Soğuk havalar prostatı tetikliyor
Soğuk havaların prostat hastalığını tetiklediğini belirten uzmanlar, bütün erkeklerin korkulu rüyası olan prostat kanserinden korunmanın en etkin yolunun erken tanı olduğunu söyledi.
Prostat hastalığının tüm erkeklerin korkulu rüyası olduğunu belirten uzmanlar, soğuk havaların prostat hastalığını tetiklediğini, erken teşhisin ve düzenli kontrollerin hayat kurtarıcı olduğunu vurgular.
Prostat kanserinden korunmanın en etkin yolunun erken tanı olduğunu belirten uzmanlar, geç kalmamak için şikayet olmasa bile erkeklerin 45 yaşından sonra, ailesinde prostat kanseri olanların ise 40 yaşından sonra yılda bir kez kontrollerini yaptırmaları gerektiğini ifade ettiler.
Prostat hastalıkları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi vererek, uyarılarda bulunan Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Rüştü Yalçınkaya, “Prostat, her erkekte bulunan ve yaşla birlikte büyüklüğü artan bir organdır. Prostatın konumu idrar kesesinin çıkımından itibaren idrar borusunun etrafını saran bir bezdir. Normal erişkin bir erkekte 18-20 gram ağırlığında olmakla birlikte, yaşla beraber bu ağırlık artmaktadır. Artan prostat hacmi, idrar borusunu sıkıştırdığı için idrar akışını engellemektedir. Genel olarak erkeklerde 50 yaşından sonra prostat büyümesi, rahatsızlık vermektedir.”dedi.
“İyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri birbirine çok benziyor”
Prostat kanserinden korunmanın en etkin yolunun erken tanı olduğunu belirten Yalçınkaya, “İyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri birbirine çok benzemektedir. Prostat büyümesi ve kanserini ayırt etmek için muayene ve Prostat Spesifik Antijen (PSA) miktarı önemlidir. PSA, prostattan salgılanan ve Prostat spesifik antijen adı verilen bir hormondur. Prostattan salgılandığı için prostat büyümeleri de prostat kanserleri ve prostat iltihapları da artmaktadır. Biz ,PSA’nın yüksekliğine bakarak da prostat kanseri olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz. Eğer prostat kanseri riski yüksek ise biz bu insanlara da prostat biyopsisi yaparak kanser olup olmadığı kararına varıyoruz. Eğer kanser varsa hastaya erken tanı konulduğunda prostatın tamamını alarak tedavi edebilmekteyiz.” ifadelerini kullandı.
Prostat kanseri tedavisinde erken tanının tedavi başarısını önemli bir oranda arttırdığını da söyleyen Yalçınkaya, birinci ve ikinci dereceden yakınlarında prostat kanseri olan kişilerin kanser olma riskinin çok daha fazla olduğuna dikkat çekti.
Yalçınkaya, “Kişinin eğer baba, amca gibi birinci derece akrabalarında prostat kanseri olan birileri varsa 40 yaşından sonra yılda bir defa, eğer ailevi bir öyküsü yoksa 45 yaşından sonra yılda bir defa prostat muayenesi yaptırmalarını öneriyoruz. Normal prostat büyümelerinin tedavisi nispeten daha kolay. Eğer prostat idrar akışını engelliyorsa ve kişiye sorun oluşturuyorsa tedavisi ilaç ve ameliyatla yapılmaktadır. Ancak ilaçla tedaviler kesin sonuç vermemektedir. İlaçlar, kişinin o anlık sorunlarını rahatlatmak şeklindedir. Ameliyat kesin ve kalıcı çözümdür. Hastalar ilk tanı konulduğunda ameliyattan başka çare olmadığını duyduklarında üzülüp strese girmekteydiler. Prostat hastalığının ilaçla kontrol altına alınmaya çalışılması hastaların ameliyat olmasına karar vermeleri için onlara zaman tanımaktadır. Prostat bezinin erişkin bir erkekte büyüklüğü 18-20 gram olmakla birlikte yaşla beraber bu ağırlık artmakta ve 100-200 grama kadar yükselebilmektedir. Hastalığın şiddeti, prostatın büyüklüğü ile doğru orantılı olmakla birlikte, kesin değildir. Küçük bir prostat, yani normalde 18-20 olması gereken bir prostat, 30 grama çıktığında hastaya ciddi problem oluşturabilmekteyken, bazen 150 grama çıktığı halde bir prostat hastada çok ciddi sıkıntıya neden olmayabilir.”şeklinde konuştu.
Prostatın belirtileri
Prostat hastalarının şikayetlerinin özellikle sonbahar ve kış mevsimleri ile birlikte artış gösterdiğini dile getiren Yalçınkaya, “Prostat hastaları genelde bahar ayları ve kış aylarında sıkıntıdadır. Çünkü terleme yoluyla su kaybı olmayacağı için idrar miktarı yüksek olmakta, dolayısıyla hastalar daha çok sıkıntı çekmektedirler. İdrar yapmakta zorluk, kesik kesik idar yapma, idrar akış hızının yavaşlaması , idrarı yaptıktan sonra hala idrarı varmış gibi bir his olması, idrar yapılırken yanma hissi, idrardan kan gelme gibi belirtiler var. Genel olarak hastaları en çok sıkıntıya sokan şey, idrarını rahat yapamamak ve geceleri birkaç kez idrar yapmak için uyanmak zorunda kalmak tır. Bu durum hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir.”diye konuştu.
“Erken teşhis tedavide önemli”
Prostat büyümesi ile ilgili tespit edilmiş bir etken olmamakla birlikte bu hastalığı engellemenin de mümkün olmadığını dile getiren Yalçınkaya, hastalığın tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu vurguladı.
Açık prostat ameliyatı ve halk arasında kapalı prostat ameliyatı olarak bilinen Transüretral Prostat Rezeksiyonu tercih edilerek prostatın alındığını ifade eden Yalçınkaya, gelişen teknoloji ile artık açık ameliyatın pek tercih edilmediğini, kapalı prostat ameliyatlarının çeşitleri üzerinde durulduğunu dile getirdi.
Yalçınkaya, “Kapalı ameliyat, idrar borusundan girilerek herhangi bir kesi yapılmadan prostatın parça parça çıkarılması ya da buharlaştırılması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Buharlaştırma işlemi lazer teknolojisi ile yapılmaktadır. KTP Lazer, bir de Diyot Lazer günümüzde popülerdir.”dedi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.