Tanıkların dilinden 15 Temmuz direnişi-3
15 Temmuz ABD destekli darbe girişiminin birinci yılında İLKHA mikrofonlarına konuşan şehid aileleri, o gece yaşadıklarını unutamadıklarını ve acılarının hâlâ taze olduğunu dile getiriyor.
15 Temmuz gecesi 248 can darbecilere hedef olarak hayatını kaybetti. Kimisi savaş uçaklarına, kimisi kurşunlara hedef olurken kimisi de tankların paletleri altında şehid oldu.
Darbe girişimini püskürtmek amacıyla 15 Temmuz'da evlerinden çıkan kahraman kadınlardan biri olan evli ve 3 çocuk annesi Malatyalı Türkan Türkmen Tekin'in (47) eşi Ramazan Tekin, o gece yaşadıklarını İLKHA muhabirlerine anlattı.
O gece yaşadıklarını unutamayan Ramazan Tekin, "Baktım insanlar sağa sola kaçıyor. Tankı görünce dondum kaldım. Eşime bir şey olmasın diye sol tarafa yönlendirdim. Bariyer tarafına kendisini atsa bile kendini kurtarır diye düşündüm. Hainler soldaki insanları ezip gitti. Eşime doğru koştum. Yerde yatıyordu…" dedi.
Atatürk Havalimanının darbeciler tarafından işgal edildiğini duyar duymaz kilometrelerce yol yürüyerek tankların karşısında duran Türkan Türkmen Tekin, eşi Ramazan Tekin ile birliktelik önce Esenler İlçe Emniyet Müdürlüğüne gitti. Burada toplanan halkla Atatürk Havalimanı'na doğru yürüyüşe geçti. Yolda ön sıralarda yürüyen Türkan Tekin, darbeci askerlerin üzerlerine sürdüğü tankın altında kalarak ağır yaralandı. Çevredekilerin yardımıyla hastaneye kaldırılan Tekin, burada şehid oldu.
İyi bir Kur'an-ı Kerim öğreticisi olan Türkan Tekin, başörtüsü yasağı nedeniyle ilkokul 3'üncü sınıfta okulunu bırakmak zorunda kalmış.
Şehit Türkan Tekin'in hayatı ve 15 Temmuz gecesi ile ilgili konuşan Ramazan Tekin, eşinin şehitler gibi yaşadığını ve sonunda şehit olduğunu söyledi.
Başörtülü okula alınmadığı için eğitim hayatının başında okulu bırakmak zorunda kaldı
Eşinin başörtüsü yasağı nedeniyle daha ilkokul yıllarında eğitim hayatına son verdiğini belirten Ramazan Tekin, daha sonraki yıllarda eşinin kendini Kur'an'a adadığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
"Türkan, ilkokul 3'üncü sınıfa kadar okudu. 3'üncü sınıftan sonra başörtülü olarak okula gitmek istemiş, izin verilmeyince de okulu bırakmak zorunda kalmış. Kur'an-ı Kerim'i öğrenmeyi kendine hedef edinmiş ve Kur'an-ı Kerim'e yönelmiş. 21 yaşına kadar Kur'an-ı Kerim'i hem okuyor hem çevresine öğretiyor. Kız kardeşim ile o aynı yerde bulunuyordular. Sonra uygun görülmüş, nasip oldu evlendik. Düğünümüzün camide olmasını istedi. Biz de düğünü camide Kur'an ve dualarla yaptık. Her zaman Hac ve Umre 'ye gitmeyi isterdi. Ben de 'Maddi durum iyi olsa gideceğiz' diyordum…"
"Bazen gece kalktığımda Kur'an okuduğunu görürdüm"
Eşinin, Kur'an-ı Kerim ile hem olduğunu anlatan Tekin, onu öğrenmek isteyenlere gece gündüz demeden dersler verdiğini söyleyerek, "Çevredeki insanlara Kur'an-ı Kerim'i öğretirdi. Kur'an-ı Kerim'i kim öğrenmek istiyorsa gece gündüz demeden hepsine ders verirdi. Bir insana bir harf öğretmek için can atıyordu. Bana 'Çocuklarımız olduğu zaman onlara Kur'an-ı Kerim öğretelim ki arkamızdan bir Fatiha okusunlar.' derdi. Çok şükür 3 çocuğumuza da Kur'an-ı Kerim'i öğretti. Dediği gibi oldu, çocuklarımız onun arkasından Kur'an-ı Kerim'i okudu. Eşim 7 gün 24 saat Kur'an-ı Kerim okurdu. Bazen gece kalktığımda Kur'an okuduğunu görürdüm." dedi.
