Mehmet GÖKTAŞ
Suudi israil, Suudi Netanyahu
Suudi Arabistan yönetiminin Suudi Amerika olarak tanınmasının ardından şimdi de Suudi israil, Suudi Netanyahu denmesini gerçekten fazlasıyla hak etmiş durumda.
Suud krallığının bu kadar iğrençleşeceğini tahmin edemezdik. Veya saman altından su yürütme yöntemiyle başta Amerika ile ümmet aleyhine çok fırıldaklar çevirebileceğini hatta çevirdiğini biliyorduk. Fakat bu şekilde açıktan “isralle savaşmanın caiz olmadığı” fetvasını vermesi, ardından israil tarafından tebrik edilmesi ve bütün bunları halkının gözünün içine bakarak yapması dehşet verici bir olaydır.
Daha da dehşetli olanı ise buna karşılık bir de İhvan'ı düşman ilan etmesi, HAMAS ve benzer yapıları hedefe koyması, bu arada bütün Arap devletlerini de kendisi gibi düşünmeye zorlamasıdır.
Yetmedi, israil'i Lübnan'ın ve İran'ın üzerine salıp savaşa çağırması İslam Ümmeti için en feci bir senaryodur.
Evet, Suudi baş müftüsü Müslümanların israil ile savaşmasının caiz olmadığına dair fetva veriyor. Buna paralel olarak veliaht prens Muhammed bin Selman Filistin'i tehdit ederek Amerikan planına uymaya yoksa istifaya çağırıyor.
Aynı tehdidi Lübnan Başbakanı Sa'd Hariri'ye yapıyor, hem de Suudi Arabistan'a getirtip rehin alıyor.
Yolsuzluk bahanesiyle tutuklanan prens ve iş adamları da aynı sebepten tutuklanıyor. Yolsuzluğu önlemek kiiim siz kimsiniz?
Vaktiyle Tunus civarında yaşayan Yahya Şeyh isminde bir Allah dostu varmış. Bir av gezisi esnasında o civarın sultanının dikkatini çekiyor. Herkesin kendisine ayağa kalktığı bir yerde kılını kıpırdatmayan bu adamın yanına yaklaşıyor, Sultan Allah dostuna bir soru soruyor; erkeklerin ipek kumaştan gömlek ve kaftan giymesinin hükmü nedir? Allah dostu cevap vermek istemiyor, fakat Sultan zorlayınca diyor ki; Köpekler idrarlarını yaparken üzerime sıçramasın diye arka ayaklarından birini kaldırır. Halbuki akşama kadar yedikleri leştir, kandır. Sen ki ey Sultan yediğin içtiğin haramdır, gasptır, başkalarının alın teridir. Bana sorduğun şeye bak.
Allah'tan korkmaz adamlar! Yediğiniz içtiğiniz baştan sona haramdır, ümmetin serveti üzerine çöreklenmişsiniz, yediğinizin bilmem kaç mislini de Ümmetin amansız düşmanlarına aktarıyorsunuz, sorduğunuz şeye, yaptığınız tutuklamalara bakar mısınız?
Acaba diyorum tarih boyunca İslam Ümmeti böyle bir ihanet görmüş müdür?
Bu zilletten kurtulmanın biricik yolu; Arabistan'ın Suud ailesinden, Suud hanedanından kurtulmasına bağlıdır. Bu görev ise öncelikle Arabistan'ın kendi insanının görevidir, sonra da civardaki Arapların.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.