Suriye’de çıkarlar ve uzlaşmalar/ Abdülilah Belkaziz
Amerika'nın geçmişine baktığımızda Arap ülkelerinde onu ilgilendiren şeyin petrol ve İsrail dışında bir şey olmadığı görülür
Abdülilah Belkaziz
Suriye muhalefetin kendi içinde bir rivayeti vardır. Buna göre Rusya ve Çin, rejimi destekleyerek, uluslararası mahfillerde siyasi olarak ona arka çıkarak ve Güvenlik Konseyi'nde Şam aleyhine bir karar çıkmasını engellemek için veto hakkını kullanarak aslında Suriye halkının çıkarlarına ve demokratik değişime düşmanlık etmektedir. Bu tutum, Suriye rejiminin cezalandırılması ve belki de uluslararası müdahaleye izin vermek için dışardaki muhalefetin bel bağladığı Güvenlik Konseyi'nin çalışmalarını engellemiştir. Çin ve Rusya'nın siyasi tutumlarını ifşa etme, gösterilerde bu iki ülkenin bayraklarını yakma noktasına kadar vardığına göre, Güvenlik Konseyi'nin çalışmalarını engelleme noktasındaki sorumluluğu bu iki ülkenin üzerine atmak, muhalefetin söyleminde, bu iki devletin Suriye halkına karşı düşmanca bir tutum eleştirisine dönüşmektedir.
Rusya ve Çin'in Suriye'de demokratik değişimin önündeki en büyük set olduğu şeklinde itham edilmesi, ABD'nin ve Batılı müttefiklerinin Suriye halkının demokratik hakkını desteklediği imasını içinde barındırır. Gerçekten bunun ima edilmesi, dışardaki muhalefetin sembol isimlerinin dilinde neredeyse hakkında hiç bir şüphenin olmadığı aynel yakin bir gerçekliğe dönüşmüştür. Siyasi bilincin bu tarz inançları beraberinde getirmesi son derece garip bir durumdur. Tabiri caizse bu salt bir inançtan ibarettir. Amerika'nın geçmişine baktığımızda Arap ülkelerinde onu ilgilendiren şeyin petrol ve İsrail dışında bir şey olmadığı görülür. Bunun dışındaki konulara gelince (ki bunun başında, ABD'nin en temel ihlalleri bile görmezden geldiği ve çıkarları için gayet ilkel bir tavır takındığı Arap halklarının demokratik hakları gelir) Amerika'nın diyeceği ilk şey "Allah belasını versin, ne hali varsa görsün"dür..
Bununla birlikte ya da bundan dolayı, politikanın çıkarlar olduğunu söyleriz. Ülkelerin seçimlerini ve stratejilerini belirleyen de budur. Bugün Rusya ve Çin'in çıkarları, Suriye muhalefetinin değişim taleplerine karşı düşmanca bir tutum izliyormuş gibi gelen bir yöntem izlemeyi gerektirmektedir. Bugün yine aynı şekilde ABD'nin ve müttefiklerinin izlediği siyaset Suriye muhalefetine, halkın değişim taleplerine destek veriyormuş gibi gelen bir siyaset izlemeyi gerektirmektedir. Gerçek ise, her iki siyasette de Suriye halkının çok fazla önem arz etmediğidir: Ne olumlu ne de olumsuz. Ne Ruslar ne de Çinliler, Suriye halkına düşmanca bir tutum takınmakta ne de Amerikalılar Suriye halkına sempati beslemekte veyahut onun iyiliğini istemektedir. Üç büyük devletin tutumlarıyla ilgili başka değerlendirmeler de söz konusudur ki ahlaki ve ilkesel olan, tamamen göz ardı edilmese bile sembolik bir noktaya kadar gerilemektedir diyebiliriz. Bu anlaşılamadığında sorun, bazılarının zannettiği gibi şu ya da bu devlette değil, kendilerindedir.
Batılı ülkelerin Suriye rejimini devirmek istemelerinin nedeninin onun bölgedeki siyasetlerine muhalif olması olduğu yoksa burada demokratik bir yönetim istemeleri olmadığı, beri taraftan Rusya ve Çin'in de Suriye rejimini bölgedeki Amerikan ve Batı nüfuzuna karşı olması nedeniyle desteklediği anlaşılmalıdır. (İslamcıların iktidara gelmesi, ülkede kaos ortaya çıkması, iç savaş tehdidi gibi hususlar) Rejimin devrilmesinin ne gibi sonuçlar doğuracağı Batı'yı ilgilendirmemektedir. Önemli olan düşman rejimin gitmesidir. Rusya ve Çin'in desteklediği rejimin devamının Batı karşısında onları zor durumda bırakıp bırakmayacağı ilgilendirmemektedir. Zira kendileri Batılı ülkeler gibi muhalefetle ya da sivil toplum kuruluşlarıyla değil, doğrudan devletle ve yönetimle ilişkiye geçmektedir.
Amerika ve Fransa gibi küçük müttefikleri, mevcut rejimin devrilmesinin gerçekten demokratik bir seçkin kitlesini iktidara taşıyıp taşımayacağından ve bütün Arap ülkelerinde demokratik sistemin hakim olacağından emin olamadan konunun tamamının Suriye ve Suriyelilerin demokratik talepleriyle ilgili olduğunu söylemektedir. Tarihlerinde bir kez bile olsun çifte standartı terk edip Rusya ve Çin'in mevcut tavırlarıyla aslında uluslararası müdahalenin önünü kesmeye ve iç savaş çıkmasını engellemeye çalıştığını söyleyebilseler ah... Ancak diğer taraftan da hem demokratik reformların gerçekleştirilmesi hem de Suriye'nin bütünlüğünün korunması hedeflerinin aynı anda hayata geçirilmesini nasıl yapacakları sorusuna cevap verememektedirler.
Bunların söylemedikleri şudur: İster Amerikalılar ve Avrupalılar ister Rus ya da Çinliler olsun aralarındaki çelişki ve farklılıklara rağmen ilk aşamada çıkarları tarafından yönlendirilmektedirler. Onlar Suriye'de başka bir şey değil, sadece çıkarları üzerinde çekişmektedirler.
Bugün seyrettiklerimiz ise Suriye üzerinde uluslararası bir mücadele olmanın da ötesinde, yerel ölçekli bir mücadeledir. Suriye üzerindeki uluslararası çekişme, büyükler (ABD; Rusya ve Çin) ile onların takipçileri arasında bir uzlaşmayla sonuçlanmalı. O zaman işte Suriyelilerin hem rejim hem de muhalefet olarak hoşlarına gitsin ya da gitmesin bu uluslararası uzlaşmaya razı olmaları gerekir. Bu yüzden muhalefetle rejim arasında uzlaşma koşullarının olgunlaşması ve herkesi memnun edecek tarzda dengeli ve karşılıklı olarak tavizlerin verilmesi gerekir. Bu tarz bir tarihi içsel uzlaşmanın, gerek rejim gerekse muhalefet içerisindeki şahinlerin işbaşından uzaklaştırılmadan gerçekleşmesi mümkün değildir.
Dünya Bülteni için El Haliç Gazetesi'nden Faruk İbrahimoğlu tarafından tercüme edilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.