Suriye'de Kürtler Arasındaki Güç Mücadelesi
Suriye’deki iç savaşın taraflarından birini Kürtler oluşturuyor. Esed sonrası Suriye’deki denklemde rol almak isteyen Kürtler, karargâhlarını Erbil’de kurdu. KDP ile PYD etrafında toplanan Kürt gruplar için sıcak günler kapıda.
Suriye kendi içinde zor bir süreçten geçiyor. Ülkede başlayan rejim karşıtlığı gün geçtikçe derinleşiyor ve yeni krizlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Savaşın seyri gündeme ve çıkar ilişkilerine bağlı olarak ‘raydan’ çıkıyor. Özgür Suriye Ordusu’nun muhtevası ve aslında birbiriyle çelişen hedefleri daha belirgin hâl alıyor. Esed rejimini devirmek için birlikte hareket eden gruplar arasında ‘Ya sonra?’ sorusu sorulmaya başladı. Bu soru, masum bir konumlandırmadan çok kimin bu topraklarda nasıl rol ve yer kapacağı ile ilgili. Direnişçileri bir yana bırakırsak asıl sorunun Kürtler arasında çıkacağı aşikâr. Suriye’de yerleşik olan Kürtlerin dışarıdan gelen ‘savaşçılardan’ farkı aynı toprakta yaşamaları ve bundan sonra da orada bulunmak zorunda olmaları. Özetle Esed rejimi düşse de düşmese de Kürtler arasındaki çekişme epey devam edecek gibi. Kürtler için asıl savaşın ‘Kürdistan’ın başkenti kabul edilen Erbil’de sürdüğünü söylemek mümkün. Kürtler açısından siyaset ve diplomasi adımları bu şehirde atılıyor. Zira Suriye’deki Kürt partilerin liderleri Erbil’i kale olarak seçmiş durumda. Kentteki otellerin çoğu adeta Suriye’deki Kürt partilerin ofisine dönüşmüş. Bu yüzden Suriye’de devam eden savaştan çok Erbil’deki diplomasi mücadelesi önemli. Ve burada siyaset dilini iyi kullanan bir adım öne geçebiliyor.
Kürtler arasındaki görüşme ve toplantıların tamamı Erbil’de yapılıyor. Burada kararlar alınıyor, sözleşmeler imzalanıyor. Örneğin Suriye Kürt partileri arasında 11 Haziran’da imzalanan Erbil Anlaşması üzerinde tam bir mutabakat sağlanmış değil. Herkes bu anlaşmaya riayet edilmediğinden şikâyetçi. Rahatsızlık oluşturan parti ise PYD (Demokratik Birlik Partisi). İddialara göre bu parti, PKK’nın istekleri doğrultusunda hareket ediyor ve Suriye’deki diğer Kürt siyasi hareketleri kabul etmiyor. Kendisini bütün Suriye Kürtlerinin temsilcisi olarak görüyor. Erbil Anlaşması’nın en temel maddesi Suriye Kürtlerinin ortak hareket etmesini öngörüyor. Yani irili ufaklı partilerin tamamına bu coğrafyada siyaset yapma hakkı tanıyor.
Suriye Kürt Demokrat Partisi, Suriye Kürt Birlik Partisi, iki Suriye Kürt Azadi partisi (Musafa Cuma-Mustafa Uso) bir siyasi birlik içinde. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani’ye yakın olan bu partilerin içinde yer aldığı 16 partiden oluşan Kürt Ulusal Meclisi ve sadece PYD’nin etkin olduğu (yan kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri bu yapıya bağlı) Batı Kürdistan Halk Meclisi siyaseten büyük yarış içinde. İki oluşumun bir araya gelmesiyle 11 Haziran’da Kürt Yüksek Konseyi oluşturuldu. Konsey 10 üyeden müteşekkil. Üyelerin 5’i PYD’yi, 5’i Kürt Ulusal Meclisi’ni temsil ediyor. PYD’nin karşı gruptan bazı üyeleri etkilediği biliniyor. Küçük partilerin bir kısmı da aynı şekilde PYD’nin etkisinde. Örneğin Nasrettin İbrahim’in yönettiği Kürt Demokrat Partisi (bu isimde üç parti var) bunlardan biri. Suriye Kürtleri arasındaki en büyük sorun iki fikrin çatışması. Fikrî açıdan Barzani ve PKK’nın çatışması partileri ciddi biçimde ayrıştırıyor. Bunun için Barzani Kürt Ulusal Meclisi’ndeki 16 partiyi bir araya getirmek istiyor ve onlarla birlikte hareket ediyor. Burada Barzani’nin iki hedefi var; Suriye Kürtleri arasındaki muhtemel çatışmayı ertelemek ve zaman kazanıp kendine bağlı olan partileri güçlendirmek.
