Abdullah ASLAN
Tam bir azgınlık ve pişkinlik
Günlerdir PKK/BDP/KCK/YDG-H saldırıyor. Peki, kime ve nasıl? Tabi ki her tarafa ve bütün maşa ve güçleriyle hücum halindeler. İsimleri halk savunma güçleriymiş ama halktan saldırmadıkları sınıf kalmadı. Kur’an kurslarından tutun sivil toplum kuruluşlarına, öğrenci yurtlarından tutun halkın değer verdiği tanınmış âlim ve şeyhlere kadar kırmızı görmüş boğadan beter sağa sola saldırır oldular.
Bölge’ye huzur gelsin istemiyorlar. İnsanlar huzur içerisinde bir gün geçirsin zorlarına gidiyor. Kürd halkı ve Kürdistan denince insanlar hep huzursuz olsun, halk rahat yüzü görmesin diliyorlar. Daima Bölge, kargaşa ölüm ve gözyaşıyla anılsın veya öyle görülsün istiyorlar.
Böyle bir güruha tarihte az rastlanır kesinlikle. Türk Ergenekon’u gibi kendi yandaşlarını bile kaos ortamı oluşsun diye vurmaktan çekinmiyorlar ve çekinmezler de. Batman’daki olayla ilgili bile kendi içlerinden gelen mesajlarda ‘bunu olsa olsa bizimkiler yani PKK yapar’ mesajları gelmedi mi? Yoksa Türk Ergenekon’u köşeye sıkışmışken geçmişte denediği yöntemleri Kürt dostlarına mı tevdi ediyor? Karşı taraftan hiçbir saldırı yokken durup dururken yaşanan cinnetleri normal karşılamak akıl karı değildir.
BDP’li Kışanak ve diğerlerinin yaptıkları sorumsuzca açıklamalar bölge halkının huzurunu hedef alır cinstendi. Maktulün kanı HÜDA PAR’a sıçramış sözleri, sözüm ona bir milletvekilinin söyleyeceği sözler olamaz. Hangi bulgu ve belgelere dayanarak koskoca bir siyasi partiyi katil ilan edebiliyorsun, hem de kameralar önünde. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Kışanak için ‘aslında kan gözlerini bürümüş’ sözü vakıayı yansıtması açısından önemliydi. Aylardır kan aksın diye çabalamıyorlar mı? Tek bir gün bu sözüm ona milletvekilleri bir sağduyu çağrısında bulundular mı? Habire ajite ettiler. ‘Kesinlikle fırsat vermeyin’ dediler. Geçmişte Yüksekova’da katledilen mazlum Kürt gencin cenazesinin kaldırılmasına bile müsamaha göstermediler. Yüksekova’da derin güç çeteleri tarafından katledilen Ubeydullah Durna’nın cenaze merasimine saldıracak kadar zıvanadan çıktılar.
Cenaze ve taziyeye gelenlere bütün bu saldırılar olmuşken Selahaddin Demirtaş gibileri saldırganları değil taziyeye gelenleri tehdit edercesine ‘burası meydan okuma yeri değil’ anlamında laflar sarfediyordu. Sizin çeteler, istedikleri saldırıyı yapsın buna karışılmasın da birileri taziyeye gelince bu ‘meydan okuma’ diye değerlendirilsin…
Hele son bir haftadır bütün olup bitenlerle ilgili Kışanak’ın haftalık değerlendirmesindeki pişkince sözleri yenilir yutulur cinsten değil. İyi ki Türkiye’deyiz ve iyi ki Bölge’yi yakından takip eden insanlarız. Gülten Kışanak, “Son 10 gündür Cizre ve Batman’da adeta toplumsal gerilimi tetiklemek için birileri ellerinden gelen bütün gayreti göstermiş, silah zoruyla bildiri dağıtmaya kalkmıştır…. Bu tür gerilimler vesilesiyle gündeme taşınarak, sanki ciddi bir parti görünümü kazanma arzusu içerisinde olabilirler. Böyle olmadığı da ortadadır. Girin seçime, alın boyunuzun ölçüsünü. Tehdit etmeyin, silah kullanmayın, zorla baskı yapmayın. Kim size ne demiş?” diyor.
Kışanak “hanım!” Cizre, Batman ve aslında Diyarbakır, Urfa, Adana, Yüksekova ve daha birçok yerde toplumsal gerilimin tetiklendiği doğrudur. Ama bunun sizin önlerine düşerek Dicle Üniversitesi’nde konferans basmak için beraber gittiğiniz taife tarafından yapıldığı da ayrıca inkâr edilemeyecek kadar kanıtlıdır. Gidin Bölgeye ve sorun. Sahabe-Der’e, Yusufî-Der’e, Mustazaflar Cemiyeti’ne, HÜDA PAR Temsilcilikleri’ne, Kız yurduna, Nakşi Şeyhin evine kim saldırdı diye sorun. O zaman kimin gerilimden nemalanmaya çalıştığı daha bir bariz olacak. Başını kuma gömmüş gibi bunu bilmediğimizi sanman bir şey değiştirmeyecektir. Günlerdir hatta aylardır sizin ‘savunma güçleri’ dediğiniz çeteler sosyal medya üzerinden saldırı talimatı veriyor, ardından da yaptığı saldırıyı üstleniyor ve siz çıkıp diyorsunuz ki ‘kim bunu yapıyor?’ Yoksa bundan da mı nemalanmak istiyorsunuz. O kadar da olmaz. Bilesiniz ki yaptığınız bu saldırılar başkasına artı puan olarak dönecektir, size değil.
Değerli Okurlar! Özellikle şu Kürt halkının haklarından dem vurup da aile-ahfatlarının gel keyfim gitme türünden hayat sürdürmelerine çok öfkeliyim. Hatırlarsanız bir KCK’linin telefondan çocuğuna ‘bu aralar buralara gelme, buralar sakin değil…’ şeklindeki sözleri yansımıştı basına. Milletin çocuklarını kendi emelleri uğruna Molotof ve bombalarla donatırlarken kendi çocuklarını çatışma ortamından uzak tutanların samimiyeti ve güdülen davaya yönelik sadakati yoktur, olamaz.
Ben bütün bu olup bitenlerle ilgili BDP ve avanelerinin tavrını tam bir azgınlık ve pişkinlik olarak değerlendiriyorum ve bu tazyik ve saldırılar karşısında HÜDA PAR’a da sabırlar diliyorum.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.