Abdullah KAVAN
Suriye’de Türkiye’nin yeni konumu ne olur?
Suriye’deki yeni denklemde ne olacak? Verilen beş günlük sürede “YPG istenilen sınırlara çekilecek mi?” sorusu bir kaç gün sonra netlik kazanacak. Bu süreçten sonra Türkiye-Rusya ilişkileri nasıl olacak? Zira bu Harekât, sadece Amerikan iç siyasetinde değil, Avrupa Birliği ülkelerinden Rusya, Mısır ve Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap Birliği’ne değin uluslararası kamuoyunda ciddi bir birlikteliğe sebebiyet verdi. Başta Amerika olmak üzere Avrupa’nın açık desteği, siyonist rejimin dolaylı yardımlarıyla pek yakında ilan etmesine kesin gözüyle bakılan PYD-Pkk stratejisi ağır bir darbe alınca farklı figürler ortaya çıktı. Şimdi en büyük figür Rusya gözüküyor.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, PYD-Pkk’ye biçilen misyon ve gücün boş ses çıkaran teneke kutusu olduğu anlaşıldı. 4 gün gibi kısa bir zamanda Suriye rejimi ve Rusya’dan destek alan PYD, “kim olursa olsun beni kurtarsın” noktasına geldi. Hatırlanacağı üzere Esed rejiminin hemen tek bir kurşun atmadan çekilip PYD-Pkk’ye teslim ettiği uzun ve geniş bölge bir sonraki aşamada Amerika’nın desteğiyle “Rojava Devrimi!” efsanesine dönüştü. Ancak şimdi Amerika’nın PYD-Pkk’yi daha fazla koruyup kollayacak bir durumu kalmayınca doğal olarak Rusya’nın himayesi altında en kestirme yoldan Esed rejimiyle anlaşmanın yollarını seçti.
Esed’le (Rusya’yla) işbirliği seçeneği Pkk açısından her zaman geçerli ve en kolay seçenek tabii ki. Baksanıza Münbiç’de derhal, Kamışlı ve Haseki’de az zaman içinde Pkk flamalarının yerine Esed bayrağını çekmeye, Pkk üniformalarını çıkarıp Baas rejiminin üniformalarını giymeye dünden hazır bekliyorlar. Bu hazırlığı “devrimci gerilla birliklerinin!” cepheyi ne büyük bir hızla terk edip kaçışlarında gördük. Bölgedeki sözcülerinin “Esed ordusu Münbiç’e girdi, Türkiye giremeyecek” gibi sevinç naralarından da kolaylıkla anlaşılabiliyor. Amerika’nın silahlarına güvenip gerdeğe giren Pkk’nin yaşadığı rezilliği aynı macerayı bir kez de Esed ve Rusya namına yaşayacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Burada asıl soru; bundan sonraki süreçte Türkiye ve Rusya ilişkilerinin PYD-Pkk üzerinden nasıl şekilleneceği merakıdır. Zira Rusya, PYD-Pkk’yi Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanabilir. Zaten ideolojik olarak da aynı noktadalar. Bu gerçeklik ortadayken “Türkiye-ABD anlaştı” söylemi pek ağır durmuyor. Zaten ABD çekildiği kadar çekiliyordu. Kendisi çekildikçe PYD-Pkk sığınacak liman arıyordu. Gördüğü liman ise Rusya ve partneri olan Suriye rejimi oldu. Bu durumda güvenli bölge ve en önemlisi de “PYD-Pkk statüsünün ne olacağıyla ilgili” Rusya’yla anlaşması daha gerçekçi olur. Bu durumda yaptırımlar açısından ABD’yle bir mutabakata varmaları bir anlam ifade edebilir ancak PYD-Pkk üzerinden anlaşma, bu süreçten sonra fazla bir anlam ifade etmez. Asıl mutabakat, özelde PYD- Pkk, genelde tüm Suriye’yle ilgili anlaşma, Türkiye açısından Rusya’yla önem kazanmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.