"Cebinde otobüs parası varsa onu ihtiyaç sahibine verir kendisi yürümeyi tercih ederdi"
Eşinin yardım sever biri olduğunu da aktaran Tekin, "Çevredeki insanlardan kimin ihtiyacı varsa o gün onu doyururdu. Cebinde otobüs parası varsa onu ihtiyaç sahibine verir kendisi yürümeyi tercih ederdi. İhtiyacı olanlara yardım için hep koştururdu. Yaşlıları, hastaları ziyaret etmeyi severdi." diye konuştu.
"Eşim bereketin, cennetin kapılarını açıp gitti"
Türkan Hanım ile olan yaşam kesitlerini de aktaran Tekin, "15 Temmuz'dan önce Türkan'ı gezmeye bir parka götürmüştüm. Bana 'ilk nişanlıyken buraya gelmiştik, bir de şimdi geliyoruz' dedi. 5 veya 10 Temmuz'da bir akrabamız Türkan'ı arayıp helallik istemiş. İçine doğmuş herhalde. 15 Temmuz'dan bir hafta önce alışveriş yaptı. Öyle alışveriş yaptı ki aldıkları içeri girmeyecek durumdaydı. Evin ihtiyacı bir ise 2-3 katını almıştı. 'Kendini niye böyle yordun' dedim. 'bir sonraki ay almayız' dedi. Eşim bereketin, cennetin kapılarını açıp gitti." dedi.
"Evden çıkmadan abdestini alıp iki rekât namazını kıldı"
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını ve eşi Türkan Tekin'in şehit olduğu anı anlatan Ramazan Tekin, şöyle konuştu:
"O gece evde oturuyorduk. Büyük çocuğum dışardaydı. 12 yaşındaki küçük kızım evde yatıyordu. Saat 22.30-23.00 gibi, bir akrabamızdan telefon geldi, 'darbe oluyor' diye. Hemen televizyonu açıp haberlere bakmaya başladık. Her yerde 'son dakika' haberleri geçiyordu. Eşim, 'kalk gidelim' dedi. 'Biraz oturalım' dedim. 'Yok gidelim' dedi. Eşim evden çıkmadan abdestini alıp iki rekât namazını kıldı. O namazı kılana kadar ben binadan aşağıya indim. Benden sonra kapıyı çekip, aşağı katımızda oturan büyük ablamın evine gitmiş. Anahtarı eline sıkıştırıp 'çocuğum önce Allah'a sonra sana emanet' diyor. Ablam olaydan bir ay sonra bunu bana anlattı."
Tekin sözlerine şöyle devam etti: "Yolda giderken balkonda duran insanlara sesleniyorduk; 'Aşağı inin, darbe oluyor, yürüyelim.' diye. Bayrağımızla yolumuza devam ediyorduk. Baya yürüdük. 4 yola kadar gittik. Sonra 'ilçe emniyet müdürlüğüne mi gidelim yoksa AK Parti ilçe başkanlığına mı gidelim' dedik. Meydana gittik kimseler yoktu. İnsanları çağırıyorduk. Hem duamızı ediyor hem yürüyorduk. 'Kim bu hainler, böyle güzel bir memleket varken ' diyordum kendi kendime. Esenler son durağı ilçe emniyet müdürlüğüne kadar yürüdük. Oraya gidene kadar biraz insanlar çoğaldı. Buna sevindim, çünkü buradan giderken yalnız gidiyorduk. İlçe Emniyet Müdürlüğüne vardığımızda dediler ki 'Cumhurbaşkanımız Atatürk Havalimanına gelecek.' Oradan tekrar döndük bayağı yürüdük. Çevre yoluna girdik. Normalde çok fazla olan araba sayısı o gün hiç yoktu sevindim. 'İğne atsan yere düşmez' derler ya öyle oldu. İnsanlarımız kenetlendi. Dev büyük bayrak vardı onunla baya yürüdük. Sonra eşim yalnız kalmasın diye bayrağı başkasına teslim ettim. Telefonu çıkartıp şu güzel görüntüyü çekeyim dedim. Fotoğrafı çekmek nasip olmadı. Sonra yine yürüdük, yürüdük. 'Türkan biraz oturalım' dedim. 'Yok Ramazan vatan elden gidiyor' dedi. Ben de 'Allah korusun' dedim."
