Hasan YILMAZ
Sorunlarımız Üzerine…
Birçok filozof insanın hayatını etkileyen iki dünya olduğunu söyler. Bu anlamda psikoloji seçiciliği etkileyen tutumlar üzerinden konuya izahlar getirir. Felsefe ise hiçbir anlayışın kendi tarihinden bağımsız olamayacağını dile getirip her anlayışın kendi döneminde değerlendirilmesi gerektiğini özellikle vurgular.
Öncülünü aldığımız, felsefi ve psikolojik izahlardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Her insan farklıdır, dünyası farklıdır; yaşadığı psikolojik durum ve dönem farklıdır. Bu izahlardan yola çıkarak daha sağlıklı sonuçlar alabileceğimizi düşünüyorum. Neden diye düşünürsek insanların çok farklı kitaplar okumaması, anlayışlı davranmaması bu iki ilmi ön plana çıkarmıştır. İnsanların kendi inançlarını yaşamaması, değer yargılarına sahip çıkmayıp halden anlamaması, kanaatimce bu iki ilmi değerli kılmıştır.
Bizler yanlış yargılardan sonuç çıkardığımız müddetçe hiçbir diyaloga girmeden insanların mutlak anlamda bize benzemesini istediğimiz müddetçe felsefe ve psikoloji daha da değer kazanacaktır.
Tek taraflı bakışın ne kadar sağlıksız olduğunu örnekleyelim: Eskiden Türk filmlerinde adam arabadan inmeden paçaları iniyordu. Yani giyim kuşam çok farklıydı. Günümüz insanının giyim kuşamına baktığımızda giyim ve kuşamın çok farklı olduğunu hepimiz görürüz. Çok dar giyinmelerin, çok açık giyinmelerin olduğuna şahidiz. Müzik tarzlarına bakıldığında eskilerin tarzı daha çok ’’le, le ,lo, lo’’ iken yenilerin müzik tarzı ‘’ Sen, sen neden baktın bana sen, sen?” Bu iki kuşağın çok uyumlu olmasını beklemek günümüzün en önemli problemi.
Bu doğrudur, şu doğrudur demiyorum ya da bunlar bize benzemeyecek de kime benzeyecek gibi soru işaretleri aklımıza gelebilir. Eleştirilen nokta şu: Biz çocuklarımızla bu süreçleri yaşarken neden gelişimlerini takip etmedik? En çok sitem ettiğimiz konulardan biri, aile ve çocuklar değil mi? Bugün pek çok mevzudan ziyade aileler konuşulmuyor mu?
Kardeşim suçluyuz, suçumuzu kabul edeceğiz; çocuk bir şey yaptığında çocuktur, gençtir, kadındır. Kadının beyni farklıymış, konuşmasa olmazmış. Bir şey derseniz üzülür. Hiçbir psikolojik yaklaşım bu yönde izah yapmaz. Psikolojik izahlar insanların farklı olduğunu söyler, dinde insanların farklı olduğunu söyler; psikolojik izahlar bu küser, bu küsmez diye bakmaz. Diyaloğu güçlendirmeyi tavsiye eder; dinde kardeşliği, empatiyi, üslubu ön plana çıkarır.
Hiçbir ilimde bu yaklaşımı göremezsiniz, ‘’Bir daha dediğimi yapmazsa...’’
Eskiden örnek gösterilen çocuklarımız, bugün kötü örnek gösteriliyorsa oturup düşünmemiz lazım. Belki imtihanımız olabilir yine de nedenlerini araştırmak lazım. Bizler birçok konuda o kadar cesuruz ki hayranlık duyuyorum birçok konuda da o kadar korkağız ki hayret ediyorum. Sabah erkenden kalkar, ailemizin rızkı için canavar gibi çalışırız. Çocuğumuz rahatsızlandığında şu ile şu doktora bir göster dediğinde bir saatlik yol bize çok gelir.
Bir eğitimci ve psikolojik danışman olarak şunu söyleyebilirim. Biz babalar, “Mum dibine ışık vermez.” diyerek çocuklarımıza fazla zaman ayırmadık, ayırmıyoruz. Çocuklarımızı, eşimizi dinlemedik, dinlemiyoruz. Eksiklerimizi hiçbir zaman gözden geçirmedik. Fakat dükkânda ne eksik, raflarımız neden boş diye çok rahat dert edinebildik. Arabamızın ne kadar yakıtının kaldığını bizleri kaç kilometre daha götürebileceğini hesaplarken kendi kilometremizi ahiret yurduna bu yakıtla gidebileceğimizi hiç hesaplamadık.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.