Yasin DEMİR
Tarihi Haçlı ittifakı ve güncel izdüşümü
Haçlı (Papalık) ve Moğol ittifakı nedense İslam tarihinde pek dillendirilmez yahut pek bilinmez. Oysa 752 yıldır İslam âleminin belini bir türlü doğrultamayışı bu şer ittifakının operasyonlarının sonucudur. İlginç detaylar söz konusudur. ABD ve Rusya öncülüğünde karşıt görünen iki farklı eksenin, İslam âlemine yönelik iş birliklerine benzer ilişkiler söz konusudur. Daha açık bir ifade ile Müslümanların ibret almaları gereken, bugünün tarihi arka planı söz konusudur. Şairinin deyişi ile “İbret alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi hiç…” Kur’an’i deyişle; İslam’ın karşıtı, tek millettir.
Bu ittifakla; İspanya üzerinden Endülüs’e, Akdeniz üzerinden Mısır ve Kudüs’e, Moğollar eli ile de İran’dan, hilafet merkezi Bağdat’a üç koldan eş güdümlü çoğu kez eş zamanlı saldırlar düzenlendi. Uzun sürede sonuç alındı. İttifakın oluşumuna gelince;
Papalık (Hıristiyan dünyası), özellikle de Kudüs’ün fethinden sonra Müslümanları kutsal toprakları işgal eden “SARAZİN KÂFİRLERİ” (!) olarak tanımlamıştı. Kutsal toprakları kurtarmak ve Sarazin kâfirlerini ( Müslümanları) yok etmek için ardı ardına seferler düzenliyorlardı. 1095’ten 1250’ye kadar 7 büyük Haçlı Seferi düzenlenmesine karşın tatmin edici bir sonuç alınamamıştı. 1250’de koyu Hıristiyanlardan dolayı Aziz / Saint Louis olarak bilinen Fransız Kralı IX Louis 7. Haçlı seferini Mısır’a düzenlerken, Eyyubilere esir düştü. Eyyubi Kraliçesi Şeceretüddür, Aziz Louis’i, Dimyatın iadesi karşılığında serbest bıraktı. Akka’ya çekilen IX. Louis hemen Fransa’ya dönmedi. 4 yıl orada kalıp savaş projeleri üzerinde çalıştı. Esaretin de acısıyla, Moğollardan yardım isteme ve işbirliği teklifi sunmaya karar verdi. Onun için Sur ’un baş Piskoposu “Surlu William (William of Tyre) olarak da bilinen Rubtuck’lu William’ı dönemin büyük Moğol Kağanı Möngke ye gönderdi. 1253’te… Möngke, Cengizhan’ın en küçük oğlu olan Tuli (Toluy)’nın oğluydu. Tuli, bir savaşta Müslümanlar tarafından öldürülmüştü. Aynı zamanda Möngke’nin hanımı da Nesturî Hıristiyanlardandı. Kubilay ve Hulagu da Möngke’nin küçük kardeşleri olup, Cengizhan’ın torunlarıdır. Aynı zamanda Möngke’ye tabi komutanlardır.
Möngke, Fransız Kralı IX. Louis’in bu ittifak / işbirliği teklifini kabul etti. 1254’ün başında kardeşi Hulagu’nun komutasındaki büyük bir orduyu Haçlı Seferleri’ne destek olarak İslam coğrafyasına saldırttı. Hulagu 1253’da İran’ı işgal etti. Tebriz’i ana karargâh yaptı. 1259’da Abbasi hilafetine son verdi. Halife Muta’sım’ı öldürdü. Harezmîleri ve bazı Eyyubi beyliklerini ortadan kaldırdı. 1208’de Anadolu Selçuklularını tamamen kendilerine bağlayıp atadıkları valilerle idare etmeye başladılar. Osmanlı Beyliği ile beraber Anadolu’daki diğer tüm beylikleri vergiye ve kendilerine bağladılar. Moğolların Anadolu’yu (Selçukluları) işgali ve Osmanlının kuruluş tarihi birbirine denk geldiğinden, Osmanlı, Moğollara bağlı bir beylik olarak kuruldu. Osmanlı’nın kuruluşu 1299 olarak, Selçukluların son bulması ise 1308 olarak kabul edilir. ( Aralarında 9 yıl var.)
