Sorularla Fıkıh İnzar Dergisi

Sorularla Fıkıh İnzar Dergisi

Gayri islami hayat yaşayan insana Müslüman birinin organını bağışlamasında bir beis var mıdır?

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Allah’a (c.c) hamd, Hz. Resulullah’a (s.a.v) salat, onun âline, ashabına ve kıyamete kadar onların yollarında dinlerini yaşamaya çalışan İnzar Ailesine, soru soran kardeş ve bacılara, okuyuculara ve tüm mü’minlere selam olsun.

SORU-1: Gayri islami hayat yaşayan insana Müslüman birinin organını bağışlamasında bir beis var mıdır?

CEVAP-1: Malumdur ki organ nakli hadisesi yeni bir şeydir. Geçmiş asırlarda benzeri olmamış. Onun için asri alimler bu meselede farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bir kısmı tarafından ‘bu azalar Allah’ın emanetidir. O’nun izni olmadan O’nun emanetinde tasarruf edilmez. Ayrıca Allah ve Resulu tarafından bu konu hakkında bir şey beyan edilmemiştir’ denip organ nakli için fetva verilmemiştir. Başta Yusuf el Kardavi olmak üzere diğer birçok alim ise organ nakline fetva vermişlerdir. Gerekçeleri ise her ne kadar bu âzalar Allah’ın emaneti ise de Allah (c.c) bu emaneti insanlara teslim etmiş, mal ve servet gibi o da Allah’ın emanetidir. İnsan bu emanetleri meşru yollarda kullanabilir. Sadaka verebilir, hatta zor durumdaki insanlara yardım etmek bazen farz olur. Onun gibi hayatı tehlikeye giren birisine, örneğin bir böbrek vermek, onun hayatını kurtarmak, en büyük sadakadır. Şeriatta, ‘zararın mümkün mertebede izale edilmesi gerekir’ diye bir kural söz konusudur. Bu asırda dünyanın heryerinde kan bağışı yapılıyor. Bedenin bir parçası olduğu halde hiçbir alim tarafından şimdiye kadar kan bağışına itiraz edilmemiştir. Netice olarak icma-i sukuti hükmünü almıştır. İşte bu da bir sadakadır. Lakin sadaka mala has değildir. Allah’ın Resulü (sav) buyuruyor ki; ‘yolları temizlemek hastaları sormak Müslümanların yüzüne tebessüm etmek sadakadır’ Ancak bu organları vermenin de bir sınırı vardır. Bir insanın organlarını verirken kendi hayatını tehlikeye atmaması şarttır. Bir de bu organ sahibi henüz yaşıyorsa tek olan organını veremez. Kalp gibi. Ayrıca zahiri organlarını da veremez el, göz vb.

Verilecek organda başkalarının hakkı varsa sahibinden habersiz verilemez. Örneğin; kadın kocasının izni olmadan böbreğini veremez. Çünkü bedeninde bir eksiklik olur. Dolayısıyla kocası bu durama izin vermeyebilir. Verilecek organlar para ile satılmaz, ama verilen kişi gönüllü olarak bir hediye, para veya malı organ sahibine verebilir. İşte bu sadakaya en çok muhtaç mal sadakası gibi başta yakın akrabalar, umum akrabalar, komşular, mağdurlar ve umum Müslümanlara verilebilir. Müslümanlar ile savaş halinde olanlara verilmez. Çocukları, ihtiyarları, kadınları, öğrencileri, sivilleri öldüren melun siyonistlere ve onlara yardım eden İslam toprağını işgal eden zalim Amerikalılara, İngilizlere ve başka yerde Müslümanların kanını dökenlere Ruslar ve Çinlilere verilmez. Ama kafir zararsız ise ona verilebilir. Ancak her halükarda Müslümanlara verilmesi daha makbuldur. Çünkü o organlarla Allah’a ibadet edilir.

(Güncel Fetvalar, Kardavi cilt/2 sayfa 532)

SORU-2: İslami usullere göre kesiminin yapılıp yapılmadığında şüphe edilen hayvanların etlerini veya gayri islami usullere göre yapılan yiyecekleri tüketmek caiz midir?

CEVAP-2: Kesilen hayvanın etinin helal olması için iki şart vardır. Birincisi kesilecek hayvanın etinin helal hayvanlardan olması, ikincisi İslami kurallara göre kesilmesi. Aksi halde yenmesi yasaktır. Eğer kesilen hayvanın eti Gayri Müslim olan ehl-i kitaptan ise ve Müslümanlara ‘biz İslam kurallarına göre kesiyoruz’ deseler o etin yenmesi helaldır. Çünkü asıl doğruluktur ve ehli kitabın kesmeleri de caizdir. Eğer Müslümanlar, kesmesi caiz olmayan Gayri Müslimlerden mecusi, ateist gibi diğer insanlarla yaşıyorsa ve Müslümanlar çoğunluğu teşkil ediyorsa o et helaldır. Ama eğer Müslümanlarla sayıları eşit ise ve o hayvanı kimin kesmiş olduğu bilinmese o etin yenmesi haramdır. Bu durum diğer yiyeceklerde de aynıdır. Ama kafirlerden gelen elbiselerin giyilmesi veya meyvelerinin de yenilmesi helaldir. Hayber gününde bir Yahudi Resulullah (sav)’ı evine ziyaret etti ona ekmek ve yağ ikram etti. Peygamberimiz de ikrama icabet etti. Ayrıca Hayber fethinde Yahudilerden herçeşit yağ ve yiyecekler ganimet alındı ve sahabiler aralarında paylaştılar.

(Fıkhı Sünne cilt/3 sayfa/246, Muğni ibnu kudame cilt/1 sayfa /68)

SORU-3: Kur’an hafızlığı yapan bayanların özel hallerinde nasıl davranacakları hususunda gerek Hanifi ve gereksede Şafii fukahasının görüşleri nelerdir açıklar mısınız?

CEVAP-3: Cumhuri ulemanın ekserisi cünub, hayızlı ve nifastaki kadınlar için Kur’an-ı Kerim’in okunması yasak yani haramdır, demişler. Ne Şafii mezhebinde ne de Hanifi mezhebinde bir fetva göremiyoruz. Amma Sait ibnu Museyyibden rivayet edildiğine göre cünüp (cenabetli) kişi Kur’an-ı okuyabilir. İmam-ı Malik’ten rivayet edildiğine göre de hayızlı kadın Kur’an-ı okuyabilir. Ancak Cünüp (cenabetli) kişi için haramdır denilmiş. Ayrıca Hafız İbnul Hecerül Eskalani demiştir ki, İmam Buhariye göre cünüp ve hayızlı kadın için Kur’an okunmasını haram kılan bütün hadislerin te’vili kabuldürler ve sahih değiller. Netice olarak İmam Buharinin görüşünde cünüp ve adetli kadın Kur’an-ı Kerim-i okuyabilir. Başka bazı alimler, ‘hafızlık yapanda eğer Kur’an-ı Kerim-i unutmak tehlikesi varsa Kur’an-ı okuyabilir’ diye fetva vermişlerdir.

(Muğni İbnul Kudame cilt/1 sayfa /134, Fıkhus sünne cilt/1 sayfa /62)
 

İnzar Dergisi

İslam ve Kur'an Haberleri

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.