Tehlikenin farkında mısınız?

Başlık, 28 Şubat dönemindeki medyayı hatırlatmıştır o döneme tanıklık edenlere. Mevzubahis dönemlerde nerede bir İslami faaliyet olduğunda, muhalif medya tarafından verilen haberin dili; “tehlikenin farkında mısınız?” Muhalifler için tehlike demek, İslami çalışmalardı. Bize göre tehlike ise, insanın fıtrattan ve fıtrat dini İslam'dan uzaklaşmasıyla ortaya çıkar.

 Gerçekten de tehlikeli bir durum ile karşı karşıyayız; tehlikenin adı ‘mavi balina' adlı bilgisayar oyunu. Son zamanlarda yaşanan intihar olayları ile gündemimize girdi bu oyun. Kısaca anlatırsak; oyun 50 gün süren ve her biri giderek daha da ciddileşen 50 ayrı görevden oluşuyor. Söz konusu görevler başta sıradan ve basit görülebilecekken oyunun ilerleyen evrelerinde oyuncudan akıl almaz şeyler isteniyor. İstenen faaliyetler; depresif müzik dinle, gece yarısı uyanıp korku filmi izle, kendine yakınlarına fiziksel zarar ver, çatıya çıkıp uzunca bir süre aşağıya bak gibi talimatları yerine getirmek ve bunu fotoğraflamak gerekiyor bir sonraki aşamaya geçmek için. Oyunda, ''Eğer bir balina olmaya hazırsan, bacağını kazıyarak 'evet' yaz, yapamazsan kendini defalarca keserek cezalandır'' örneği gibi çok çeşitli ve sıra dışı istekler bulunuyor ve sonunda gerçeklik algısını kaybeden kişi intihar ederek hayatına kıyıyor.

Peki, bu konuda tek suçlu mavi balina adlı oyun mu? Diğer oyunlar çok mu masum? Bir süre önce metin2 adlı bilgisayar oyunu oynadıktan sonra intihar eden iki gencin haberi medyaya düştü. Bilgisayar oyunlarındaki zararları anlamak için birilerinin intiharı mı gerekiyor? Artık bilgisayar oyunlarının masum oyun olmadığının farkına varmamız gerekmez mi?

Özellikle annelerin yaptığı çocuk ağladığında akıllı telefonu bir susturma emziği olarak kullandıkları, ayrıca yemek yemeyen çocukları akıllı telefon tablet ve televizyonu izleterek ekrana mahkûm ettikleri bilinen bir gerçek. Sonra diyoruz ki; bu çocuk niye oyunlardan başını kaldırmıyor? Ekranlarla daha doğar doğmaz tanışan çocuklar ekran bağımlısı olup çıkıyor, bir nevi teknoloji hapishanesine çocukları kendi elimiz ile atıyoruz. Bu işin müsebbipleri bizleriz bunu unutmamalıyız. Çocuk ayna gibidir gördüğünü yansıtır ne yazık ki bizim teknoloji ile olan alakamız çocuklarımızı bu pazara sürüklüyor

Birçok yerde şahit olmuşuzdur bazı ebeveynler küçük çocuklarının akıllı telefonlarını çok güzel kullandıklarını kendilerinin bile anlayamadığını bu çocuk anlıyor diyerek oğlum çok zeki demeye getiriyorlar ya onlar için üzücü bir haberimiz var; teknolojik aletleri çabuk öğrenmek bir zekâ göstergesi değildir!

Günün büyük kısmını internette oyun oynayarak geçiren çocuklar bir süre sonra internetteki sanal âlemi gerçek hayatla karıştırıyorlar ve bilgisayar oyunlarında gördükleri tehlikeli davranış ve hareketleri kendileri veya yakınlarının üzerinde deneyebiliyorlar. Bu davranışlar yaralanmalara hatta ölümlere kadar gidebiliyor. Çocukların en hareketli, en enerjik oldukları dönemde böylesine hareketsiz kalmaları, enerjilerini boşaltamamaları, çevrelerine karşı daha saldırgan ve zarar verici eylemlere yönelmelerine neden oluyor.

Teknoloji hapishanesine çocukları kendi elimiz ile atıyoruz. Bu işin müsebbipleri bizleriz, bunu unutmamalıyız çocuk ayna gibidir gördüğünü yansıtır, ne yazık ki bizim teknoloji ile olan alakamız çocuklarımızı bu pazara sürüklüyor.

Peki, ebeveynler olarak ne yapmamız gerekiyor? Onu da haftaya yazacağız inşallah.

Vesselam..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.