Şeytanın Hileleri - 2
Resulullah Efendimiz (s.a.v) ile şeytan arasında geçen ve Ashab-ı Kiram`ın da şahit olduğu diyaloğun ilk bölümünü geçen hafta yayınlamıştık, bu hafta da söz konusu olayın devamı olan ikinci kısmını yayınlıyoruz…
Efendiniz (s.a.v.) mevzuyu değiştirdi ve şeytana başka bir sual sordu.
- Peki, ümmetim namaza kalkınca senin halin nice olur?
- Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar. Titrerim.
- Neden böyle olursun ya lain?
- Çünkü bir kul Allah için secde edince bir derece yükselir.
- Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun?
- O zaman da bağlanırım. Ta ki onlar iftar edinceye kadar.
- Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun?
- O zaman da çıldırırım.
- Peki, ya Kur’an okudukları zaman nasıl olursun?
- O zaman da eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
- Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır?
- Ha işte o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren bir testere alır eline ve beni ikiye böler.
Resullullah (s.a.v) Efendimiz sebebini sordu :
Resullullah (s.a.v) Efendimiz sebebini sordu :
- Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin ya Ebamürre?
Bunun üzerine iblis;
Bunun üzerine iblis;
- Onu da anlatayım .. Dedikten sonra anlatmaya başladı.
- Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki; Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler. O, sadaka veren kimseyi halkına sevdirir. Allah onun verdiği sadakayı cehennemle arasında bir perde yapar. Allah belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder. Bundan sonra Resulullah (s.a.v) ashabı hakkında bazı sorular sordu;
- Ebubekir için ne dersin?
İblis ise şu cevabı verdi;
İblis ise şu cevabı verdi;
- O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi. İslam’a girdikten sonra nasıl bana itaat eder?
- Peki, Ömer bin Hattab için ne dersin?
İblis ona da şu cevabı verdi;
İblis ona da şu cevabı verdi;
- Allah’a yemin ederim ki; her gördüğüm yerde ondan kaçarım.
- Peki, Osman bin Affan için ne dersin?
- Ondan utanırım hem de çok. Nasıl ki Rahman’ın melekleri de ondan utanırlar.
- Peki, Ali bin Ebutalib için ne dersin?
İblis onun için de şöyle dedi;
- Ah onun elinden bir kurtulsam. O, kendi başına kalsa ben kendi başıma kalsam. O beni bıraksa, ben de onu bıraksam. Ben onu bırakırım ama o beni bırakmaz. Resulullah Efendimiz, yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra şöyle buyurdu:
- Ümmetime saadet ihsan eden, seni taa belli bir vakte kadar şaki kılan Allah’a hamd olsun.
Resulullah (s.a.v)’ın o cümlesini duyan lain iblis şöyle dedi;
- Heyhat, heyhat. Ümmetinin saadeti nerede? Ben o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın. Ben, onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar, benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaradan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah’a yemin ederim ki; onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve alimlerini, ümmilerini ve okumuşlarını, acirlerini ve abidlerini. Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat, Allah’ın halis kullarını, evet, bunları azdıramam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.