Tüm insanların medeniyet dini olan İslam dinine ihtiyacı var
Gaziantep’te düzenlenen “Sünnetin Aktüel Değeri” konulu sempozyumda konuşan İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı Orhan Atalay, tüm insanların medeniyet dini olan İslam'a ihtiyacı olduğunu söyledi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ve Gaziantep İl Müftülüğü tarafından “Sünnetin Aktüel Değeri” konulu sempozyumu düzenlendi. Sempozyum açılış konuşmalarının ardından üç oturumla gerçekleşti.
Sempozyumun birinci oturumunda, hadis ve sünnetin doğru anlaşılması ile sünnetin çağa taşınması konusu ele alındı.
GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür’ün başkanlık ettiği birinci oturumda Prof. Dr. Saffet Köse “Fıkhı açıdan sünnetin değeri”, Prof. Dr. Selçuk Coşkun “Kavram kargaşasının yol açtığı hadis problemleri” ve İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı Prof. Dr. Orhan Atalay “İslam düşüncesinin modern dönemdeki serencamı” başlıklı birer konuşma yaptılar.
İlk olarak söz alan İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı Prof. Dr. Orhan Atalay “İslam düşüncesinin modern dönemdeki serencamı” başlığı altında bir konuşma yaptı.
İslam’ın bir medeniyet olduğunu belirten Atalay, “Ama İslam son iki asra büyük acılar ekerek hayatını idame ettiren Müslümanların elindedir. Kendisine karaçalınmış bir medeniyet ve şimdi bizim artık bu medeniyeti Kur’an-ı Kerim'in ifadesiyle köklerini yerin derinliklerine salmış dalları ve gökyüzünü ise kucaklamış bu ulu çınarı hayat ile buluşturmak mecburiyetindeyiz. Bu her Müslüman’ın, akademik değil, bir ahlaki ve asgari mecburiyeti olduğuna inanıyorum. Her bir Müslüman’ın asgari ve ahlaki mecburiyetidir. Çünkü bütün insanların buna ihtiyacı vardır.” dedi.
İslam'ın tertemiz bir geçmişi ve son derece de sade akidesi olduğunu vurgulayan Atalay, “Bu iki husus bile tek başına İslam'ın bu rekabette öne çıkacağının çok açık bir göstergeleri, işaretleridir. O yüzden hamdolsun sade bir akidemiz ve tertemiz bir mazimiz var. Kimsenin eline Kur’an-ı Kerim'i tutuşturup onların elindeki ekmeği almamış bir tarihimiz var ve İslam’ın sağ yanağınıza vurana sol yanağınızı da gösterin, ceketinizi isteyene çıkarıp gömleğinizi de verin karşılığını ahrette alırsınız diyerek sömürülen ulusları, toplumları ve milletleri afyonize eden bir geçmişi yoktur. Ya da kızılderilileri veya siyahileri köleleştiren, katleden ve bunları önceden Kiliseden cevaz çıkartan ve modern dönemde ‘demokrasi, refah ve insan hakları götüreceğiz’ diye Afganistan’ı, Irak’ı, Suriye'yi, Libya'ya ve benzeri coğrafyaları bir cehenneme çeviren bir akide değil bu akide. O yüzden bizim önce kendi iç bütünlüğümüzü temin etmek, bu medeniyetin çocuklarının zihinlerine, kalplerine ekilmiş olan şüpheleri İslam’ın etrafından uzaklaştırmamız gerekir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de 1839 Tanzimat Fermanından 1950'lili yıllara kadar tüm olumsuzlukların sorgulandığı sanık sandalyesine hep İslam’ın oturtulduğunu belirten Atalay, “Hep reddi miras ettik. İslam’dan olabildikçe uzaklaştık. İslam’ı çağrıştıran ne kadar şey varsa hepsinden uzaklaşmayı bir çağdaşlık iddiası ve davası olarak savunduk. Bakın Cemil Meriç’in o sözünü hatırlatayım. ‘Bütün bu mukaddes değerleri ayaklar altına alan Fransız ihtilali dahil kamusa dokunmadı’ diyor. Bizde kamusa dokundu, kamusa dokunan el namusa dokundu. Ne Mao’nun kültür devrimi, ne Lenin'in ve Stalinin Rusya’daki kültür devrimi ne de Fransız ihtlilali bizdeki devrimlerde yaptığı tahribatı yapamadı. Milyonlarca cilt kitap halen daha ziyaretçisini ve okuyucusunu bekliyor.”şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Saffet Köse ise “Fıkhı açıdan sünnetin değeri” başlıklı konuşmasında günümüzde ortaya çıkan birçok hukuk teorisinin asırlar önce Hazreti Muhammed’in bir hadisi üzerinden İslam hukukçularınca ortaya konulduğunu örneklerle aktardı.
Köse, Hazreti Muhammed’in hiç bir zaman ilk olarak savaşı başlatmadığını, savaşı haklı kılan bir sebep varsa, ordu komutanlarına sivil halka ve çevreye zarar verilmemesi konusunda sıkı talimatlar verdiğini bunun da takipçisi olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Selçuk Coşkun da “Kavram kargaşasının yol açtığı hadis problemleri” başlıklı konuşmasında, sünnet, hadis, nafile, sahih ve mevzu hadisler, gelenek ile örfün Peygamber sünnetiyle ilişkisi, vahiy ve sünnetin toplumsal plana dair zımni işaret ve kabulleri gibi kavram ve konuları açıkladı.
Prof. Dr. Şehmus Demir’in başkanlığını yaptığı ikinci oturumda ise, Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal ve Prof Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu bildirimde bulundu. Son oturuma ise Doç. Dr. Mahmut Çınar başkanlık ederken, Prof. Dr. Enbiya Yıldırım ve Prof. Dr. Bünyamin Erul ile Doç. Dr. Recep Aslan konularında görüşlerini davetlilerle paylaştı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.