Bölgedeki havaya göre, Barzani’nin güç kazanmak için Suriye Kürt Birlik Partisi Genel Sekreteri İsmail Hame’yi desteklemesi veya yanına çekmesi gerekiyor. Hame, halk nezdinde sevilen bir isim ve diğer Kürt parti liderlerinden farklı düşünüyor. Kadrosunun önemli bir kısmı KYB’ye (Kürdistan Yurtseverler Birliği) yakın. Eğitim ve siyasi tecrübe anlamında donanımlı. Siyaset dilini iyi bildiği için hiçbir parti ile keskin bir ayrışmaya gitmiyor. Buna PYD de dâhil. Bu yüzden halk arasında itibarı gittikçe artıyor. Ancak o da Kürtler açısından en iyi geleceğin Kürtlerin birlikte hareket etmesiyle kurulabileceği fikrini savunuyor: “Kürtlerin Suriye’de ciddi bir oluşuma sahip olması için önce kendi aralarındaki kavgaya son vermeleri gerekir. Hatta bu birliktelik somutlaştırılarak yola devam etmek zorunda. Çünkü Kürtlerin geleceği artık Esad rejimine bağlı değil, kendi ellerinde.”
Barzani yönetimi şu anda Kürt bölgesine giden ve PYD’nin kontrolünde olan yaklaşık 20 kilometrelik sınırı kapatmış durumda. Bu sınırdan yardım gitmiyor. Barzani ve diğer Kürt partilerin iddiasına göre, giden yardımlara PYD el koyuyor ve diğer Kürtlere ulaşmasına izin vermiyor. Ayrıca PYD bu geçişlerden rant sağlıyor, dolayısıyla başka grupların geçiş noktalarından faydalanmasını engelliyor. Diğer partiler, PYD’nin Erbil Anlaşması’nı hiçe saydığı noktasında birleşiyor. Mesut Barzani, sınırın açılması için tek şart ileri sürüyor; Suriye Kürtlerinin ortak bir yönetimde birleşmesi. Yani diğer partilerle PYD’nin yüzde 50 oranında temsil hakkı olmasını istiyor. PYD ise yüzde 50 oranındaki paylaşımı kabul etmiyor.
PYD’nin Suriye macerası
Bu arada Barzani’nin sınırı kapatması üzerine PYD yüzünü Erbil’den Bağdat’a çevirdi. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in Irak Cumhurbaşkanı Nuri El Maliki ile görüşmesi, diğer Kürtleri kızdırdı. İddiaya göre, Maliki Suriye’de hayati öneme sahip petrol yardımını Musul üzerinden PYD’ye ulaştırmayı planlıyor. Maliki-PYD ortaklığı Kürt krizinin yeni sorunlarından biri hâline gelmiş durumda. Diğer bir iddia kısa süre önce KCK/PKK liderlerinden Cemil Bayık’ın da Maliki ile görüşüp bir anlaşma yaptığı hakkında. Müslim’in “Biz Maliki’yi yanlış tanımışız.” sözleri aslında bu iş birliğinin göstergesi.
Suriye’de ilk siyasi çalışmaları 1957’de KDP başlatmış olsa da parti içi ayrışmalar sebebiyle şu anda PYD öne çıkıyor. PYD, Öcalan ve PKK’nın Suriye günlerini iyi kullanarak taban oluşturmayı ve silahlı güç hâline gelmeyi başarmış. Oysa PYD’nin Suriye macerası 2004’te (Parti 2003’te Süleymaniye’de kuruldu) başlıyor. Şu an birçok yerde etkin. Mesela PKK’nın önemli isimlerinden Şahin Cilo (Ferhat Abdi- Öcalan’ın manevi oğlu olarak bilinir) PYD’nin tüm organizasyonlarını yöneten kişi. Öcalan’ın birlikte Suriye’ye geçtiği Seyfettin Zorlu’nun oğlu Seyfi, Halep’te bulunuyor ve sadece Cemil Bayık’ın talimatlarını dinliyor. Bu isim de PYD üzerinde etkili.
