Abdullah ASLAN
Siz de gelin rahmet/izzet pınarına
Bismillah...
Malumunuz kimi mihraklar; her fırsatta iki cihan Serveri'ne veya O'nun getirdiği din'e, davaya çirkin saldırılarda bulunma cüretinde bulunurlar ve tepkiye göre de yeni pozisyonlar almaya çalışırlar.
Peygamber Efendimiz ve O'nun pak zevcelerine atılan iftiraların, özellikle devşirmelerin önünün kesildiği, hakkın-hakikatin ortaya çıktığı ve köle sahiplerinin köle bulmada zorlandıkları dönemde olması manidardır.
Halkın zihnini kirleterek iğfal edenler, şunu iyi bilsinler ki; ataları Ebe Cehil örneğinde olduğu gibi, yol alamayacaklar; yoldaşları Ebu Lehep misalinde görüldüğü gibi, tebbet kalacaklardır; çünkü bu halkın içinden bittiği topraklarda İslâm vardır, Muhammed vardır, Aişe vardır, Hatice vardır…
O (s.a.v)'nun gösterdiği yolda yürüyen milyon sevdalılar vardır, âşıklar vardır. Sibğatullahla boyanan Ebu Bekirler, Ömerler, Osmanlar ve de Aliler vardır. Bu sevdanın önüne geçecek ihanete karşılık kılıç ve merhamet peygamberinin öğretileri, tavsiyeleri vardır.
Bunu başaramayacaklarına katiyetle inanarak diyorum ki, onlar da gelsin rahmet pınarına… Gelsinler, kavuşsunlar Allah'a.
Kendilerine yazık ediyorlar, toplumlarına yazık ediyorlar, çocuklarına yazık ediyorlar. Evden eve, sokaktan sokağa, caddeden caddeye, şehirden şehire süzülen o Peygamber sevdasının önünü almaya çalışanların, bu memlekette mayası tutmayacak.
Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz(S.A.V), Ümmeti üzerine titredi… Ebedi kurtuluş için Rehber oldu, öğretmen oldu…
Gökyüzünün öğrencisi, yeryüzünün öğretmeni olarak insanlığa hayatı, yaşamı öğretti. Mutlu bir yaşamın yanında, kaçınılması muhal ölümün izzetlisinin nasıl olacağını da öğretti, yol gösterdi.
Medeniyetin ne olduğunu göstermek için Medineler kurdu... Bütün kuklacı ve kölebazların rahatını kaçırarak insanlara ahsen-i takvim konumlarını hatırlattı, onlara şuur verdi. Gaflet dehlizinden uyanan biçareler hazret oldu, yıldızlar olarak yaşadı.
Despotların, zalimlerin hegemonyasında insan yerine konmayan Habeşiler, O (s.a.v)'nun öğretisiyle gökteki yıldızlar, yerdeki sahabeler oldu.
Eşref-i Mahlûkat Peygamber Efendimiz, zulûmata gark olmuş küreye kandil oldu, kandiller oluşturdu. Cehaletin babasına bile medeniyeti, adaleti, İslâm'ı anlattı. O'nun mesajını(mektubunu) parçalayan Kisraların bedenleri hançerlerle parçalandı, hem de oğulları tarafından. Kisraların saltanatları ise, paramparça edilerek, toprakları Saidlerin eliyle fethedildi.
Bugün olduğu gibi o gün de cehalet girdabına saplananlar O'nu tanıyamadı, karşı çıktı, darp etti, taşladı… Taif'in sokak ve caddeleri Rahmet Peygamberine dar edilmeye çalışıldı.
Zamanın aldatılmışları, O'nu taş yağmuruna tuttu. İnsanlığın önder ve rehberine damlardan, çatılardan kesici-delici cisimler atıldı. Ama âlemlere rahmet oluşunu defaeten ortaya koyarak onların sulbünden geleceklere umut bağladı. Onlar bilmiyorlar… dedi. Zaman tanınmasını istedi.
Yüce Allah(cc) kendisine, “(Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!” derken aslında O'nun insanoğluna ne kadar düşkün olduğuna işaret ediyordu.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen O Peygamber'in öğretilerine sarılarak gelin hep beraber kurtuluşa erelim. Sahte özgürlük prangalarından kurtularak gerçek özgürlük semalarında kanat çırpalım… Cennetler bizim olsun, Cehennemlerden azade olalım…
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.