Sorularla Fıkıh İnzar Dergisi
Ben çay ocağında çay demlerken geç demlendiği için çaya karbonat (harmanato) atıyorum. Tabi bu hem rengini hem de çok az tadını değiştiriyor.
SORU-1 Ben bir çaycıyım. Üç yıldır bu soruya cevap arıyorum. Bana tatmin edici bir cevap verseniz makbule şayan olur.
Ben çay ocağında çay demlerken geç demlendiği için çaya karbonat (harmanato) atıyorum. Tabi bu hem rengini hem de çok az tadını değiştiriyor. Bunu çay içen bilir. Yani bir kandırmaca söz konusu değildir. Bazıları “süte su bırakmak gibidir” diyor. Ve hemen hemen her çaycı bunu yapar. Bu İslam şeriatına göre caiz midir? Allah (cc) razı olsun.
CEVAP-1 İslam’da, satılacak bir şeyin, satılmasının caiz olabilmesi için birkaç şart lazımdır. Bu şartlar şunlardır:
1-Satılan mal, özü itibarıyla temiz olmalıdır. Yani satılan mal, özü itibarıyla necis olmayacak. Hadis-i Şerifte Allah’ın Rasulu şöyle buyuruyor: “Muhakkak Allah (cc), putların, domuzun, leşin ve içkinin satılmasını haram kılmıştır.” Bu hadis gösteriyor ki bütün necis şeylerin satılması haramdır.
2-Satılan şeyde bir menfaat olması gerekir. Yılan, fare ve başka haşarat gibi şeylerin satılması caiz değildir. Çünkü faydası yoktur. Bir fayda söz konusu olduğunda ise satılmaları caizdir.
3-Satılan şey, satıcının mülkiyetinde olması gerekir. Mal sahibi dışında biri, bir malı satmaya kalkarsa, mutlaka mal sahibinin izni dahilinde olması gerekir. Başkasının malını, mal sahibinin izni olmadan satmak hiçbir şekilde caiz değildir.
4-Satılan mal, alıcıya teslim edilebilecek bir türden olması gerekir. Alıcıya teslimi mümkün olmayan; havadaki kuş ve büyük sulardaki balıklar gibi malların satılması caiz değildir.
5-Hem satılan mal, hem de fiyatı belli olacak. Gerek malın miktar ve özelliklerinde, gerekse fiyatın miktar ve ödeme şekillerinde herhangi bir belirsizlik kalmayacak. Satılan mal göz önündeyse, miktarı bilinmese dahi gözle görülmesi yeterlidir.
6-Satılacak mal, satıcının eline geçtikten sonra satılmalıdır. Satıcı, malını eline geçirmeden satarsa caiz değildir.
Bu altı şartın tafsilatı uzundur. Daha da uzun yazılmasına gerek yoktur.
Son olarak; çay satan kardeşimize deriz ki, çayda bu şartlar mevcut olduktan sonra çayın satılmasında hiçbir sakınca ve beis yoktur. Bütün mezheplere göre de satılması caizdir. En iyisini bilen Yüce Allah (cc)’dır. (Fıkhüssünne 3/174-182, El İhtiyar Fi Talilil Muhtar 2/24)
SORU-2 Makineli kesimhanelerde kesilen tavukların yenmesi caiz midir?
CEVAP-2 Birden fazla hayvanın bir makinede, bir düğmeye basılarak kesilmesi caizdir. Kesen ya Müslüman veya Ehl-i Kitap olacaktır. Besmele sünnet olmakla beraber, çekilmediği zaman hayvan Şafiilere göre haram olmaz. Hanifilere göre de; eğer unutularak olsa bir şey olmaz, ama kasten söylemezse o zaman haram olur. Malikilere göre de; kasten de olsa unutarak da olsa çekmemek haramdır.
Ayrıca kesimhanelerde hayvanı bayıltmayla ilgili olarak da: Bayıltılmış hayvan, usulüne uygun olarak kesildiğinde eti yenir. Kanın tamamen boşalıp boşalmaması hükmü değiştirmez. Kafasına vurulduğunda hayvan ölürse, ölmüş hayvanı boğazlamak onu helal kılmaz.