Suriye Kürtlerinin yüzde 60’ı siyasetle ilgileniyor, kalan yüzde 40’ı sadece gelişmeleri takip ediyor. Herkesin gözü bu yüzde 40’ta. Halk diğer Kürt partilerine inanmıyor, zaten ciddi faaliyetleri yok. Bu durum doğal olarak PYD’yi güçlü kılıyor. Çünkü PYD zaman zaman halka yardımlarda bulunuyor. Parası ve silahlı gücü olması ayrı bir avantaj. Diğer Kürtler pasif siyasetle zaman kaybediyor. Bu da Barzani’nin canını sıkıyor. Çünkü Barzani’nin desteklediği kadronun hem nitelik olarak hem de halka ulaşma anlamında sorunları var. İddialara göre, Barzani Suriye Kürt Demokrat Partisi Genel Sekreteri Abdülhakim Başar’ı değiştirmek istiyor; fakat yerine koyacağı güçlü bir isim bulamadığı için bekliyor.
Suriye Kürtleri arasında önümüzdeki günlerde ciddi çatışmalar yaşanabilir. Ancak bütün Kürtlerin birleştiği bir nokta var; Suriye’de 4 federe bölgenin oluşturulacağı ve birinin Suriye Kürt federe bölgesi olacağı. Suriye Kürleri arasındaki Erbil’de başlayan Kürt krizi için 10 Ocak’ta yeni bir toplantı yapılacak. Kürt Ulusal Meclisi yeni bir yol haritası çizecek. Ancak PYD’nin üye olmadığı bu meclisin alacağı kararların ne derece uygulanacağı meçhul. Suriye Kürtlerinin nabzını tutmak amacıyla bazı parti yöneticileriyle de konuştuk. Anlaşılan Kürt tarafların merkezinde olduğu büyük sorunlar kapıda.
PKK ALANIMIZI KULLANMAK İSTERSE İZİN VERİRİZ
Salih Müslim PYD (Demokratik Birlik Partisi) Eşbaşkanı. Aslında Türkiye’ye yabancı değil. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Kimya Mühendisliği okuyan Müslim uzun süre iş hayatına devam ettikten sonra Suriye’ye gelerek önce PYD yönetimine girdi, ardından partinin eşbaşkanlığına seçildi. Kritik zamanlarda önemli yerlerde bulunmasıyla biliniyor. Türkçe bilen ve Türkiye’yi iyi tanıyan Müslim şimdi PYD yöneticisi olarak Suriye’de oluşacak Kürt özel alanında söz sahibi olmak istediklerini anlatıyor.
-Suriye’deki sorun Kürtler için bir fırsat mı, kayıp mı?
Kürtler geçmişten beri Suriye’de mücadele ediyor. Bu süreç yararlanılması gereken bir dönemi kapsıyor. Kürtler açısından büyük bir fırsattır. 2004’te Kamışlı’da verdiğimiz serhildan aslında bu sürecin bir başlangıcıydı. Biz taleplerimizi dile getirdik. Zindanlarda insanlarımız kaldı, işkence gördü, ara ara çatışmalarımız oldu. 1500’den fazla tutuklumuz vardı. Onun için Suriye’deki kriz bize yardımcı oldu.
-Şu anda rejimle bir sıkıntınız var mı?
Bizim hem rejimle hem Suriye’ye gelen gruplarla sorunumuz var. Ancak rejim iki seneden beri ‘artık ben Kürtleri kendime karşı ayaklandırmayayım‘ dedi. Ve bize karşı bir cephe açmadı. Kürt bölgelerinde zaten ordu yoktu. Rejim bizim bölgemize gelirse biz kendimizi savunuruz ama bir yerlere birilerini gönderip ‘savaşın’ demeyiz.
-Öteki grupları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerçekten Suriye’de Mart 2011’de başlayan ayaklanma tam bir devrimdi. Halk ayaklandı; özgürlük, demokrasi istedi. Rejim de bunlara karşı koyuyordu. Yani muhalefetin çerçevesini biz kurduk. Bizim kararımız devrimin silahlandırılmamasıydı. Kendi savunma hakkımız olması gerektiğini söyledik. Ne olduysa devrimi saptırdılar, rejim de bunu saptırdı. Dış güçler buna müdahale etti ve devrim gerçek rayından çıktı.
