Edip AKAR
Suçluya ceza, topluma ıslah lazım
Toplum teyakkuz halinde yaşıyor. Gündüz işinde, gece meydanda ama gözü her an medyada… Her makamın, en yakınındaki kişinin ihanetine uğradığı iddiası ve “tehlike geçmedi” mesajları halkı tedirgin ediyor. Toplumda neredeyse bir darbe yaşanmış kadar travma hali var.
Görevden almalar, gözaltılar ve tutuklamalarla yoğun bir soruşturma süreci yaşanıyor. Arada bir konuyla ilgisi olmayan kişi ve kurumların da listelere girdiğine tanık oluyoruz. Bir kere soruşturmaların kapsama alanı Türkiye gerçeklerine uygun olmalıdır. 17-25 Aralık süreci öncesinde bu yapıyla bir şekilde birlikte hareket etmiş hiçbir kurum veya kişi bu sebeple sorgulanamaz. Çünkü hükümetin bizzat kendisi o sıralarda Gülen Hareketi ile beraber çalışıyordu. Toplumun bir kısmı o zaman -hükümetin de bakış açısının etkisiyle- onlara sempatiyle bakıyordu. Zaten bazı kapılara yolu düşenlerin başka çareleri de yoktu. Nitekim onlarla aynı görüşte olmamasına rağmen barınma amacıyla o yapıya bağlı evlerde kalan birçok öğrenci olmuştur.
Zaten geçmişte gerek iyi niyeti gerek çıkarı sebebiyle onlarla beraber görünmüş kimi insanlar, gördüğü yanlışlıklar sebebiyle onlarla irtibatını kesmiş; kimileri onlardan nefret eder hale gelmiştir. Hatta aşırı gidenler onlara olan nefretini tüm İslami cemaatlere ve İslam'a da genellemiştir. Nitekim Gülencilerin aşırı Türk milliyetçiliği sebebiyle PKK saflarına geçen gençler biliyoruz. Kim bilir belki de yakın dönemde PKK paralelinde yürümelerinin bunda bir etkisi de vardır. O açıdan geçmişte “Hizmet Hareketi” ve Hocaefendi” düşüncesi ile onlarla yürümüş herkesin “paralelcilik” ve “darbecilikten” suçlu kabul edilmesi yanlıştır.
Ergenekon-Balyoz gibi davaları hatırlarsınız; davalar o kadar genişletilip ağırlaştırıldı ki suçlu-suçsuz birçok kişi içine katıldı, dava sulandırıldı ve ondan sonra da mesele kumpasa bağlandı. Bu yanlış tekrarlanmamalı.
Benzer şekilde; yaşanmış her olumsuzluğu günah keçisine yükleme gibi bir hastalık var ülkemizde. Eskiden her kirli iş derin devlete mal ediliyordu, şimdi tek suçlu FETÖ oldu. Rus jetini düşürme ve Uludere meselesi de bunlardan mesela. Doğru olsa bile; bir kere bir yönetici zamanında sahiplendiği bir olayı sonra başkasına yıkma lüksüne sahip olmamalı. “Memlekette herkes pir-u pâk da her melanetin sorumlusu paralelciler” anlayışı sakat bir anlayıştır. İlginçtir; PKK'nin halk direnişi kapsamında kazdırdığı çukurları bile onlara mal edenler çıktı. Oysa çukuru kazan gençler belli, daha da önemlisi savunup öven siyasetçiler ortadadır.
Bu arada toplumdaki duygusal kriz sebebiyle bazı gereksiz tepkiler de veriliyor. Cenazelerinin camiye alınmaması, namazlarının kılınmaması gibi… “Hainler Mezarlığı” uygulaması ise en facia olanı… Bu ülkede cami düşmanlarının da ateistlerin de hatta darbesini gerçekleştirmiş olan darbecilerin de camide namazları kılınmıştır. “Darbeciler Mezarlığı” veya “Başörtü Düşmanları” gibi bir mezarlık uygulaması var mı Türkiye'de? Bu hakaretler geride kalan aileleri rencide etmekte; onların da kin tutmasına sebep olmaktadır. Hem şerefsizlerle mücadelenin dahi bir şerefi olmalıdır. İnsaflı insanları şeytanın avukatlığına mecbur etmemek lazım…
Konuya dönersek; tutuklamaların asgari sayıda tutulup gözaltı ifadeleri üzerinden yönetici kadroya ulaşılması; bu kadronun çökertilmesi gerekir. Ülke içi üst kadronun çökertilmesi ve ABD'ye baskı yapılarak örgüt elebaşısının Türkiye'de acilen yargılanması gerekir. Gerçeklerin ortaya çıkması; alt tabaka üye, sempatizan veya gönüllülerin örgütten ayrılışını sağlayacaktır. Aksi takdirde bu kadar gözü kara bir örgüt baskılarla yok edilemez. Belki geri çekilecekler, takkiye ile gizlenecekler ama depoladıkları nefretle ve hocalarından aldıkları doktrinlerle hep fırsat gözleyecekler. Esas olan suçluların cezalandırılması; toplumun geri kalanının ise ıslahı olmalıdır.
Son olarak; ne aklanan ETÖ ne de cezalandırılan FETÖ ile laik ulusal rejimin melanetleri temizlenemez. Toplum ve hasseten Müslümanlar 90 yıldır baskı ve zulüm altındadır. Müslümanlar bu gerçeği asla göz ardı etmemeli; rüzgar gülü gibi konjonktüre göre savrulmamalıdır. Allah'a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.