Abdulhalim SEÇKİN
Suriye’yi Önemli Kılan Nedir?
ABD ve diğer batılı sömürgeci ülkeler planlarını bir bir uyguluyorlar. Bu yüzden önce Mısır’daki İslami yönetim düşürüldü. Çünkü Mısır Suriye’ye yapılacak müdahalede ayak bağı olabilirdi. Ardından Suriye’de ajanlarına kimyasal silah kullandırttılar. Bu şekilde müdahaleyi meşrulaştırdılar.
Peki, Suriye’yi bu kadar önemli kılan nedir?
Suriye, Ortadoğu’nun en önemli stratejik konuma sahip ülkesidir. Suriye’ye hâkim olunmadıkça hiç kimse gerçek anlamda Ortadoğu`ya hâkim olamaz. Tarih boyunca tüm büyük imparatorluklar, Suriye için savaşmışlardır. Örneğin dünyanın ilk yazılı antlaşması olan Kadeş antlaşmasının konusu da Suriye`dir. Hitit, Roma, İslam devletleri, Osmanlılar, Fransız ve İngilizler burası için mücadele etmiştir.
Anadolu`nun güvenliği Suriye`den başladığı gibi Mısır`ın güvenliği de Suriye`den başlar. Suriye`ye egemen olan bir güç, bu iki bölgeyi de tehlikeye düşürür. Filistin bölgesinin ve Kudüs`ün güvenliği de Suriye`den başlar. Selahattin Eyyubi, Mısır ve Suriye`ye egemen olduktan sonra Kudüs`ü haçlılardan kurtarabilmiştir. Bu iki bölgeye egemen olan güç Filistin`e egemen olur. Bugün Yahudilerin arzı me`ud (vaat edilmiş topraklar) kavramı aslında dini olmaktan çok stratejik bir durumu gösterir. Filistin`de kalıcı olmak isteyen bir devlet, Fırat ve Nil arasındaki toprakları elinde bulundurmak zorundadır. Ya doğrudan veya dolaylı olarak bu bölgeyi egemenliğine almadığı sürece Filistin`de kalması zordur.
Haçlılar bile Kudüs`e sefer düzenlediklerinde, önce Suriye bölgesinin stratejik noktalarını almış, ardından Kudüs`ü almışlardır. Hatta Urfa`nın Müslümanların eline geçmesi üzerine Kudüs tehlikeye düştü diyerek ll. Haçlı seferi düzenlenmiştir.
Günümüzde de durum değişmemiştir. Suriye`nin stratejik önemi hâlâ devam etmektedir.
Suriye`nin komşularına baktığımızda bu merkezi durumu daha iyi görebiliriz. Suudi Arabistan, Irak, Mısır ve Türkiye arasında yer alır. Suriye`yi kendi etki alanına çekebilen bir güç bölgede kendi konumunu güçlendirmiş olur. Bütün bunlara rağmen Suriye`yi asıl etkin kılan İsrail ile olan komşuluğudur. Suriye`nin İsrail`e komşu olması, Ürdün ve Lübnan üzerindeki etkisi, Filistin`deki örgütler üzerindeki nüfuzu onu güçlü kılıyor. Suriye Siyonist devlete karşı en önemli cepheyi teşkil ediyordu. Bu durum, Suriye ile ilgili planların süreklilik arz etmesine de yol açıyor.
Batılı devletler, İsrail`e karşı Arap ülkelerine sınırları ve etki alanları kendileri tarafından belirlenmiş silahlar satarak sanayilerini güçlendirirken, Arapların yerli sanayi kurmasını da bir ölçüde engellemiş oldular. Satılan silahların yedek parçaları, ekipmanları, uzmanları da batılılar tarafından karşılanarak yeni bir sömürgecilik tasarımı ortaya konulmuş olundu. Suriye`de İslam`a dayanan bir rejimin kurulmaması için batılılar bütün güçleriyle seferber olacaklardır. Araplar, bu oyundan ancak halka dayanan gerçek idareciler eliyle kurtulabilecekleri gün gibi aşikârdır.
Suriye kendi kendine yeten bir ülke olup, dış borcu olmayan belki de dünyadaki tek devlet idi. Suriye`nin borcunun olmaması, onun batılı devletler karşısında elinin rahat olmasını sağlamaktaydı. Daha özgür politikalar göstermesine neden oluyordu. İran’ın Ortadoğu’daki en güçlü müttefiki idi ve İran’ın Hizbullah’a bağlantısını sağlayan bir köprü idi.
Akdeniz`e kıyısı olması nedeniyle Suriye’yi ele geçiren Akdeniz’in sıcak sularına inmiş olur. Suriye`nin yeraltı kaynakları olan petrol ve fosfata sahip olur.
Akdeniz kıyısından ve Lübnan dağlarından başlayarak içeriye doğru ilerleyen yaklaşık 100 mil derinliğindeki bölge(Golan), Suriye’nin en önemli tarım alanlarını barındırır. Yerleşimin uygun olması nedeniyle hem tarımda hem de sanayideki istihdamın yüzde 80’i yine bu bölgede yoğunlaşır. Sadece 1-2 milyon insanın yaşadığı doğu Suriye’de gelişmiş hiçbir kent olmadığı gibi, olan yerleşim birimleri de bu durumlarını doğu-batı ticaret yollarındaki rollerine ve kuzeydoğu bölgelerinde olduğu gibi petrol yataklarına ve nehirlere borçludur. Bu dengesiz dağılımın en kritik yanı ise Suriye’nin ekonomik, siyasi ve beşeri gücünün yüzde 90’ını barındıran bu bölgenin; baş düşman olarak kabul edilen İsrail’e en yakın yerde bulunmasıdır.
İşte böyle bir ülke için müdahalenin kolay olmayacağı anlaşılıyor. Belki de uluslar arası dengelerin değişmesine bile neden olabilir.
Mevla’mdan tek dileğim bu kadar önemli olan bir ülkenin tek hâkiminin Müslüman’lar olması ve yaşanan savaşın Müslümanların lehine son bulmasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.