Suriye Savaşı: Arap Birliği Esed’i Geri Çağıracak mı?

Suriye Savaşı: Arap Birliği Esed’i Geri Çağıracak mı?

Suriye, yaklaşık on yıl önce Arap Birliğinden atıldı ama bu durum değişmek üzere gibi. Birleşik Arap Emirlikleri 1945 yılında kurulmuş olan Arap Birliğine savaş görmüş ülkenin restore edilmesi çağrısı yaptı, benzer çağrılar geçen ay Irak tarafından da yap

Christopher Phillips

Suriye, yaklaşık on yıl önce Arap Birliğinden atıldı ama bu durum değişmek üzere gibi. Birleşik Arap Emirlikleri 1945 yılında kurulmuş olan Arap Birliğine savaş görmüş ülkenin restore edilmesi çağrısı yaptı, benzer çağrılar geçen ay Irak tarafından da yapılmıştı.

Birliğin bazı kuruluşları Şam’da operasyonlara başladı bile. Birlikteki 22 Arap ülkesinden 18’inin Aralık 2011’de ülkede başlayan iç savaşta muhalefeti bastırmasından dolayı Suriye’yi birlikten uzaklaştırmasının üzerinden bir hayli vakit geçti. Esed hala ayakta ve her yerde meydana gelen olaylar bir zamanlar ona karşı çıkan Arap devletlerini konuyu yeniden ele almaya zorluyor.

Arap Birliğinin büyük oranda güçsüz olduğu ve birlik üyesi ülkelerin çoğunun onu suçlamış olduğu göz önüne alındığında Esed’in yeniden birliğe katılmak istemesi tuhaf da gelebilir. Tabii Arap yuvasına geri dönmenin bazı yararları da olacaktır. Esed rejimi kendi ülkesinde uzun süre Arap milliyetçiliği retoriğine yaslandı ve birliğe geri dönmek yönetime sadık olanlardan bazıları arasındaki meşruiyetini destekleyebilir. Birliğe dönüş ülke dışında da Esed’in savaş sonrası yaşadığı uluslararası tecridi kırarak diğer uzlaşıların da kapısını aralamaya yardımcı olabilir.

En önemlisi de Esed ve Rus müttefikleri Arap Birliği ile ilişkilerin iyileşmesinin bocalayan Suriye ekonomisinin çaresizce muhtaç olduğu ve çok ihtiyaç duyduğu Körfezdeki yeniden yapılanma fonlarının kapısını da açabileceğidir. Aslında Esed’in eski konumuna getirilmesinin Rusya’nın Körfez’de yaptığı diplomasinin itici gücü oluşu da rastlantı değil.

O halde Arap Birliği mensubu ülkeleri pozisyon değiştirme hususunda harekete geçiren neydi? Esed, Lübnan ve Irak gibi 2011’de birlikten atılmasını reddeden ülkeler tarafından aslında hiçbir zaman tamamen tecrit edilmemişti. İran gibi yakın arkadaşlarıyla ilişkisi ise iç savaş boyunca yakın idi.

Bir diğer uç ülke de Cezayir idi. Suriye’nin birlikten uzaklaştırılmasını kerhen destekledi ama Dımeşk ile bağlarını asla koparmadı. İslamcılara karşı ordunun liderliğinde yapılan kendi uzun süreli iç savaşında Cezayir rejimi uzun süreden beri Esed’e sempatiyle bakıyordu ve daima Arap ülkeleri tarafından tecrit edilmesini tartışmaya açıyordu. Geniş çaplı protestolardan dolayı son zamanlarda liderliğinin değişmesine rağmen pozisyonunda bir değişiklik olmadı.

Değişen Tutumlar

Buna karşı dikkate değer iki ayrı aktör tutumlarını değiştirdiler. Mısır’daki 2011 Devriminden ve Müslüman Kardeşler yönetiminin seçilmesinden sonra Mısır devleti artık sesli olarak Esed’i eleştiriyordu. Ama 2013’te askeri darbe ile İhvan iktidarını alaşağı eden askeri rejim Şam’a daha yakın oldu ve Esed’i İslamcı “terörizme” karşı mücadele eden yakın bir otokrat/diktatör olarak görmeye başladı.

BAE de daha yumuşak başlı olmaya başladı. Esed’in kendi ailesi de dâhil olmak üzere rejim mensuplarının Emirlik’i sığınacak liman olarak görmelerine izin veren ve hiçbir zaman katı biçimde Suriye’ye karşı tutum almayan BAE, uzlaşı yapılmasını desteklemede öncülük etti, hatta 2018 sonlarında Suriye’deki büyükelçiliğini yeniden açtı.