-Kürtler şu anda ne kadarlık bir bölgeye hâkim?
20 bin kilometrekare civarında bir alan. Bu bütün Kürt bölgelerini kapsıyor. Kamışlı hariç diğer bazı yerlerde devletin bazı odakları var havaalanı vs... Onlar kendi hâlinde, kimseyle çatışmıyor; biz de onlarla çatışmıyoruz. Kürtler nüfus olarak Suriye’nin yüzde 15’ini kapsıyor. Bu 3,5 milyondan fazla demektir. PYD bir siyasi partidir ancak bizim Demokratik Toplum Hareketi var. Bu çok sayıdaki sivil toplum örgütlerinden oluşuyor. Asıl gücümüz buradan kaynaklanıyor. Biz tam bir ambargo altındayız.
-Maliki ile görüştünüz, bu çok tartışıldı. Maliki’nin Suriye politikası sizinkiyle örtüşüyor mu?
Biz daha önce ‘Maliki rejimin yanındadır’ diye düşünüyorduk. Anladığım kadarıyla bu yüzde 100 böyle değil. Maliki zaten ‘Baas rejimi vaktini doldurmuştur, gitmesi gerekiyor. Biz de bu rejimden çektik, hiçbir zaman desteklemedik’ diyor. Orada İslami grupları da desteklemiyor. Biz Maliki’yi yanlış tanımışız.
-İran ile görüşmeniz oldu mu?
Kendim gitmedim ama bizimkiler gidip görüşmeler yapmıştı. Onlar ‘Esed’i destekleyeceğiz’ demiş. Esed’in 2014’e kadar kalacağını söylüyorlar. Böyle bir plan var ve anlaşmışlar. Rusya-Amerika arasında geçici bir hükmet olacak, bu sırada Esed ayrılacak, yetkilerini devredecek. Esed’in olmadığı bir süreç olacak.
-Siz parti olarak Suriye’de ne istiyorsunuz?
Biz Suriye halkının bir parçasıyız. Bunun hakları vardır, bu hakların elde edilmesi gerekir. Anayasal olarak tanınmak.
-‘Kürt devleti kuruluyor’ diye bir söylem var.
Hiç öyle bir şey yok. Biz Türk halkına düşman değiliz. Suriye’nin parçalanmasını Kürtler istemiyor. Demokratik sınırlar içinde haklarını talep ediyor. Bütün Kürtler bunu istiyor. Suriye’nin sınır bütünlüğünü savunuyoruz.
-Siz Kürdistan bölgesi veya özerklik istemiyor musunuz?
Otonomi şeklinde bir özerklik talebimiz yok. PYD olarak Demokratik Özerklik istiyoruz bu sınırları çizmek istemiyoruz. KCK’nın talebi ile benzer ama onlarınki ile bizim isteğimiz arasında nüfus ve kültürel olarak farklar var sadece.
-PKK ile ilişkiniz nasıl?
PKK da bir Kürt partisidir ve bizim herkesle olduğu gibi PKK ile de ilişkimiz vardır. Biz KDP, KYB ile de ilişki hâlindeyiz. KCK’nın bir parçası değiliz, kendi sistemimiz var. Abdullah Öcalan Suriye’de kaldı ve tabanı var. Öcalan bir Kürt lideridir. Biz bu tabandan faydalanarak aynı felsefe ile bir örgüt kurduk. Ama Suriye’ye mahsus bir yapı. Öcalan felsefi olarak liderimizdir. PKK Suriye’de yok. 1999’da Adana anlaşması oldu PKK’lılar tutuklanıp teslim edildi. Suriyeliler var gidip gerillaya katılmış ve dönmüş. Politika yaparken bizim içimizde yer alıyorlar. Suriye Kürtleri bunlar. Bunlar PKK ile organik bağımız var manasına gelmez. Biz Öcalan’a manevi olarak bağlıyız.
-PKK size yardım ediyor mu?