"Yürümeye devam ettik." diyerek sözlerini sürdüren Tekin, daha sonra tanklarla karşılaştıklarını belirterek o anları şöyle dile getirdi:
"Üst geçitte tank geliyor diye insanlar bağırıyormuş, ama biz görmediğimiz için yolumuza devam ettik. Baktım insanlar kaçıyor sağa sola. Baktım tank geliyor, şaşırdım. Tankı görünce dondum kaldım. Eşime bir şey olmasın diye sol tarafa yönlendirdim. Bariyer tarafına kendisini atsa bile kendini kurtarır diye düşündüm. O hainleri görünce göz perdem kapandı. Böyle bir şey görmemiştik. Hainler soldaki insanları ezip gitti. Eşime doğru koştum. Yerde yatıyordu. Kucakladım eşimi. Kafadan darbe almıştı. Yalvardım 'Türkan bir ses ver, konuş' diye ama yok. Vücudu sıcak ama kafaya darbe aldığı için konuşamıyor. Hastaneye götürmem gerekiyor ama nasıl götüreceğim? Yollar kalabalık, gelirken nasıl yürüdük biliyorum. 'Allah'ım yardım et bana, yolları aç ki eşimi götürebileyim' diye dua etmeye başladım."
"Oğlum, annesinin şehit olduğunu duyunca kalkıp 2 rekât namaz kılmış"
Eşi yaralandıktan sonraki koşuşturmacayı ve ailece yaşadıkları acı dolu anları anlatan Tekin, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir araç durdu ve eşimi araca koyduk hastaneye götürdük. 5, 6 kişi yardım etti. Hastaneye araçla 10, 15 dakikadan az gelinemezdi ama biz 4 dakikada hastaneye geldik. Allah yardım etti, 4 dakikada hastaneye yetiştim. Doktorlar araştırma hastanesine gönderdiler, ambulans ile gittik. 2 saat sürdü ameliyatı. Bekliyorduk eşim sağ çıksın diye, dua ediyorduk. Oğlum aradı cevap veremedim. Annesini aramış o da cevap vermeyince amcasını aramış. Kardeşim hastanede olduğumuzu, annesinin yaralı olduğunu söylemiş. İnanmamış, bir şey olmuş demiş. Tabi sonradan şehit olduğunu duyunca kalkıp 2 rekât namaz kılıyor. 'Annem istediğine kavuştu' demiş. 2 saat bizi içeriye almadılar. 2 saat sonra içeri girip eşimi arıyordum. Doktorlardan biri eşimin şehit olduğunu söyledi. Öyle deyince çöktüm ben. Eşimi görmek istediğimi söyledim. Beni kalkıp morga götürdüler. Eşim bir yandan şehit olmuş bunun sevinci, bir yandan da kolum kopmuş bunun üzüntüsü. Çocuklarıma bir şey söyleyemedim. Ufak çocuğum annesini sorduğunda hastanede olduğunu söyledim. İkindi namazına kadar sakladım. Cenazesi kapıya gelince gelip gördü. Eşim evden çıkarken küçük çocuğumuz uyuyordu. Hiç bir şey demeden gitti."
Kendisinin şehid eşi olduğu için gurur duyduğunu vurgulayan Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendilerini ayda bir defa telefonla aradığını da belirterek son olarak şunları söyledi:
"Devletimiz hiçbir zaman bizi yalnız bırakmıyor. Cumhurbaşkanı ayda bir defa olsa bile bizi arar. Hepsinden Allah razı olsun diyorum. Devlete güveniyoruz bunları yapanlara en ağır şekilde cezalar verilecektir. 15 Temmuz'da bunu yapanlar asker değil haindirler. Tankı, silahı, mermileri bizim vergilerimizle alındı. Hainler bunları bize sıkıyor. Ne zaman olsa yine nöbete çıkarız. He zaman bayrağımızla dik duracağız. Hainlere karşı hiçbir zaman eğilmeyeceğiz." diye konuştu.
Türkan Türkmen Tekin ardında hüzünlü bir eş ile 3 çocuk bıraktı
ABD destekli darbe girişimini püskürtmek amacıyla 15 Temmuz'da sokağa çıkan kadınlardan biri olan Türkan Türkmen Tekin, Atatürk Havalimanı’nın darbeciler tarafından işgal edildiği haberini alır almaz ailesiyle birlikte Esenler’den yürüyerek yola çıktı. Eşi Ramazan Tekin ve çocuklarıyla ilk önce Esenler Atışalanı Karakolu'na giden Türkan Tekin, burada toplanan halkla birlikte Atatürk Havalimanı'na doğru yürüyüşe geçti. Yolda ön sıralarda olan Türkan Tekin, darbeci askerlerin halkın üzerine sürdüğü tankın altında kalarak ağır yaralandı. Çevredekilerin yardımıyla hastaneye kaldırılan Tekin, burada şehid oldu. 43 yaşındaki Türkan Tekin arkasında hüzünlü bir eş ile 20 yaşında Berkay, 18 yaşında Buket ve 11 yaşında Sümeyye isimli 3 çocuk bıraktı. (Mustafa Bikeç, Zeki Aras- İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.