Abdullah KAVAN
Suriye'de yeni adımlar
Küresel güçlerin Suriye'deki derin hesapların kurbanı olan mazlum Suriye halkı; bu günlerde Türkmenler ve Arapların yoğun olarak yaşadığı Kuzey Suriye'de yeni bir katliam ve göçle karşı karşıya bulunmaktadır. Özellikle Tel Abyad'aki son gelişmeler endişe verici olmakla beraber küresel güçlerin derin hesaplarını ortaya çıkarmaktadır. Koalisyon güçleri IŞİD bahanesiyle sivil halkı bombalayarak orayı boşaltıyor. Onların yerine kendileriyle “partner” olan PYD'yi yerleştiriyor. Koalisyon uçaklarının bombaları sonrası Tel Abyad'dan çıkmayan sivil halkı, PYD karadan girerek göçe zorluyor. Şu andaki Suriye planları, PKK zihniyetinde bir güç oluşturmak ve kendi emrinde bir karakol oluşturmaktır. Bu karakolun gönüllü jandarmalarıyla Orta Doğunun petrol kuyularını kontrol etmektir. Ayriyeten kendi çizgilerinden çıkan devletlerin başına musallat etmektir. Bu ülkelerden biri, son yıllarda Türkiye'nin çıkışı ve onların menfaatlerine çomak sokmak sebebiyledir. Hedef tahtasına koymuş durumdalar. Bu hesaplar doğrultusunda PYD'nin Tel Abyad'ı alması halinde Kobani'den ve Küzey Irak'taki kamplardan 10 bine yakın kişiyi taşıyacağı ve Tel Abyad'ı PKK zihniyetindeki bir yapıyla doldurmaktır. Şu anda, ABD öncülüğündeki koalisyon uçaklarının vurduğu ve PKK'yı yerleştirmek istediği bölgede amaç; PYD'nin Afrin, Kobani ve Cezire kantonları arasındaki boşlukları ortadan kaldırmaktır. Bu kantonlar arasında yer alan Türkmen ve Arapları Türkiye'ye göçe zorlamak. Çıkarları doğrultusunda bölgenin dengesini değiştirmek, yerlerine Kobani ve Kuzey Irak'taki kamplardan kendi düşüncesindeki insanları taşıyarak kantonları birleştirmek…
Bu yapılanların iyi niyetle değerlendirilmesi mümkün değildir. Ya da gerçekten Kürtlerin hamisi görünümünde olan başta ABD olmak üzere koalisyon güçlerinin sinsi planları Kürtlerin yararına değil kendi menfaatleri içindir. Başta israil'in güvenliğini oluşturmak ve kendi çıkarlarına bu Kürt milletini kurban etmektedir. Bu ihanetin rolünü maalesef PKK üstlenmiş durumdadır. Oysa Kuzey Irak'ta Mesut Barzani'nin “bağımsız bir Kürdistan” ilanına hazırlanırken bu güçlerden destek gelmemesi, tam tersine karşı çıkıldığı biliniyor. Yine mesut Barzani'nin “Bağımsız bir Kürdistan” ilanına hazırlanırken Cemil Bayık'ın “Mesut Barzani'yle hiçbir bağımız kalmamıştır” açıklaması manidardır. Dolayısıyla Suriye'de gelişen yeni dengeler Kürtlerin menfaatinden ziyade kendisinden başka hiç kimseyi kabul etmeyen PKK zihniyetinde bir güç oluşturmaktır. Kendileriyle de işleri bittiğinde onları da bir çöp gibi atacaklardır. Şimdiye kadar Batı'nın dostluğundan hiç kimse hayır görmemiştir.
Bunlarla birlikte halkı göçe zorlayan Batı'nın ikiyüzlülüğü, sınırda bekleyen Suriyelilerle bir kez daha ortaya çıktı. Onları havadan bombalayan, sonra da taşeronları vasıtasıyla göçtüren irade, Türkiye'nin onları “sınırdan geç aldığı” üzerinden prim kazanmaya çalışıyor. Şimdiye kadar Türkiye'nin kabul ettiği göçmenleri görmeyenler “insancıl!” numaralarıyla üste çıkmaya çalışıyorlar. Bir taşla 2 değil, 10 kuş vurmayı hesaplayan Batı şarlatanlarını tanımak ve tanıtmak boynumuzun borcudur. Başta hükümet(her ne kadar koalisyon sağlanmadıysa da) olmak üzere bütün halkımız Ortadoğu'da oluşan“sinsi ortaklığı” görmesi gerekir ve ona göre pozisyon alması lazımdır. Bunu görmek istemediği ve bir irade göstermediğinde içinden çıkılmaz bir yola düşeceği muhtemeldir. İç ve dış dinamikler Orta Doğuda yeni dengelerle kendi atlarını koşturma peşindeler. İç ve dış dinamiklerin HDP'ye baraj'ı aştırması bu planın bir parçasıydı. Bölgedeki halkı tümüyle sindirmeyi hesapladılar. Yarın sınır dışında oluşacak bir gücün güdümünde olmasını istedikleri bir pozisyona getirmeye çalışmaktalar. Hükümet kurulduktan sonra “çözüm süreci” safsataları devam ederse tehlike daha da büyüyecektir. Çünkü karşıdakinin amacı üzümü yemek değil, bağcıyı dövmektir. Bağcının dövülmesi için iç ve dış şartların oluşmasını beklemekteler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.