Sorularla Fıkıh

Sorularla Fıkıh

Sol kasığımda hastalıktan dolayı açılan bir yara var. Yaradan sürekli kan akıyor.

Soru: Sol kasığımda hastalıktan dolayı açılan bir yara var. Yaradan sürekli kan akıyor.

a) Namazıma zararı olur mu? b) Namazımı kaza etmem gerekiyor mu? c) Cünüb halinde ne yapmalıyım (yara açık bir hal için).

Cevap: Yaralı olan şahsın yarasından kan akar da, bu akıntı namazın bütün vakitlerinde devam ederse; o zaman yaraya zarar vermemek kaydıyla bir bez sarılır. O şekilde namaz kılar.

Eğer yara bağlanamıyorsa veya bezle bağlanması zararlı ise veyahut kanın durdurulması mümkün değilse o zaman yarayı bir bezle bağlamadan o şekilde namaz kılar.

Şafilerde: Bu kan için abdest almak gerekmez. Ancak Hanefiler için her namaz için abdest alması lazım ve bu namazlarını kaza etmesi gerekmez.

Yara sahibi kimse cünüp olsa gusül alabiliyorsa mesele yok. Eğer gusül abdestinde yarayı yıkayamıyorsa yara üstü mesh edilir ve yara için teyemmüm alınır. Namazını bu şekilde kılar ve kaza da etmez. Yalnız her namaz vaktinde yara üzerindeki dağılmış kanı yıkamalı veya silmelidir. (Kiraetül Ayn Fetvaül Ulemail Haremeyn Sayfa:23)

Soru: Uzun zamandan beri aramızda tartışma konusu olan zekât hakkındaki soracağımız şu soruyu detaylı ve net olarak cevaplandırarak aramızdaki tartışmalara son verip bizi tatmin etmenizi istiyoruz.

Bizim geçim kaynağımız besiciliktir (tosun besliyoruz). Bu tosunları ticaret malı olarak değerlendiriyoruz. Bu tosunlarımızı Sonbaharın sonlarında satın alıyoruz. Kış mevsiminin tamamında içeride besliyoruz. İlkbaharda ise meramız olmadığı için başka köylere emanet olarak gönderiyoruz. Ve belli bir ücret karşılığı otlatıyoruz. İlk baharda iki ay otlattıktan sonra tekrar besiye alıyoruz. Bu besi süresi beş altı veya yedi ay devam eder.

Bu hayvanların yemlerini karşılamak için bazılarımız seneye borçlanıp getiriyoruz. (Örneğin Arpa kilosu 300 TL iken bir yıllığına 500 TL ye alıyoruz.) Bazıları da tarlasından elde ettiği arpa ile besliyorlar.. .Kısacası bu hayvanları çok masraflı ve ağır hizmetten sonra kesime veriyoruz. Bu hayvanlardan ticaret malı olarak mı zekâtı çıkarılır? Ele geçen sermayeden borçlar çıkarılır mı, çıkarılmaz mı? Mesela pamuk sulu olduğu için yirmide bir zekâtı çıkarılır. Bizim bu mallar da sulu arazi ile kıyaslanabilir mi? Şimdiye kadar sorduğumuz sorulara çelişkili cevaplar aldığımız için tatmin olamamışız. Kısa zamanda İnzar dergisi aracılığıyla sorularımıza tatmin edici ve rahatlatıcı cevabınızı bekliyoruz.

Cevap: Ticaret malının zekâtı kırkta birdir. Ticaret yapan kişi ticarete başladıktan sonra, ticaret malı nisab haddine yani 75 gram Altın değerine ulaşırsa ve bu ticaretin üzerinden de bir yıl geçerse senenin sonunda malını fiyatlandırır ve bunun kırkta birini zekât olarak verir.

Eğer borçlu ise İmam Ebu Hanife, İmam Ahmet, Servi ve başka imamlara göre mal sahibi borçlarını ödedikten sonra zekâtını hesaplar. Çünkü bu imamların içtihadına göre borç miktarı onun malı değildir. Dolayısıyla ona zekât düşmez.

Ama İmam Malik, İmam Şafii ve Evzai gibi imamlar şöyle demişlerdir. "Borçlu da olsa malın hepsinin zekâtını çıkarır. Çünkü mal onundur, telef olsa da o adamındır (Borçludur)".

Soru soran kardeşimiz, "pamuğun zekâtı sulandırıldığında yarı yarıya düşüyor. Tosunların da masrafı oluyor. O da yarı yarıya düşmez mi? Diye soruyor. Bir kere pamuk ziraattır bu ise ticarettir. Ticaret malı, zirai ürünler ve hayvanlarda zekât oranları farklı farklıdır. (Muğniyi İbni Kudame C.2 S. 636)

Soru: Değerli Hocam! Evvela sizleri Allah’ın selamı ile selamlar, bir konu hakkında bizleri aydınlatmanızı rica ediyorum.

Halk arasında ‘nema’ olarak isimlendirilen zorunlu tasarrufu teşvik paralarının hükmü nedir?