Kubilay’ın öldüğü 1294’te Osmanoğulları’nın başındaki Osman Gazi (I. Osman) uç beyi (marki) idi. Kastamonu’daki Büyük Uç Beyi (duka) Çahanoğlu Nasuriddin Mahmut Bey’e tabiydi. Mahmut Bey Konya’da oturan, Selçuklu Sultanı II. Mesud’a metbuydu (bağlıydı). II. Mesut, Tebriz’de oturan Keyhatu İlhan’a bağlıydı. Keyhatu İlhan, Kubilay’ın kardeşi, Hulagu’nun torunuydu – Keyhatu İlhan da Pekin’de oturan Kubilay’ın metbuydu. Şu halde Osman Gazi; Kubilay’ın metbuu, Keyhatun’un tabii, II. Mesut’un tabii, Mahmut Beyin tabiidir. İnanılmaz gibi görünen bu durum, hukuken de fiilen de gerçekti. 1294’te Kubilay ölünce, 1300’de Osman Gazi, doğrudan doğruya İlhan’a tabii büyük uç beyi haline geldi. Ama halen İlhan’ın Anadolu Umumi valisince kontrol edilmekteydi. Ancak Osman oğlu Orhan Bey, 1335’te İlhan’a (Moğollara) tabi olmaktan çıkarak tamamen müstakil oldu. 1363’te Osmanlılar İmparatorluk durumuna yükseldi. İlhanlılarla ilişkilileri sürmekteydi…(Yılmaz Öztuna)
Tarihçi Yılmaz Öztuna Osmanlı – Moğol ilişkisini şu şekilde kayda alır. (Ek not: Hulagu 1254’te İran ve Bağdat üzerine yürürken, kardeşi Kubilay da Çin üzerine yürür. Pekin’i alır. 1255’te Hulagu ve Kubilay’ın abileri Möngke ölünce Moğolların (İlhanlılar) iki ana merkezi ortaya çıkar. Doğu cephesinde Kubilay var. Başkentleri Pekin (Çin) olur. Batı cephesinin merkezi ise Tebriz olur. Hulagu ’ya bağlıdır. Müstakil görünseler bile Tebriz de, Pekin’e bağlıdır. Çünkü Hulagu erken – 1265’te- ölür.)…
Moğolların bu tarihlerden önce İslam âlemine saldırıları olmuşsa da ilk kez 1253’te Fransız Kralı IX. Louis’in teklifi ile İslam âlemine karşı Haçlılarla ittifak yapmışlardır.
Aynı dönemlerde, seyyah olarak bildiğimiz Marco Polo’nun babası ve amcası da, Haçlı Misyoneri görevlisi olarak Çin’e (Pekin’e) gidip aynı amaçla Kubilay’la görüşmüşlerdir. İkinci gidişlerinde ise Venedikli Marco Polo’yu da yanlarında götürmüşler. Marco Polo 1271’de Akka’dan çıktığı bu seyahatinde tam 17 yıl Kubilay’ın yanında ve hizmetinde kalmıştır. (Marco Polo’nun Müslümanlar üzerine yazdığı uydurma ve iftiralarla dolu notları ve kitapları, Dante’nin İslam’a hakaret amaçlı yazdığı “İlahi Komedya” adlı eserine de esin kaynağı olmuştur.)
Moğollar ve haçlıların bir müttefikleri ve ara istasyonları da, Anadolu’da ki Kilikya Ermeni Krallığıdır. Özellikle Selçukluların çöküşünde önemli rol oynamışlardır.
Fransız Kralı IX. Louis, Doğuda Moğol / İlhanlılarla bu ittifakı kurarken, Avrupa’da da İngiltere Kralı III. Henry, Germen (Alman) İmparatoru Frederik I. Barbarossa ile “Sarazin Kâfirleri” dedikleri Müslümanları nasıl yok edeceklerinin hesabını yapıyorlardı. Kudüs ve Endülüs öncelikliydi. Bu surette İslam coğrafyası / âlemi üzerine görevlendirilen çok sayıda Haçlı görevlisi misyoner, elçi, istihbaratçı, araştırmacı piyasada görmekteyiz.
İşin daha ilginci; İslam karşıtı cephe; bu ittifak faaliyetleri için de iken, İslam âlemi, bu olanlardan habersiz ya Haçlılardan ya da Moğollardan yekdiğerine karşı yardım istemektedir. Misalen; Papalık, bizzat Fransa Kralı IX. Louis ve İngiliz Kralı III. Henry ile görüşmeye göndermişler, görüşülmüş de…
Bunları niye yazdık. İslam âleminin bugünkü durumu da farklı değil bir kısmı Rusya himayesinde, diğeri ABD – Batı / NATO himayesinde güya İslam âlemine öncülük rolüne soyunuyorlar. Güç yitirdikleri zayıf bırakılmış Müslüman toplulukları ezerek, zulmederek İslam karşıtlarına ram edip muhtaç bırakıyorlar. Bu yol, yol değil gidişat iyi değil.
Adaleti İslam’da izzet ve şerefi de Müslümanların yanında aramak lazım. Unutmayın ki dünün zalimleri, zulmettikleri mazlumlarla beraber, kabirden haşre doğru yol almaktadırlar.
Allah’a emanetsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.