Hayır. Bizim çocuklar PKK’ya katılıyor. Biz nasıl yardım isteyeceğiz? PKK’ya ihtiyacımız olmadı. İlaç ve gıda yardımına ihtiyacımız var. PKK’nın gelip bizim yerlerimizi kullanmaya ihtiyacı yoktur. Ancak bizim bölgeye gelirlerse de PKK’ya bir itirazımız olmayacaktır. Bizim renklerimiz, giysilerimiz var, bunlar PKK bayrağı ile benziyor ama aynısı değil. Herkesin söylediği gibi Afrin’de bir PKK sınırı kontrolü yok.
-Türkiye’deki Kürtlerle ileride nasıl bir siyasetin içine girersiniz?
Bizim kendileriyle dayanışmamız olur. Dayanışma var ama beraber bir şey yapmak gibi bir niyetimiz yok, olmaz da.
-Ortadoğu’da yeni bir Kürt coğrafyası mı oluşuyor?
Kürdistan diye bir ülke var 4 parçaya bölünmüş; Irak, Suriye, Türkiye, İran. Bunları birleştirmek biraz güçtür. Kimse de kabul etmez. Ama biz özgürleşirsek 4 parça arasında daha geniş bir birlik oluşur. Bunun adı Ortadoğu Birliği olur. Kürtlerin çekirdek olduğu bir birlik bunun adı. İçinde Araplar var, başkaları da var. Avrupa Birliği gibi bir birlikten söz ediyoruz.
-KCK yapılanma şemasında sizin partiniz de var.
Biz KCK’nın bir parçası değiliz. KCK Türkiye’ye mahsustur.
-Kandil ile görüşmeleriniz devam ediyor mu?
Bizim Kandil ile ilişkimiz yok. Öcalan ile görüşmelerimiz oldu. PKK bize iyi bakıyor, desteklerini dile getiriyorlar. Ben Kandil’e hiç gitmedim. Bizi PKK’lı olmakla suçluyorlar. Ama PKK bana göre kötü bir şey değil. PKK kötü görülünce bize PKK üzerinden düşmanlık yapılıyor. Biz Türkiye’ye karşı bir tehdit değiliz, olmayız. Türkiye’ye giriş çıkış yasağım yok ve gidip gelmek isterim ama tutuklanırım diye korkuyorum. Avrupa Parlamentosu’na gittiğimde benim için Türkiye ‘terörist’ dedi. Bizim de silahlı gücümüz var. Biz silahları kendi paramızla Halep’ten, Şam’dan alıyoruz. Devlete ait el koyduğumuz silahlar var. Silahlı olunca terörist olmuyoruz. Kendimizi savunuyoruz.
SURİYE’DE KÜRTLER ARASINDA SAVAŞ ÇIKABİLİR
Azadi Partisi Genel Sekreteri Mustafa Cuma, Barzani’ye yakın bir duruş sergiliyor. Onun politikasına göre hareket ediyor. Siyasi güç bakımından biraz etkili; ancak o da Suriye’de Kürtler arasında çıkacak muhtemel bir kardeş kavgasının büyük problem olduğunu düşünüyor. Cuma, PYD tarafından Türkiye ile iş birliği yapmakla suçlanıyor. 3 defa Esed rejimi tarafından tutuklanmış birisi. Ekip açısından sorunu yok; fakat silah gücü zayıf.
-Suriye’de parti olarak gücünüz ne kadar?
Biz kendimizi büyük bir parti olarak görüyoruz. Her yerde arkadaşlarımız, kadromuz var. Şam’dan Kürdistan’a kadar. Halep, Kobani, Afrin’de güçlüyüz. Oralarda örgütlenme daha saf ve seviyeli durumda. Bugüne kadar kendimizi silahlandırmak için bir karar almadık; ama Kürtlerin hepsinde silah var. Esed’den ayrılmış 6-7 askerî birlik partimize yakın.
-Suriye sorunu nasıl çözülür?
Esed herhangi bir çözümü kabul etmiyor. Silahla çözüm üretme taraftarı. İki yol var. Uluslararası güçlerin kabul ettiği siyasi yollarla ya da savaşla Esed’i devirmek. Siyasi yolla daha mümkün, herkes bu yolu destekliyor. Rusya ve Amerika bu konuda anlaşmış; ancak çelişkiler var. Robert Ford (Amerika Suriye Masası Başkanı) ile görüştük. Ford’a göre, Esed şartları kabul etmiyor. Başka bir görüş daha var. Özgür Suriye Ordusu siyasi çözümü kabul etmiyor, her gün savaş alanında başarılı oluyor ve silahla Esed’i devirmek istiyor. Ama Amerika ve Katar desteğini keserse Suriye Özgür Ordusu diye bir şey kalmaz.