Birleşik Arap Emirlikleri de Mısır gibi Suriye muhalefeti içinde iyi biçimde temsil edilen Müslüman Kardeşler karşıtı bir politikaya sadık davranıyor. Hatta hem Kahire hem de Ebu Dabi İhvan’ın güçlü bir destekçisi olan Türkiye’nin gittikçe artan bölgesel nüfuzunu sınırlama konusunda çok hevesliler ve Türkiye’nin Kuzey Suriye’de ilerlemesine ihtiyatlı bir tutum takınıyorlar. Arap Birliğinin Esed ile uzlaşması Ankara’ya karşı üstünlük sağlama işlevi de görecektir.

Tartışmanın bir diğer tarafında da Suriye’yi Arap Birliğine yeniden katmayı en çok reddeden Katar ve Suudi Arabistan var. Türkiye ile birlikte Esed’i suçlamayı sürdüren ve ittifak eden Doha en açık sözlü tutumu sürdüren ülke. Ancak 2011’de Arap Birliğinde en önemli aktör olan, Suriye’yi birlikten atmaya öncülük eden hatta uyum göstermeyen Cezayir’i tehdit bile eden Katar bugün daha marjinal bir konumda.

Körfez komşularının uyguladığı yaptırımlar son zamanlarda kaldırılmış olsa da Doha 2011’de olduğundan daha zayıf bir konumda bulunuyor ve diğer Arap devletleri Esed’i yeniden birliğe katmayı oylamaya sunarsa bunu önlemek için mücadele edecektir.

Suud İhtiyatı  

Suudi Arabistan daha dikkate değer bir engel ama aynı zamanda ikircikli bir tutum sahibi. Mısır ve BAE gibi müttefiklerine benzer biçimde hem Türklerin artan nüfuzundan hem Müslüman Kardeşlerden korkuyor ve aynı zamanda Esed ile uzlaşma fikrine de yakın duran bir tutum sergiliyor. Müttefiki Bahreyn’in 2018’de Suriye’deki büyükelçiliğini yeniden açmasını destekledi ama bu tutumu o vakitler Riyad’ın da aynısını yapmak için takındığı bir tutum olarak yorumlanmıştı.

Benzer şekilde savaş zamanında yaptığı kısıtlamalarda değişiklik olarak okunabilecek ve buzların erimesi ihtimali olarak yorumlanabilecek bir biçimde geçen yıl eşya yüklü Suriye tırlarının ülkesine girişine gizlice izin verdi. Bu tutum Rusya ve Suudi Arabistan’ın geçenlerde yaptıkları ortak basın toplantısında her iki ülkenin dışişleri bakanlarının Suriye’nin Arap ailesine geri dönüşünden söz ettiklerinde daha da güçlü olarak belirmişti.

Ama yine de Riyad hala ikircikli bir tutum sergiliyor. BAE ve Mısır’dan ziyade rakibi İran’ın Suriye’de artan varlığına çok dikkat ediyor. Dımeşk ile uzlaşmak bir şekilde Tahran’ın rolünü azaltmaya izin verse de bu yine de marjinal kalacak ve düşmanını ödüllendirmekle sonuçlanacaktır.

Bir diğer mania/engel de Birleşik Devletler ve rejime karşı uyguladığı ve Suriyelilerle iş yapan şirketleri ve kişileri cezalandırmayı içeren Sezar yaptırımlarıdır. Esed’in Arap Birliğine tekrar davet edilmesi çağrısı yaparken BAE bu yaptırımların “meseleyi zorlaştırdığının” farkındaydı. Ebu Dabi ve diğer Arap devletlerinin bilmediği şey ise Beyaz Saray’da değil Kongre’de kabul edilmiş olsalar da Trump döneminde uygulanan bu yaptırımları yeni Biden yönetiminin ne oranda şevkle sürdürüp sürdürmeyeceğidir.

Jeopolitik İttifaklar

Ülke içinde Kovid-19’a yoğunlaşıldığı ve ABD Başkanı Joe Biden’ın bölgesel önceliklerinin görünürde Suriye değil İran olduğu bir dönemde BAE ve diğerlerinin Washington’un muhalefetini kışkırtmadan Esed’i tedricen eski konumuna getirmeleri muhtemeldir. Bu kesinlikle BAE, Rusya ve Esed’in ümidi olacaktır.

Ama Suriye Arap Birliğine dönsün veya dönmesin bir şey çok net: bu muhtemelen Esed’in tutumunda herhangi bir değişiklik yapmayacaktır. Tüm üyelerin Suriye dışındaki gelişmelerle bağlantılı güdülendiği açıktır; Esed’in nasıl kabul edileceği veya nasıl tecrit edileceği jeopolitik ittifaklar ve rakiplerle belirlenecektir.

Esed’in Arap Birliğindeki kaderini eninde sonunda ilkelerden çok reelpolitik hesaplar belirleyecektir.

Bu makale Süleyman Kaylı tarafından İnzar için tercüme edilmiştir.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.