Geçen hafta Batman’da provokatif bir eylem oldu.

Aslında bu eylemler uzun bir süredir Pkk-BDP sempatizenı çeteciler tarafından yapılıyor.

Sadece Hüda Par’a değil herkese zarar verecek eylemler yapıyorlar.

İkide bir kepenkleri kapattırarak kıt kanaat geçinen halkın ekmeğini elinden alan çeteciler Cizre’de Pazar yerini ateşe vererek zulüm ve haksızlıkta ne kadar pervasız olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardı.

Öğrenci yurtları, dernekler ve evler molotoflandı, insanlar taciz edildi.

Diyarbakır, Cizre, Silopi…

Yüksekova, Adana, Mersin, Van…

Doksandan fazla yere taşlı, Molotoflu saldırılar düzenlediler.

Bu arada BDP yöneticileri bu çetecilik faaliyetleri için hiçbir tepki göstermediler. Bu da saldırıları kabullendikleri ve destekledikleri anlamını kuvvetlendirdi.

Ya aklı başında biri yok içlerinde ya da saldırganlıkları planlı ve programlı.

Batman’da da önce benzer bir durum ve tepkisizlik vardı.

Seçim çalışmaları kapsamında broşür dağıtan Hüda Par gönüllüleri Pkk-Bdp sempatizanı çetecilerin saldırısına uğradı. Kısa bir arbede yaşandı; ama sonra olay kapandı.

Farklı bir yerde bu olaydan bağımsız bir silahlı saldırı gerçekleşti ve bir kişi hayatını kaybetti. Ölen kişi Bdp’li olunca çok sayıda kişi açıklama yaptı.

G. Kışanak, A. A. Ata, P. Buldan…

Ellerinde hiçbir bilgi yok ve üçü birden Hüda Par’ı hedef gösteriyor.

“Hizbullah yaptı” diyorlar. Amaçları bu şekilde Hüda Par’ı kriminalize etmek.

Dönemi yaşayanlar bilir ki, Hizbullah, Pkk ile çatıştığı süre boyunca böyle bir eylem yapmadı.

Halkın üzerine, hedef gözetmeden saldırı şekli pkk’ye ait bir yöntemdir.

Bu bir yana binlerce kişinin katili Pkk’nin savunuculuğunu yapan Kışanak gibileri “Hüda Par’ın üstüne kan bulaştığını” iddia etme garabetinde bulundu.

Ağzındaki baklayı P. Buldan çıkardı.

Taşlar yerine oturmaya başladı.

Buldan, Batman olayını “Hüda Par-Erdoğan” görüşmesine bağlıyor.

Bence en az olayın yarısını izah edebilecek önemde bir açıklama!

Evet, Hüda Par Genel Başkanı Sayın Z. Yapıcıoğlu ve arkadaşlarının Başbakanla görüşmeleri kandan beslenen çetenin kimyasını bozmuş bulunmaktadır. Pkk çetecilerinin Batman provokasyonunun bu konuyla önemli bir bağlantısı vardır.

İmralı ve Kandil’den gelen fırçalarla serseme dönenler, dengelerini biraz daha kaybettiler.

Bir diğer önemli konu da konuyla ilgili Kck’nin yaptığı açıklamadır.

Kck yeniden silahlanmaktan, öz savunma birimleri adı altında kirli bir yapılanmaya gidilmesinden söz etmektedir.

Çözüm sürecini sabote etmek için fırsat kolluyor Kck.

Kck, silahı bırakmak istemiyor.

Çözüm sürecinde oyunbozan taraf olmanın nelere sebep olacağını bildiğinden provokasyonlarla “mecbur kaldık” demek istemektedir.

Yarın saldırganlar ortaya çıktığında esrarkeşlerden, kız meselesinden, kan davalarından söz ederlerse de fazla inanmayın.

İşin içinde pkk-Bdp-derin yapılar ittifakı çıkarsa hiç şaşırmayın.

Zaten üstlenmek zorunda kaldıklarında da “yerel birimlerin inisiyatif kullanırken yaptığı bir yanlışlık” olarak izah eder, olayın üstünü kapatırlar.

Bu konularda mahirdirler.

2010’da yine Batman’da vuku bulan mayın olayını hatırlayın.

Demirlipınar köyü yoluna döşenen mayın patlayınca eskiden BDP’li olup sonra muhalif olan Sadi Özdemir, Salih Özdemir, Sofi Özdemir ile Sedat Özevin ölmüştü.

Biri İHD eski başkanı, biri BDP eski il başkanı, biri de eski Baro başkanı…

Pkk önce olayı üstlenmeyip devleti suçladı; ancak her şey ortadaydı.

Sonra kabul edip “yerel bir birimin hatası” diyerek meseleyi kapattı.

Pkk, kendi arkadaşlarını vurup onlar üzerinden siyaset yapma konusunda oldukça mahirdir.

Bunu daha önce defalarca yapmıştır.

Batman’da da benzer bir fitnenin peşindedirler.

HDP çatısı altında Türk soluna payanda olmanın, eşcinselliği Kürd halkına meşrulaştırma çabasının altında kalacaklarını fark edince hedef saptırma yoluna gidiyorlar.

Gürültüyü artırarak hakkın sesinin kaybolmasını istiyorlar.

Rabbimizden diliyoruz ki, fitnecilerin fitneleri başlarına bela olup onları rezil etsin.