Edip AKAR
Sürece Dair Birkaç Not…
Hükümetin seçtiği akil adamlar, memleketin dört bir tarafını dolaşıyor. Karşılaştıkları birkaç pürüz dışında gittikleri her yerde sıcak karşılanıyorlar. Geçen hafta ilimizde gerçekleştirdikleri bir toplantıya katılma imkânımız oldu. Masalara oturmuş bir kesim, gelen ikramlarla ilgilenip konuşulanları seyre dalmışken diğer bir kesim, yoğun bir çaba içerisine girmişti. Aynı sırada ders görmüş öğrenciler gibi aynı ezberleri okuyor, aynı örnekleri veriyorlardı.
Derken yetmedi ve birkaç tanesi aynı şeyleri Kürtçe olarak da dillendirdi. Ta ki akil adamlara da “Aynı şeyleri tekrar tekrar söyleyerek kabul ettireceğinizi mi düşünüyorsunuz?” diye sordurdular. Neyse, sıra bize de geldi. Dilimiz döndüğünce biz de bir şeyler söyledik. Kürtlere yapılan zulümleri, sürecin kapsamı ve bölgenin iyi okunması gerektiği vb. konuları dile getirdik.
Adı net olmadığından isim belirtemediğim son sürece, genel hatları ile yaklaşmak açısından birkaç noktaya değinmek istiyorum.
Mesele terörü çözmek ise göründüğü kadarıyla veya en azından şimdilik süreç başarılı yürütülüyor. Son birkaç aydır kimsenin öldürülmemiş olması, bunun göstergesi.
Eğer Kürt meselesi ise bunun için ciddi bir irade beyanı gerekiyor. Hükümet kanadından bir irade beyanı var ama Kürt meselesi ile ilgili değil, “Çözüm Süreci” ile ilgili. Ki PKK/BDP kanadı buna “Barış Süreci” demeyi tercih ediyor.
Bugün birçok insan kabul ediyor ki Kürd sorunu, devlete hâkim kesimin 90 yıldır halkıyla savaşması sonucu ortaya çıkan birçok sorundan biridir. Tehcirler, katliamlar, asimilasyon çabaları vb. zulümleri saymaya gerek yok. Artık bu yapılanları herkes biliyor zaten. Kişileri de konuşmaya gerek yok. Baş müsebbipleri yasalarla korunuyor olsa da bunları herkes biliyor. O halde zorbalık zihniyetini konuşmaya gerek.
Bu zihniyet, gücü elinde toplayan kişi veya kesimlerin kendinden daha zayıf gördüklerine hayat hakkı tanımaması, nefes alışlarını bile hazmedememesidir. 80-90 yıldır devletin halka uyguladığı zulümlerine, farklı zaman dilimlerinde de PKK’nin zulümlerine kaynaklık eden zihniyet budur. Nitekim Nisan ayı içerisinde bu zihniyet, Peygamber Sevdasını engelleme çabaları ile tezahür etti. Toplumda bir barış ortamının oluşması için öncelikle bu zihniyet sorgulanmalı ve zihinlerden çıkarılmalıdır. Ardından halka yıllarca elinden gelen her zulmü yapmış sistemin çarkları olan TC ve PKK halktan özür dilemelidir.
Ayrıca toplumun her kesiminin masada yer bulmasına, taleplerini dile getirmesine imkân hazırlanmalıdır. Masada kendilerine yer verilmesi ve taleplerinin karşılanması için insanların ellerinde silah olması beklenmemelidir. Çünkü görüşmeler sadece şiddete başvuranlar ile yapıldığında şiddet, hedefe ulaşmak için gerekli ve gerekli olduğu için de meşru bir araç haline gelecektir.
Yazıma son verirken geçen Pazar günü Newroz alanında toplanan Peygamber Sevdalılarını selamlıyorum. Allah, coşkularını Ümmet ve bölgemiz için güzel gelişmelere vesile kılsın. İnsanların fesada doğru aktığı bu ahir zamanda yönlerini hayra çeviren insanları Allah mübarek etsin, kemiyet ve keyfiyetlerini arttırsın inşallah. Amin.
Bu coşkuyu engellemeye çalışan, başaramayınca da öfkelerinden parmaklarını ısırarak her türlü çirkefi sergileyen kişilere de Allah’tan hidayet diliyorum. İçlerinde henüz komünizm ve Zerdüştlük zehri ile zehirlenmemiş insanlar mutlaka vardır. PKK medyasının yalan haberlerinin etkisinden az biraz uzaklaştıkları anda hakikati göreceklerdir. Çıkmadık candan umut kesilmez. İnşallah canlarını heder edecek kadar da kör olmamışlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.