Abdullah ASLAN
Süreç delik deşik
Geçen hafta da yazıyı şu süreç meselesine ayırmış ve bunun adının “Barış süreci değil, alan açma süreci” olduğunu ifade etmiştim. Malumunuz bölgede tam hızla ve ısrarla oluşturulmak istenen kaos ortamı halkı huzursuz ediyor. Yapılanlar, halkı topyekûn bir tepkiyi ortaya koymaya zorluyor.
En son kaçırılan gazeteci için tepkiler yoğunlaşmış ve derhal bırakılması yönünde uyarılar yapılmıştı. Alıkonulan gazeteci beş gün sonra serbest bırakılınca özellikle sosyal medya üzerinden bunun yeterli olmadığı, işlenen bu cürmün hesabının verilmesi gerektiği, sözü edilen yapının halktan ve gazetecinin ailesinden özür dilemesi gerektiği ifade edilmişti.
Asıl değinmek istediğim konu bu. Israrla devam ettirilmek istenen ve belli bir strateji dâhilinde yürütülen bu faaliyetlerin(suçların) bir hesabının olması lazım. Salt gazetecinin serbest bırakılmasıyla mesele bitmiyor. Çünkü bundan önce Yüksekova’da bir dernek görevlisi katledilmişti. Daha sonra gerçekleşen bir dizi saldırının yanında yaşlı bir servis şoförünün canına kastedilmiş hemen akabinde de bir partinin ilçe başkanı yine bu yapı tarafından kaçırılmıştı. Sosyal medyadan edindiğim bilgiye göre, IŞİD’e yakınlığıyla bilinen dindar insanlar da yine bu örgüt tarafından kaçırılmış ve onlardan hala bir haber alınamamış.
Bütün bunlar karşısında bence bu halk ve STK’lar, meselenin künhüne inip işi kökten hal etmeliler. Güçlü bir ültimatomla halka reva görülen hiçbir zulmü kabul etmeyeceklerini deklere etmeliler. Mesela, basın açıklamaları salt bir cürüm çerçevesinde değil, PKK’nin genel stratejisi ve anlaşılmaz tutumu karşısında yapılmalı. Basın, sivil toplum kuruluşları, esnaf, akademisyenler, öğrenciler, kızlar, erkekler, yaşlılar gençler tamamen bir halk olarak “PKK’ye DUR ve YETER” diyoruz söylemi etrafında büyük bir uyarı vermeliler; aksi takdirde örgütün Kürdistan’da halkın şamarına hazır olması gerektiği bütün müspet yapı ve hayırhahlar tarafından ilan edilmelidir. Yoksa parçalı ve bütün görülmeyen her yapı, sözü edilen zihniyet tarafından hedeftir, bu böyle bilinsin.
Bu güçlü sesin karşında herkesin kendine bir mesaj alacağı muhakkaktır. Bugün, bir orada bir burada yapılan provalar karşısındaki suskunluk yarın pahalıya mal olabilir. Alıkonulan her hak için asılmak, onu bırakınca da evde oturmak bence akıl kârı değildir. Örgütün bu tutumu, normal bir vakıa halini almamalıdır. PKK bir nevi bölge jandarmalığına soyunmak ve bunun halk tarafından normalmiş gibi kanıksanmasını istiyor. Bu felakete herkesin şimdiden ‘DUR’ demesi lazım. Hele hele bunların riyasetinde bir ordu... Bu tamamen bölge için bir felaket olur.
İşlenen fecaatlerin önünde eğilmek, halk olarak bir kabullenmişlik içinde olmak, karşı tarafı pervasızlaştırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Süreç kisvesi altında devletçilik oyunu bence ciddiye alınmalı. Örgüt kendisine açılan alan oranınca süreci zorlaştıracak ve güçlendikçe de çözümün canına okumak için elinden geleni yapacaktır. Bugün bölgeye bakıldığında olup bitenlerle ilgili sürecin delik deşik olduğu açık açık görülmüyor mu?
Şu an, halka kesilen para cezalarından tutun da adam kaçırmalara kadar, çözümün ruhuna ne kadar ters yöntemler varsa hepsi yürürlükte. Bir de, biz mi yanlış anladık? Bu sürecin bir yerinde güya içerideki silahlılar dışarı çıkacaktı. Ama durum aksini gösteriyor. Çünkü dışarıdakilerin hepsi içeri gelmiş gibi.
Sonuç olarak, PKK’yi sürecin ruhuna uygun davranması noktasında herkes üzerine düşeni yapmazsa, her gün kurşun manyağına dönüşen “kurtuluş simidi BARIŞ”ın, can havliyle bölgeyi terk etmekten başka bir yolu kalmayacaktır. İşte o zaman çok ama çok geç olabilir.
Gerçek barış ve huzur dolu günler temennisiyle Allah’a emanet olun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.