Abdulhalim SEÇKİN
Sur halkının mağduriyeti
Bu savaşa karar verenler ve bu savaşı bu halka yaşatanlar ne düşünüyor acaba? Bu savaşa neden başladılar? Amacınız neydi? Bu halk da Suriye'yi yaşasın, orada neler olduğunu anlasın diye mi? Bu ilçedeki sokaklarda taş üstüne taş kalmasın diye mi? Evler viraneye dönsün, her yer harabeye dönüşsün diye mi? Evler içerden fare yuvasına, dışarıdan top gülleleriyle eleğe çevrilsin diye mi? Tüm ilçenin etrafına barikatlar kurulsun, giriş çıkışlarda insanlar tek tek aransın diye mi? Okullar ve tarihi camiler yakılsın diye mi? Tüm halk sırtına alabildiği yorgan, yastık ve döşeği ile evinden kaçsın diye mi? Geride kalan bir eşyası varsa, o da hırsızlar tarafından çalınsın diye mi?
Ahhh... Basiretten yoksun olanlar! Bilmez misiniz ki bir beldeye savaş girince, oranın halkı perişan olur, göçebe haline gelir. Kış günü sokaklarda kalır. Dengesi bozulur.
Bu savaşa karar verenler, her ne düşünceyle bu savaşa karar vermişlerse, bu halkı perişan ettiler. Evsiz barksız bıraktılar. Bir sıcak çorbaya ve bir kuru ekmeğe muhtaç ettiler.
Çatışmaların yaşandığı yerlerdeki halkın perişanlığı devam ediyor. Kimisi hala ev bulamamış, kimisi ise bulduğu bir barakaya veya bodrum katına sığınmış. Kendisine biçilen kira bedelini ise çoğu ödeyemiyor.
Nasıl ödeyebilsin ki? İş mi bulmuş ki çalışsın ve ödesin.
Kapısına bırakılan bir paket neyine yetecek ki?
Ne kadarlık ihtiyacını karşılayacak ki?
Sur'da yaşayan halkın yüzde sekseni, büyük binalarda yaşama imkânı olmayan ve asgari ücretlerle çalışan kişilerden oluşuyor. Ya da çoğu işportacılık vb. kıt imkânlarla geçiniyordu. Büyük binalarda en düşük kira 450-500 TL, doğalgaz faturası 200-300 TL arası geliyor. Bin TL gibi bir aylıkla çalışan bir aileye geride ne kalır, varın hesabını siz yapın.
Mağdurlara her şeyden önce kalacak yer temin etmek, kirada olanlara kira yardımı yapmak bundan sonra yiyecek ve giyecek, yakacak yardımı yapmak gerekir.
Yapılan hiç bir yardımı küçük görmemek gerekir. Elbette ki her yardım değerlidir. İhlasla yapılırsa makbuldür. Karşılığını da bulacaktır. Ancak bilinçli bir yardım elbette ki daha verimli olacak, daha güzel sonuçlar verecektir.
Mağdur olan elbette ki sadece yerli halk değildir. Sur'daki halk ile beraber tüm esnaf da mağdur oldu. Bu esnaflarla ticaret yapan Sur dışındaki esnaflar da mağdur oldu. Sur'da esnafın iş yeri iş göremez hale gelince, esnaf ödemesini yapamadı. Çek ve senedini takmak zorunda kaldı. Haliyle ödemesini alamayan, çeki senedi takılan buraya mal veren toptancı esnafı oldu. Büyük meblağlarda parasını takan kimi esnaf iflasın eşiğine geldi. Bu ticari ilişki zinciri ve dolayısıyla mağduriyet zinciri uzayıp gidiyor.
Sur vb. çatışma bölgelerindeki mağdur olan esnafın mağduriyetleri nasıl giderilecek? Zararları telafi edilecek mi? Şu an net değil. Zararlarının tamamen telafi edilebileceğini de sanmıyorum. Ama en garibi çatışma bölgelerindeki esnaf mağduriyetleri yetmiyormuş gibi uzun süreli kepenk kapatmalara gidenlerin akıl ve izanından şüphe etmek gerekir.
Öyle anlaşılıyor ki birileri özellikle bu halkın mağdur olmasını istiyor. Esnafın zarar etmesini istiyor. Günlerce kepenklerini kapattırarak bir şeyler elde edeceğini zannediyorlar. Otuz yıldır kepenkler kapatılıyor ama hiç bir faydası olmadı ve olacağa da benzemiyor.
Kepenk kapatma belki bir nebze de olsa bu kepenkleri kapattıranlara karşı nefreti artırabilir. Belki bir nebze halkın uyanışına sebep olur diyor ve sizi Allah'a emanet ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.