Suriye'nin kahve kültürünü Diyarbakır'da yaşatıyor

Suriye'nin kahve kültürünü Diyarbakır'da yaşatıyor

Suriye'deki savaş nedeniyle göç edip Diyarbakır'a yerleşen Hattab Şeyh İsa, ülkesinin kahve kültürünü küçük iş yerinde yaşatıyor.

Suriye'de başlayan savaş nedeniyle eşi ve çocuklarıyla birlikte Diyarbakır'a yerleşen Hattab Şeyh İsa, merkez Kayapınar ilçesinde açtığı 30 metrekarelik iş yerinde ülkesinin kahve kültürünü yaşatıyor.

Farklı kahve çeşitlerini karıştırıp, tatlandırıcı ilave ederek kahve hazırlayan İsa, hem Suriyeli göçmenlere hem de Diyarbakırlılara kahve hizmeti sunuyor.

Türkiye'de çay kültürü, Suriye'de ise kahve kültürü olduğunu söyleyen İsa, taziye, düğün ve misafirliklerde kahve ikramında bulunduklarını belirtti.

İsa, "Suriye'de ilaç imalatı sektöründe uzman olarak çalıştım. Ben, aynı zamanda bitkisel ilaç tıbbı konusunda da uzmanım. Burada Suriye kahvesi satarak ailemi geçindiriyorum. Suriye'de kahve kültürü farklı. Özellikle sabahları kahve tüketiriz. Bize bir misafir geldiğinde kahve içirmeden onları kaldırmayız. Yine taziyelerde taziye sahipleri, düğünlerde düğün sahipleri için kahve ikramı çok önemlidir. Taziye ve düğünlerde misafirlere kahve sunulur ve bu bizim kültürümüzün en önemli etkenlerinden biridir." dedi.

"Bizde kahve sırayla tek fincan içinde ikram edilir"

Suriye kültüründe kahvenin tek fincan ile sırayla ikram edildiğini dile getiren İsa, sözlerine şöyle devam etti: "Bizde özellikle ömrü ilerlemiş kişilerin kahveye verdiği önem çok farklıdır. Onlar kahve konusunda daha uzman. Büyüklerimiz kahveyi daha uzman bir şekilde yapıyorlar. Yaklaşık bir-iki saat kahveyi hazırlamakla uğraşıyorlar. Bizde kahve genelde delle dediğimiz cismin içinde yapılıyor. Bu, cezveye benziyor ancak tam cezve değil çünkü kapağı var. Kahve, delle dediğimiz cismin içinde misafirlere sunulur. Kahve sırayla tek fincan içinde ikram edilir. Bizde Türkiye'de olduğu gibi kahve tek çeşit değil. 3 çeşit kahve var: Açık kahve, orta kahve ve koyu kahve. Biz genellikle koyu ve ortayı karıştırıp içiyoruz. Ancak açık olanı da Haliç ülkeleri tercih ediyor. Kahvemizin içine hêl dediğimiz tatlandırıcılardan da ekliyoruz. Bu Türkiye kültüründe çok olmamakla beraber bizim kültürde çok kullanılan bir maddedir ve bu kahveye çok güzel bir tat veriyor."

"Suriye'de kahvaltıdan önce kahve içilir"

Ülkesinde kahve bulunmayan evin "fakir" olarak nitelendirildiğini anlatan İsa, "Fakir, zengin veya orta halli olsun herkesin evinde kahve bulunuyor ve o kahveden misafirlerine ikram edilir. Biz Türkiye'de olduğu gibi misafirimize çay ikram etmiyoruz, kahve ikram ediyoruz. Burada önce çay ikram ediliyor, ardından bazen kahve ikram ediliyor. Bizde ise sadece kahve ikram ediliyor. Suriye'de kahvaltıdan önce kahve içilir. Orada kişi uyandığında kahve içmeden kahvaltıya oturmaz. Diyarbakır'da kahveye çok rağbet yok. Gaziantep ve Urfa'da Arapların çokluğundan dolayı biraz daha bu kültüre aşina olmuşlar. İstanbul'a gittim, orada bu kültürün aynısı var ama kahvesi biraz değişik. Diyarbakır halkı da açık, orta ve koyu olan kahvelerimizden sadece açık olanını alıyor. Tatlandırıcı almıyorlar." ifadelerini kullandı.

İsa, iş yerinde sattığı kahveleri, Türkiye'de imalat yapan Suriyeli şirketlerden aldığını bildirerek, "Suriye'de kahve şirketleri var. Bunlar daha önce Suriye'de kahve işini yapıyorlardı, şimdi ise İstanbul, Mersin ve Gaziantep'te bu işi yapmaktalar. Biz de onlardan kahve alıyoruz. Ben kendim Mersin'den alıyorum. Şu an Suriye'deki şirketlerin çoğu Türkiye'de çalışmalarını devam ettiriyor ve onlara çeşitli alanlar açılmış, onlara vergi ve diğer resmi işlemlerde rahatlık sağlanıyor. Yaklaşık 5 milyon Suriyeli mülteci var. Müslüman diye adlandırdığımız ülkelerin hiçbiri onları kabul etmedi, Türkiye onları kabul etti ve hepsine işlerini yapma olanağı verdi. Bunun için Türkiye ayrı bir teşekkürü hak ediyor." şeklinde konuştu.

"Allah Türkiye halkını Suriye'nin durumuna düşünmesin"

Suriyelilerin durumunun ve hayatlarının birbirine benzemediğini sözlerine ekleyen İsa, şunları söyledi: "Herkes farklı farklı işlerde ve olanaklarda hayatlarını sürdürüyorlar ancak çok ağır işliyor. Çünkü Türkiye'nin kanunlarına uymamız lazım, bu kanunlar da Türklere göre yapılmış. Örneğin ben eczanelerdeki ilaç yapımı bölümünü bitirmişim, bu alanda diplomam var ancak burada bu alana girmem biraz zor. Buradaki prosedür farklı. Onun için ben burada böyle bir iş yeri açtım ve geçimimi buradan sağlıyorum. Ben 4 aydır Türkiye'deyim. Nüfus alabilmem için evraklarımı vereceğim. Çocuklarımın rızkını sağlamak için böyle bir işe girdim. Burada ilaç fabrikaları var. Zamanla Türkçeyi öğrendiğimde orada çalışacağım. Allah Türkiye halkını Suriye'nin durumuna düşünmesin, ilticaya maruz bırakmasın. Çünkü bu çok zor bir durumdur. Ben Türkiye'yi ve halkını çok seviyorum. Bunun nedeni de diğer Arap ülkeleri bizim soydaşlarımız olduğu halde bize kucak açmadılar, bize insan gözüyle bakmadılar. 'Savaştan nasıl istifade ederim?' diyerek bizi istismar ettiler. Özellikle Diyarbakır halkı benim Suriyeli olduğumu öğrendiğinde bana sarılıyor, daha çok ilgi gösteriyor. Bizi insan olarak gördükleri ve bizden istifade peşinde olmadıkları için Türkiye halkını çok seviyorum. Allah onları korusun."

İLKHA
















 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.