terk edilmesi küfürdür; namazsızlık hali üzere ölen kimse ise cehenneme gider diyebilirim.

Eğer cami ve cemaat yok ise sürekli kendi evimde vakit ezanını, vaktin revatib sünnetlerini ve vakit tesbihlerini ehlimle ve cemaat oluşturarak yerine getiririm.

Zekât vermeye iman ederim, her yıl şeriatın sözüne göre zekâtımı veririm. Zekât vermeyi iman ve vermemeyi ise mürtedlik olarak bilirim. Kim zekât verirse zengin olur ve malına bereket düşer diyebilirim.

Ramazan ayı orucunun farziyetine iman ederim. Her yıl Ramazan ayında oruç tutarım. Oruç tutmayı, imanın sadakati; tutmamayı ise münafıklık olarak bilirim. Teravihleri kılarım, ister cemaatle ister yalnız. Ve fıtır zekâtını veririm ve Müslümanlarla beraber oruç tutar ve Müslümanlarla beraber bayram ederim.

Haccın farziyetine iman ederim. Eğer bana farz olan hacca gitmek müyesser olursa, haccımı yerine getirir ve haccın tüm menasıklarıyla amel ederim.

Allah-u Teâlâ’nın tüm emirlerine ve yasaklarına iman ederim. Ve kim tamamını yerine getirir ise dünya ve ahiret rahatlığına ve selametine kavuşur; bununla aziz ve üstün olur ve salih kulların zümresine dâhil olur.

Resul-u Ekrem’in emir ve yasaklarına yakinen iman ederim, onunla amel ederim. Resul-u Ekrem’in sözünün aksine inanmam ve onunla amel etmem; Onun düşmanlarını sevmem, dostluk etmem ve arkalarından gitmem. Kim onları sever ve dostluk eder ise yakinen Mü’min, Müslüman ve İslam değildir. Cenab-ı Hak Teâlâ onların iman ve taatlerini kabul etmez.

Ben Hak Teâlâ’nın taraftarlığı dışında, yani Hizbullah olmak dışında tüm partilerden ve delalet yolundan uzak ve beriyim; onlara yardım ve muavenet etmem velev ki babam olsun, oğlum olsun, kardeşim olsun ve aşiretim olsun. La ilahe illallah Muhammedu’r-resulullah. Allah-u Teâlâ’nın ve Resul-i Ekrem’in dostuyum. Bu sözden başka sözüm yoktur; ölüm gelene kadar bu itikat üzere devam eder ve onunla amel ederim; în-şa-allahu’r-rahman ve minhu’l-avnu ve’l-ihsan.

Kim ki sadakat ve doğrulukla ve dünya menfaati beklemeden bu beş rükün üzerine amel eder; Allah’ın ve Resul-i Ekrem’in sözünün aksine itaat ve amel etmez ise, saadet ehlinden olur ve cennete gider.

Yakinî olarak bilinmeli ki; kim Allah’ın dışındakilere ibadet ve itaat eder ve düşmanlarını severse yakinen cehenneme gider.

Kim şeriata itaat etmez ve onunla amel etmez ise, Allah-u Teâlâ’nın düşmanlarının söylemlerinin arkasından giderse, Müslüman ve mü’min ve İslam değildir; Allah-u Teâlâ onlardan hiçbir şey kabul etmez. Yani namazlarını, zekâtlarını, oruçlarını ve haclarını batıl kılar; sebep, düşmanı sevmek ve düşmanların söylediklerinin arkasından gitmektir.

Kim ki bu şekilde yakinen ve hasetten Allah-u Teâlâ’ya sadıkane ibadet ve itaat ederse ve Allah-u Teâlâ dışında kimseden korkmaz, O’nun dışında kimsenin arkasından gitmez ise, kâmil bir mümin olur; dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşur; kâmil imanın nuruyla nurlanır; on üç zümre-i meşale olan zümreye dâhil olur ve Kevser havuzu’nun başına gider; Resul-i Ekrem (s.a.v.) ile beraber sırat köprüsünü geçer, Firdevs cennetine gider; Allah’ın cemalini görmeye layık olur ve Resul-i Ekrem’in komşusu olur.

Kim ki şartlara biat eder ve ölene kadar üzerinde durur ise, ben ona bu nimetler için kefil olurum; bundan dolayı tebliğciler size saadet yolunu açıklayıp tarif ettiler ki Hizbullah zümresine dâhil olun; muhakkak sizler dünya ve ahirette galip olacaksınız. “Elâ inne hizbellahi humu’l-ğalibun.” Yani haberiniz olsun ve uyanık olun ki; galibiyet, saadet Allah-u Teâlâ’nın hizbindedir, devam ederse dünya ve ahirette galip olur.

Ey mümin! Bu söylediğim sözlere aklını-zihnini güzelce ver, manalarını bil, aklına koy ve üzerinde dur; çok çok tekrar et (ki), şek ve şüphe kalbinde kalmasın ve yakin sana hâsıl olsun. Muhalif ve münker ehlinin sözleri sana tesir etmesin, şeytan ve şeytana tabi olanlar seni kandırmasın; bununla beraber görüyorsun, münkirin gece-gündüz işi salihleri fitne ve fesada sokmak içindir. Daima onların arkasından konuşur. Ellerinden ne gelse sakınmazlar, tüm çabalarıyla peşinize takılırlar, ta ki sizi kendileri gibi yapana kadar. Sakın onların söylediklerine kulak vermeyin, (onlar) delalet ve felakete gittiler, istiyorlar ki sizleri de kendilerine arkadaş yapsınlar; (ama) artık sen onların tuzak ve hilelerini biliyorsun; Müslümalığın üzere devam et. Biliniz ki We’l-aqibetu li’l-mutteqin. (Allah) mutluluk, selamet ve galibiyet yolunu bizlere ihsan eylesin. Ben bu beyatımı size veriyorum (ki), sizler dünya ve ahiret ganimetine kavuşursunuz.

Wel’lahu ‘ala ma nequlu vekil, Wel hamdülillahi rabb-il alemin.

Mübelliğ-i Zaman Şeyh Selahaddin

(Vahdet Haber)
 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum