Abdulhakim SONKAYA
Taliban kendi develerini istedi
Talep, kendi hakkı olanı ısrarla istemektir.
Talepte bulunması gereken unsurlar şunlardır;
-Talebin haklı olması
-Talebin kendi hakkı olması
-Talepte güçlü arzunun olması
-Talebin kayda değer olması
Bu nedenle bilhassa ilim isteyen kimseye, kadını isteyen kimseye “TALİP” denir. Bu da talebin hak ve aşk yönünü ifade eder. Talepte hem hak hem de aşk olduğu için bu şekilde istekte bulunan kimseye “TALİP” denir
“…Sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. Talep eden de, talep edilen de âcizdir.”(Hac:73)
Sineğin kaptığını talep etmek acizliktir. Çünkü bu, cimriliktir. Zira bunu talep etmek arzuyu ve aşkı ifade etmez bilakis hırsı ve bencilliği ifade eder. Bu nedenle sineğin kaptığını almak beyhude bir iştir. Bunu isteyen kimse acizdir. Zaten sinek canını verir ama kaptığını vermez.
ASLAN PAYI, hak edilenden fazla olan paydır. Aslan ya bunu bitiremez ya da çakallar buna musallat olur…
SİNEK PAYI, sineğin kendi kısmetidir. Bu nedenle bunu kimse ondan alamaz…
Peygamberin ceddi Abdulmuttalib’e, amcası Ebu Talib’e neden talep ifade eden isim ve künyeler verilmiş? Çünkü talep etmek önemlidir. Talep edebilmek bir stratejidir. Abudlmuttalip, Ebrehe’nin yanında sadece develerini talep etti. “Ben, develerin sahibiyim ve onları istiyorum. Kâbe’nin ise asıl sahibi var. O’nu O Yüce sahibi korur!” diye cevap verdi. Çoğu kimse Abdulmuttalib’in bu tavrını anlayamaz. Hem örneklik de teşkil etmez. Lakin işin sırrı başkadır. Kendi hakkı ve dairesi içinde olanı talep etmek akılcı ve derin bir stratejidir. Talep, güç ve sorumluluk dairesinde olur. İnsan kendi dairesinden mesuldür. Bu nedenle talep etmeyi bilmek, hakkını bilip bunu talep etmek son derece akıllı bir stratejidir.
İnsan kendisine ait olanı istedi mi haklılık duygusu oluşur. Mücadeleyi bir talebe bağladı mı onun çok talibi ve de talibanı olur.
Dünyanın yanında İdlib bir leblebi kadardır. Ama haklılık duygusu İdlib’i demir leblebiye dönüştürdü.
Afganistan’da Taliban, tabiri caizse çağın Ebrehe’sinden develerini talep etti. “Ben develerin sahibiyim” dedi. “Ben buradan sorumluyum, şuymuş buymuş bilmem” dedi ve isminin hakkını vererek her anlamda Taliban oldu. Sadece medrese öğrencilerinin kurduğu bir yapıdan dolayı değil artık develerini istemeyi öğrendiği ve bunu doğrudan yapabildiği için de TALİBAN oldu.
Taliban, talep etmeyi öğrendi ya… Artık İslam âleminde gerçek manada politik ve stratejik zekâdan bahsedebiliriz.
Talep etmek hakkı olanı almaktır, dilencilik değildir, taviz değildir, ayıp değildir, günah değildir.
Talep eden-Muttalip olan kimse nihayetinde hakkını ve payını alır. Hak Teâlâ da zalimlerin hakkından gelir. Onların kefili O’dur. Sözlerine sadık kalmadıklarında haklarından gelir.
İslam âleminde Müslümanların taviz vermeme adına uzun zamandır verdikleri mücadeleler büyük oranda talebi somut ve belli olmayan mücadelelerdir. Taviz verme korkusuyla talepsiz mücadeleler yapıldı. İyi de talep olmadan pay olmaz, pay olmadan söz olmaz. Ve sonra talepsiz mücadele, mücadeleye olan talebi zayıflatır. Somut ve öngörülür bir talep yoksa neyin mücadelesi verilecek?
Ve Taliban bu konuda şahane bir örnek ve usul ortaya koydu. Ha “sonra Amerikalılar Taliban’ı kandıracak… Amerikalıların hesabı başka falan filan…” Türü endişeler de olabilir. Ama Taliban’ın da hesabı vardır. O da onun haklı ve meşru talebidir. Taliban develerine sahip çıktı ya… Hak Teâlâ evlerini, Kâbe’lerini, haremlerini korur.
Gerisini Amerikalılar düşünsün...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.