Sadece “sorun” kelimesi bile birçoğumuzun tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Peki neden?

Niçin karşılaştığımız sorun veya problemlerden ürküyoruz? Hatta birçoğumuz herhangi bir sorunla karşılaşmamak için yapmamız gereken bazı şeyleri yapmıyoruz. Sonuç ne oluyor? Sorunlardan kurtulabiliyor muyuz? Bazılarımız da karşılaştığı sorunlarda boğuluyor. Hayatı çekilmez oluyor. Strese ardından da depresyona giriyor. Sizce sorunlar niçin var? Gerçekten hayatımızı bu kadar zorlaştırıp çekilmez kılmak için mi varlar?

Şöyle bir düşünelim! Bugüne kadar karşılaştığımız sorunlardan sonra hayatımızda neler değişti? Kârlı mı yoksa zararlı mı çıktık? Eğer sorunlara/problemlere bela gözüyle bakıp içlerinde boğulmuşsak büyük olasılıkla zararlı çıkmışızdır. Ama eğer onları daha ileri gitmek, gelişmek ve olgunlaşmak için birer fırsata dönüştürmüşsek kâr etmişizdir.

Neden problemler bizleri ileriye fırlatan birer rampa olmasınlar?

Bilimin, teknolojinin ve sanayinin gelişiminin nedeni üzerinde düşündünüz mü? Ya da dünya’da gelmiş geçmiş medeniyetlerin gelişiminin nedenlerini?

Bilim insanları örneğin bir matematikçi veya fizikçi veya kimyacı bütün zamanını problem çözmeyle geçirir. Birini çözer bir diğeriyle karşılaşır onu çözer bir başkasıyla yüz yüze gelir. Bu döngü hep böyle sürüp gider. Ama bilim insanı bundan hiçbir şekilde vazgeçmez ve şikâyet de etmez. Çünkü o bilir ki çözülen her sorun/problem beraberinde bir yenilik getirir. Her yenilik içinde sorun/problem barındırır. Şayet bilim insanları karşılaştıkları problemlerde boğulup kalsalardı ve onları daha ileriye gitmek, gelişmek ve olgunlaşmak için birer fırsat olarak görmeselerdi şu an gördüğümüz bilimsel gelişmeler de olmayacaktı.

Eğer Mısır yedi yıllık bir kıtlıkla karşılaşmamış olsaydı Yusuf Peygamber gibi bir zatla tanışmayacak ve Yusuf (as) Mısır azizi olamayacak ve getirdiği çözümle Mısır halkını putperestlikten kurtaramayacak ve Mısır dönemin en medeni ülkesi olamayacaktı.

Her sorun/problem hakikatte bir fırsattır. Yeniliklerin ve daha güzel şeylerin ortaya çıkmasının yolunu açar. Bu da yeni dehaların ortaya çıkmasına neden olur. Zira krizleri fırsata çevirmek keskin bir zeka, basiret ve muhakeme ister.

Sorunlardan kaçmamak onlardan kaçmaktansa çözmeye çalışmak gerekir. Bu bizi hem fikren hem aklen hem de madden geliştirir. Bugün piyasadaki bilgisayar programlarının belli periyotlarla yeni sürümleri çıkarılır. Neden? Çünkü her zaman sorunlar/problemlerle karşılaşılır. Çözülen her sorun bir yenilik içerdiğinden program mühendisleri karşılaştıkları sorunları çözme gayreti içine girerler. Onları çözerler, böylece ortaya daha gelişmiş bir program çıkar. İşte sorunları fırsata çevirmek budur. Gelişmek, yenilenmek ve bu sayede ileriye sıçramak...

Sınava çalışan öğrencileri düşünelim. Öğrenciler ne yaparlar? Elbette ki bol bol problem çözerler. Çünkü çözdükleri her problem onları hedeflerine biraz daha yaklaştırır.

Bir düşünür şöyle der: “Sorunlar hizmetkarlardır. Sorunlar olasılıkları doğurur. Sorunlardan kaçınmak büyümekten, gelişmekten kaçmaktır.”

Hayatımızın her alanında sorunlarla karşılaşırız. Her ne iş yapıyorsak yapalım muhakkak karşılaşacağımız problemler olur. Bir bilim insanı nasıl ki karşılaştığı problemi çözmek için çaba sarf eder ve çözdüğü her problemi büyük bir başarı olarak görür, biz de karşılaştığımız her problemi çözmeye çalışmalı ve çözdüğümüz her problemi bir başarı olarak görmeliyiz. Böylece her sorunu bir fırsata çevirebiliriz.

Fırsata dönüştürülen her sorun bizleri daha ileriye taşıyacak, kendimize daha çok güvenmemizi sağlayacaktır. Bir gün geriye dönüp baktığımızda ne kadar çok şey başardığımızı görüp kendimizle iftihar edeceğiz.