2000 yılı gibi yürürlükten kaldırılan ve çalışanlardan rızası ve isteği olmadan aylık maaşından kesilen paraların bugünlerde anaparası ve getirisi olan faiz (nema) ödemeleri yapılıyor. Gerek maaştan kesilen ana para ve gerekse de faizin alınıp alınmaması ve kullanılmaları hakkında bizleri aydınlatırsanız seviniriz. Bu paranın faizi kullanılmadan hayır kurumlarına ya da ihtiyaç sahiplerine verilmesi nasıl bir durumdur. Ya da bazı insanlarımız bu paranın faizi ile devlete olan vergilerini ödüyorlar.

(Ev vergisi, otomobil vergisi…)

Cevap: Faizin günahının ne kadar büyük olduğunu Kur’an ve sünnetten bariz bir şekilde anlıyoruz. Allah Azze ve Celle faizle ilgili şöyle buyuruyor "Böyle yapmazsanız Allah ve Peygamberi tarafından açılacak bir savaş ile karşı karşıya olduğunuzu bilin..." (Bakara:279)

Resullullah (sav) şöyle buyuruyor: "Zina ile faiz bir memlekette ortaya çıksa (açık olsa) o memleketin ahalisi kendilerini Allah’ın azabına müstahak ederler."

Bununla beraber bahsedilen zorunlu kesinti paralarının nemasının alınması caizdir; ancak alan şahıs yiyemez, kendi ihtiyacı için sarf edemez, bankada da bırakamaz; ancak fakir fukaraya, hayır kurumlarına verir. (Fetva-i Muassire C-3 S:63 / Yusuf El-Kardavi Elhelal-ü vel-Haram S:254)

Soru: Kur’an okurken dudaklarımı kıpırdatmadan, dilimi oynatmadan, içimden okuyorum. Okuma sevabına nail olur muyum?

Cevap: Kur’an’ı namazda dille okumak farzdır. Okuyanın en az kendisinin işiteceği bir sesle okuması lazımdır. Ancak namazın dışında insan kalbiyle de okuyabilir (başka zikirler gibi). Ancak dille okumanın sevabı sessiz okumanın sevabından daha fazladır. (Bacuri C:1 S:148/ İmam Nevevi Ezkar S:31)

Soru: Hizmetinizden dolayı Allah razı olsun. Ben Şafii Mezhebine mensub bir kardeşinizim. Sabah namazında hanefi mezhebine mensup bir imamın arkasında namaz kıldığımda kunut duasını nasıl yerine getirebilirim?

Cevap: Hanefi olan imamın arkasında sabah namazını eda eden Şafii Mezhebine mensup şahıs imam selam verdikten sonra kendisi selam vermeden önce iki secde yapar (Secde-i Sehiv) ve selam verir. Böylece Kunut’un sevabını alır.

Soru: Pamuğa zekât düşer mi? Ayrıca bölgemizde sulu olarak pamuk ekimi yapılmaktadır. İlk dönemlerde bir çok masraf yapılmaktadır. Sonrasında ise bu masraf cüz’i oluyor. Bu durumda zekât kaçta kaç olur? Son olarak ektiğimiz pamuğu fabrikalara fiyatlar belirlenmeden veriyoruz. Sonradan fiyatlar verilmektedir biz de bu fiyatı kabulleniyoruz. Bu caiz midir?

Cevap: İmam Ebu Hanife, İmam Yusuf ve İmam Ahmet İbni Hanbele göre: Yere ekilen her şeyde zekât vardır. Tabii eğer ekilmesinde gaye geliri elde etmek ise bu ister hububat olsun (fındık, fıstık, buğday gibi) ister tartılabilen (fındık, şeker, pancarı gibi) olsun. Tabi bunların bir sene kalabilirlik şartı gerekmektedir.

Kavun vs. gibi ürünlerde zekât yoktur. Çünkü bunlar bir sene kalamazlar. Bunların zekâtı ise eğer yağmur ile sulansalar On’da birdir. Eğer para ile sulanıyorsa yirmide birdir. Fabrikanın belirlediği fiyatın üzerinden zekât çıkarılabilir.

İmam Şafii’ye göre Nafaka olamayan ürünlerde zekât yoktur. Dolayısıyla pamukta zekât yoktur. Ama muasır bazı âlimlere göre verimli ürünlerin hepsinde zekât vardır. Mesela Ebu Zehra der ki: Fazla dükkan ve daireler sahibi bir kimse bunların kiralarındaki kazanç eğer şahsın ihtiyacından fazla ise her ay yirmide bir’inin zekâtının verilmesi lazımdır. Çünkü Resullullah (sav) Muaz’ı Yemene gönderirken kendisine şöyle talimat vermiş. "Zenginlerin malından zekâtını al, fakirlere ver." (Fıkh-üs Sünne Seyit Sabık S:407 C:1 / Ruhul dinil İslami Afif Fettah Tabere S:350)
İnzar Dergisi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.