Abdullah KAVAN
Suriye satrancı devam ediyor
İdlip’teki son evreden sonra Türkiye, Rusya, İran arasında görüşülen Soçi ve Astana’nın pek anlamı kalmadı. Özellikle bu üçlüyü bir araya getirmek birilerinin hesabına gelmiyordu. En çok da ABD ve Siyonist terör çetesinin bu oluşuma tahammül etmemesidir. Zaten ABD ve terör çetesinin tek yanlı dayatmalarına karşı bu devletlerin kendilerinin de özne olduğunu hatırlatan bir gelişmeydi. Ama bu binanın temellerinin zayıf olduğu belliydi.
Zira bu üç devleti bir araya getiren tek bir unsur vardı. ABD tarafından hedefe koyulmuş olmak… Siyasal-kültürel düzlemde Rusya ve İran’dan çok farklı olarak Batılılaşmayı tercih etmiş olan Türkiye, uğradığı 15 Temmuz sürecinden sonra ani bir hareketle istikâmetini Rusya’ya çevirdi.
Türkiye’nin bu yaklaşımının Rusya’da ilk günden beri iyi niyetle karşılandığı kanaatinde değilim. Lakin Rusya için Türkiye güvenilmez, kadim bir düşmandır. Asırların hükmünün bir çırpıda değiştiğini düşünmek saflık olur. Kanaatimce Rusya, Türkiye’nin istikâmet değişimini araçsal gördü ve kendi faydasına kullandı. Örneğin; Türk Akımı projesini başlattı. S400’lerini sattı. Akkuyu Nükleer Tesisi inşaatını aldı…
Hal bu iken Rusya açısından bu tablonun değişiminde faktör neydi? Bugün Astana ve Soçi’nin buharlaşmasında ana faktörlerden bir tanesi PYD’nin, ABD tahakkümünden çıkıp Rusya’nın direktiflerini kabul etmesidir. Diğeri de Türkiye’nin Libya’daki konumudur. Rusya, PYD ve Libya’daki gelişmeleri Türkiye’ye karşı koz olarak kullanıp İdlib’i pervasızca bombalamaktadır.
Şunu net olarak belirtelim; Rusya, Suriye topraklarında Türkiye’nin varlığını ve etkinliğini istemiyor. Türkiye’yle aynı saflarda bulunan ve Suriye yönetiminde muhtemel yer edinecek ÖSO’nun varlığını da istemiyor. İdlip’te toplanan muhalifler Rusya’nın telkinleri ve gücüyle bombalanıyor ki bu ihtimal zayıflasın. Çünkü Rusya, Türkiye ile arasındaki bu gerilimde, dengeleyici bir ara yol izleyeceğine Türkiye’yi dışlayıcı adımlar attı. Türkiye ise Rusya’yı belli bir hizada tutmak için Ukrayna, Kanal İstanbul ve Gürcistan kartlarını açtı. Rusya bunun üzerine sertleşti. Son saldırılar da bunun göstergesidir.
Peki, Rusya’ya, Türkiye’yi kaybetmeye kadar götürecek bu sert tutumu yaptıran kimdi veya kimlerdi? Ben bunun, Moskova’nın kapısını sürekli çalan Netanyahu, yani Siyonist terör çetesi olduğunu düşünüyorum. Siyonist terör çetesi Suriye’de ve Lübnan’da Türkiye ve İran’ı istemiyor. Rusya’dan talebi bu iki güç ile bağını koparmasıdır. Rusya ilk adımı Türkiye ile mesafe koyarak attı. Siyonist terör çetesi, Rusya’nın hem İran hem de Türkiye’ye cephe almasını istiyor.
Sonuç olarak; Türkiye iki canavar arasında sıkışmış, gâh yönünü Amerika’ya, gâh Rusya’ya dönmektedir. Ve bu durum sadece Türkiye için değil diğer ülkeler için de geçerlidir. Çözümü ecnebi devletlerde aradıkça ve bu devletlere güvendikçe hep zarar edilecektir. Bu coğrafyanın Müslüman ülkeleri, özelikle meselelerle çok ilgili olan Türkiye ve İran bu tabloyu iyi okumalı ve güvenilir bir ittifak sağlamalıdırlar. Yoksa Suriye ateşi her ikisini de yakmaya devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.