En iyisini bilen Yüce Allah (cc)’dır. (1987’de Mekke-i Mükerreme’de toplanan İslam Fıkıh Konseyi Kararı, Prf. Dr. Hayrettin Karaman Hoca’nın değerlendirmeleri)
SORU-3 Birinci sorum evlilikle ilgili olacak: Dinimizde evliliğin yeri nedir? Yani daha da netleştirecek olursam: Evlenmekte bir günah var mıdır?
İkinci sorum ise: İslam’da “Cemaat” kavramıyla ilgili olacaktır. İllaki herhangi bir cemaate bağlı olmak lazım mı? Ferdi olarak da Allah’ın (cc) dinini yayamaz mısınız? Eğer böyle değilse cemaatleşmenin neden gerekli olduğunu ve hikmetlerini izah eder misiniz?
CEVAP-3 Evlilikle İlgili: İslam Dini, evliliği aşağıdaki faydalarından dolayı teşvik ve tavsiye etmiştir.
1-İnsanın cinsel duygusu, insanda bulunan duyguların en etkin ve en azgınıdır. Sahibini sürekli kendisini tatmin edecek bir ortam sağlamasına iter. Kişi, nefsinin rahat ve tatmin olacağı helal ve meşru bir ortam sağlamadıkça sürekli kendisini huzursuz eder ve onu kötü yollara itmeye uğraşır.
2-Nesli çoğaltıp korumanın en güzel yolu evliliktir.
3-Babalık ve analık duygusu ancak evlilik ve çocuk doğurmakla elde edilir ve insanda sevgi, şefkat duygularını pekiştirir.
4-Evlilik duygusu, kişide sorumluluk duygusunu oluşturarak ailesine daha güzel bir hayat kazandırmak için çalışmaya iterek bir sürü yeteneklere sahip kılar.
5-Çalışmaları dengeli hale getirir. Erkeği dışarıda çalışmaya, hanımı da evde çocuk eğitimine ve ev işlerini düzenlemeye yönlendirerek hem içerdeki hem de dışarıdaki işlerin dengeli bir şekilde yerine getirilmesini sağlar.
6-Evlilikle aileler oluşur, aileler arasındaki ilişkiler düzenlenerek güçlendirilir. Böylece toplumdaki sosyal dayanışma doğal olarak sağlanır.
Yukarıdaki tüm yararlarının yanında kimi zamanlarda evliliğin hükmü ve durumu değişiklik gösterebilmektedir. Bu nedenle İslam alimleri evliliği beş başlıkta ele almışlardır.
1-Vacip Olan Evlilik: Evliliğe imkanı olan, cinsel duygusu evliliği arzu eden ve evlenmediği takdirde zina riski yaşayan kişilerin evlenmeleri vaciptir.
2- Müstahap Olan Evlilik: Evlenmeye imkanı olduğu ve cinsel duygusu da evliliği arzu ettiği halde zina konusunda nefsine hakim ve emin olan kişilerin evlenmeleri müstahaptır.
3- Haram Olan Evlilik: Cinsel duygusu evliliği istemediği, cinsel duygusu evliliğe yetersiz olduğu halde ve eşinin gerek nafaka ve bakımı gerekse de cinsel duygusunu tatmin etme konusunda zaafiyet ve yetersizlik gösteren kişilerin evlenmeleri haramdır.
4-Mekruh Olan Evlilik:Erkeğin, cinsel ilişki ve hanımına bakma konusunda yetersiz olması, buna karşın, bayanın cinsel ilişkiye pek istekli olmaması ve maddi durumda da zengin olup erkeğe muhtaç olmaması durumunda evlilik mekruhtur.
5-Mübah Olan Evlilik: Hem evliliğe davet eden, hem de evliliği engelleyen durumlar yoksa evlilik mübahtır.
“İslamda Cemaat” kavramıyla ilgili olarak da: Cemaat iki kısımdır. Biri am’dır, geneldir. İkincisi ise has, yani hususi cemaattır.