-Suriye’de nasıl bir yapı istiyorsunuz?
Federal bir yapı istiyoruz. Alevi, Dürzi, Hıristiyan, Kürt, Sünni var. Şimdiden akıllıca davranmak gerekir. Esed sonrasında eğer federal bir yapı oluşmazsa bir iç savaş çıkar.
-PYD ile PKK iş birliği içinde mi?
Bu Kürtler için büyük bir sorundur. Biz PYD ile birlikte kardeşçe hareket etmek için çok çaba gösterdik. Erbil Anlaşması ve Kürt Yüksek Konseyi bunun içindi. Yalnız PYD farklı davranıyor ve her şeyi kendisi için kullanmak istiyor.
-Esed ve PYD Kürtler için sorun mu?
Esed Kürtleri öldürmüş, cezalandırmıştır, onların hakkını yemiştir. PYD anlaşmalara uymuyor. Anlaşmaya göre bütün Kürtler silahlı güçlerini birleştirip hep birlikte mücadele edecekti. PYD silahlı güçlerin oluşmasına izin vermedi. Bu anlaşmadan sonra Kürt Ulusal Meclisi 5 defa Erbil’de toplandı ve yeni kararlar alındı. Bunlardan biri de yeni kapıların açılması ve ortak idare etmekti. Ancak PYD bunu da kabul etmiyor. Sınır PYD’nin elinde. PYD PKK’yı dinlediği için durum bu hâlde. Asıl sorun PKK’nın PYD üzerindeki hâkimiyetidir. Umarım olmaz ama Suriye’de asıl savaş Kürtler arasında başlayacak böyle giderse.
-Türkiye ile ilişkileriniz nasıl?
Türkiye’ye gitmedim. Türkiye önemli bir ülke bölgede. Kendi sorunlarını çözerse daha büyük bir devlet olur. Ortadoğu’nun geleceği Türk-Kürt ilişkilerinin üzerinde kuruluyor. Türkiye Kürt sorununu PKK için değil, Kürtler için çözmeli. Çözerse PYD ve PKK zayıflar ve marjinal bir grup olarak kalır. PYD silahlı olduğu için güçlü gözüküyor, gerçekte Suriye’deki Kürtlerin yüzde 10’unu temsil ediyor. 3-4 milyon Kürt var ve Araplaşmış Kürtler var. Ancak Araplardan kız alıp vermiyorlar. Golan Tepelerinde Arap yaşamıyor, Kürtler, Türkmenler ve Çerkesler yaşıyor. Orada kadrolarımız var, onlar partimizin yönteminde yer alıyor. Partimizde Kürtler, Çerkesler ve Türkmenler de var. Gelecekte 4 parçalı bir Kürt coğrafyası oluşur. Türkiye Kürtlerle birlikte hareket etmeli.
-Kürt liderler neden Suriye’de kalmıyorlar?
Ben Mesud Barzani’nin davetlisi olarak geldim. PYD yolda beni yakalayıp tutukladı. Beni öldürmek istediler; ancak haber duyulunca vazgeçtiler. 24 saat sonra beni serbest bıraktılar; yayımladıkları bildiride üzerimde Türklerle ilişkili olduğuma dair belgeler çıktığını söylediler. Belge falan yoktu. Güvenlik nedeniyle eğer dönersem ya onlar beni öldürür ya da ben onları öldürürüm. Çoğu Kürt lideri gibi siyasi çalışmamızı Erbil’de sürdürüyoruz.
PYD, SURİYE KÜRTLERİ İÇİN SORUNDUR
Vifak Partisi Genel Sekreteri Fevzi Şengali ilginç bir isim. 1998’de PKK’ya katılan Şengali örgüt içinde etkili bir konuma geldi. Örgütün Suriye ayağı için 2003’te PYD’nin kuruluşunda yer aldı. 2004’te politikasını beğenmediği bu partiden ayrılarak Vifak adında bir parti oluşturdu. Şengali’ye göre, PYD, Suriye Kürtlerinin çıkarını düşünmüyor ve PKK’yı dinliyor. Vifak, Kürt Ulusal Meclisi içinde yer alan partilerden biri.
-PYD sorununu aşabilecek misiniz?
PYD ‘tek ben varım’ diyor. Bunun için PYD’den ayrıldım. PKK’nın söylediklerini yapmamalı. PYD sadece bizim değil, Suriye Kürtleri için sorundur. PYD Kürt siyaset sahnesinde kalmak istiyorsa bu yöntemini değiştirmelidir. Kürt bölgesinde Şam ve Halep’te yapılanmamız var. PYD Maliki ile görüşüp anlaşmalar yapıyor. Maliki Kürtlerin çıkarını düşünen birisi değil.
-Size göre nasıl bir yapı ortaya çıkar?
Türkiye güçlü bir ülke. Gelecekte Suriye’de oluşacak Kürt yapısı Türkiye’ye zarar vermez. PYD daha önce federe yapı için anlaşma imzaladı, şimdi özerklik diyor. Ancak nasıl bir sonuç ortaya çıkar bilmiyorum. Biz federal yapı içinde otonomi istiyoruz.
KÜRT ULUSAL MECLİSİ DAĞILABİLİR
Suriye Kürt Demokrat Partisi Genel Sekreteri Abdülhakim Başar, desteğini Mesut Barzani’den alıyor. Barzani’nin Suriye’deki partisi olan bu oluşum aslında ciddi bir varlık gösteremiyor. İmkânları olmasına rağmen halka ulaşmada sorun yaşıyor. Partinin arkasındaki desteğe rağmen Suriye’de etkisiz kalması kafaları karıştırıyor.
-Neden 4 parti ile birlik oluşturdunuz?
Bu siyasi birliği fiilen Kürt partilerini birleştirmek için kurduk. Rejimin gitmesinden sonra zayıf partiler bir şey yapamaz, bunun için birleşmek zorundaydık. Suriye Demokratik Siyasi Birliği bu amaçla çalışacak. Mümkün olursa bu birliği ileride tek bir partiye dönüştürmeyi planlıyoruz.
-Kürt Ulusal Meclisi fonksiyonunu yerine getirebiliyor mu?
Kürtlerin birleşmesini istedik. Büyük ya da küçük değil, kardeş gibi Kürtler için çalışalım dedik. Bir süre bu meclis iyi çalıştı. ABD ve Avrupa bu meclisi Kürtlerin temsilcisi olarak kabul etti. Maalesef bir müddet sonra meclis içinde problemler çıktı. Bazı partiler kendi ismini öne çıkarmak istedi. Meclisin içinde yeni kararlar alınmasına da karşı çıktılar. Bu Kürtler için iyi değil çünkü devrim çok hızlı ilerliyor. Gelişmelere göre Suriye rejimi bahara kadar gider. Bir ihtimal Esed Şam’ı bırakır ve Alevi bölgelerine çekilir. Bu zamana kadar Suriye’de mezhep savaşları fiilen vardı ama resmen yoktu. Esed çekilirse o zaman resmen mezhep savaşları başlayacak. Kürtler her duruma hazır olmalı. Bunun için Kürt Ulusal Meclisi kendi içinde değişim yapmak zorunda.
-PYD’ye nasıl bakıyorsunuz?
Biz PYD’nin esiri değiliz, her şeyi kendimize göre yapıyoruz. Salih Müslim, Maliki’nin yanına gitmiş bazı anlaşmalar yapmışlar. Ama Maliki Irak’ta hâlâ 140. maddenin (Kerkük’ün statüsü için nüfus sayımı, Arapların geri gitmesi ve referandum) uygulanmasını engelliyor. Aynı zamanda Maliki, Suriye Kürtlerini kontrol altına almak istiyor. Bugün herhangi bir Kürt ile oturmuyor. PYD lideri ile toplantılar yapıyor. Maliki, Erbil’den Bağdat’a kadar yollarımıza güller dökse biz kendisi ile oturup konuşmayız. Maliki’nin her desteği rejimin çıkarınadır. Maliki önceden Suriye’ye silah gönderiyordu, İran uçakları silah taşıyordu. Bunun için bir defa İran uçaklarını aradılar ama bu halkı kandırmak içindi. Salih Müslim kendini kandırıyor, Kürtleri kandıramaz.
AKSİYON
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.