Bu iki cemaat arasında farklar vardır. Bu farklardan birisi; Umumi Cemaat’ın imamı olacak, açık ve belli olacak. Bütün Müslümanlar ona bey’at edecekler. Ona bey’at etmek vaciptir. Ona itaat lazımdır. O, Hz.Resulullah’ın (SAV) halifesidir. Ona karşı gelen, Müslüman da olsa bazı şartlar çerçevesinde olursa onun öldürülmesi caizdir. Yani kanı helaldır. Hz. Ebuzer, Allah’ın (cc) Rasulu’nden rivayet ettiği bir hadisi şerifte efendimiz demişler ki: “Kim bir karış cemaatten ayrılsa o, İslam’ın halkasını ve alametini boynundan çıkarmıştır.”
Başka bir hadisi şerifte “Kim cemaatten ayrılsa ve dinini değiştirse onu öldürün.” Yani “İslam’dan ayrılsa ve mürted olsa” demektir.
Buhari ve Müslüm’ün rivayet ettiği başka bir hadiste: “Kelime-i Şehadet getirenin kanı helal olmaz. Ancak üç şeyle kanı helal olur.
1-Evli olduğu halde zina yaparsa.
2-Haksız yere başkasını öldürürse.
3-Dini terk edip cemaatten ayrılırsa.
Bu üç şeyden birini yaparsa kanı helaldır, yetkililer tarafından öldürülebilir.
Yani hadislerde geçen “Kim cemaatten ayrılırsa kafir olur.” Cümlesinde geçen “cemaat” kelimesinin anlamı “Genel İslam Ümmetidır.”
Ama has yani özel cemaat ise: Cemaatın reisinin belli olması ve zahır olması gerekmez. Aynı zamanda herkesin ona beyat etmesi de lazım değildir. Onu beğenen ona beyat eder. Başkasını daha uygun görürse onu terk edip başkasıyla birlikte olabilir. Bunun hiçbir günahı da yoktur.
Ama bunu unutmayalım; Cemaatsız kalmak tehlikelidir. Çünkü Allah’ın Resulü (sav) uzun bir hadisin sonunda Ümmetine şu tavsiyeyi yapıyor. ‘Dikkat edin! Cemaatten ayrılmayın. Ve tefrikadan şiddetle uzak durun. Şeytan tek başına kalan kişiyle beraberdir. İki oldu mu şeytan onlardan daha uzaklaşır. Kim Cennetin ortasına yerleşmek isterse Cemaate katılsın. Kimin iyilikleri onu ferahlatırsa ve yaptığı günahlar onu üzerse o mümindir’ Hadisini Hz. Ömer rivayet etmiştir.
Özel Cemaatler hakkında çok hadisler var, teşvikler var. Allah’ın Resulü (sav) Cemaate katılana büyük mükafatlar va’d etmiştir. Namaz Cemaatinden tutun da Cemaat ile zikretmek, Kur’an okumak, emri bilma’ruf ve nehyi anil münker yapmak üzerinde hadisler vardır. Bu hadislerden birisi Ebu Derda’dan rivayet edilmiştir: ‘Allah’ın herhangi bir evinde halka tutup Kur’an okuyanlar, tefsirini yapanların üzerine Allah tarafından sekinet ve rahmet yani İtmi’nani kalp (kalp huzuru) nazil olur. Melekler etraflarını sarıyorlar ve Allah (cc) onları kendi huzurunda bulunanlara zikreder ve onları över. Hülasa Allah’ın Resulü ‘Allah’ın kudret ve nusreti Cemaatle beraberdir, Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu tahkir etmez, ona yalan söylemez, onu düşmanının eline terk etmez.’ Yani ona yardım eder. (Göğsüne üç defa işaret ederek) Takva kalblerdedir. Kişinin kardeşini tahkir etmesi, kişinin katılığı için yeterlidir.’ (Müslim)
Allah hepimizi ne umumi cemaatten ne de hususi Cemaatten ayrı bırakmasın.
Kaynaklar:
Tac C.-5 sayfa: 308, Abdurrahman AbdülHakim Sayfa:87, Zad’ül Müslüm C-5 Sayfa:304
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.