Türkiye'nin kara lekesi: 6-7 Eylül
Türkiye'nin kara lekesi 6-7 Eylül 1955 olaylarının yıldönümü... İstanbul'da yaşayan başta Rum olmak üzere azınlıklara yönelik tahrip ve yıkımın yapıldığı kara bir tarih. 56 yıl önce İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getiril
6-7 Eylül olayları 58 yıl önce İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getirildi. Mustafa Kemal’in Selanik'te doğduğu evin bombalandığı haberi üzerine başlatılan ve iki gün süren İstanbul ve İzmir'deki gösteriler Rumlara yönelik bir tahrip ve yağma hareketine dönüştü. Selanik'te Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberinin yayılması üzerine, 6 Eylül 1955'te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıktı. İki günlük süre zarfında İstanbul bir savaş alanına döndü. İstanbul ve İzmir'de sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetimin ilan edilmesiyle duran hadiselerde ortaya çıkan tablo çok ağırdı. Sonrasında birçok Rum ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
DÖNEMİN GAZETELERİ OLAYLARIN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ
O günlerdeki siyasetin temel unsurlarından biri de Kıbrıs sorunuydu. 6–7 Eylül olaylarından birkaç yıl önce, askeri bürokrasiye yakın olan Cumhuriyet, Tercüman, Hürriyet ve Yeni Sabah gibi gazeteler, Rumlar başta olmak üzere azınlıklara karşı bir kampanya başlattı. Bu kampanyalar 6-7 Eylül olaylarının fitilini ateşledi.
Kıbrıs Türklerine yapılan baskılar, 1955 yılında Türkiye kamuoyunun gündeminde baş köşeye oturdu. O dönem Türkiye'de en çok satan Hürriyet gazetesinin manşeti İstanbul'daki Rum azınlığın aralarında bağış toplayarak Kıbrıs Rumlarının ENOSİS çetelerine gönderdiğini yazıyordu. Dışişleri yetkilileri Londra'da Kıbrıs temaslarına devam ederken, Atatürk'ün Selanik'teki evinde bir bomba patlamasıyla ilgili haber, önce 6 Eylül 1955 günü saat 13.00 haberlerinde radyoda yayımlandı.
İstanbul ve İzmir'i bir yangın yerine çevirecek patlamanın fitili, 6 Eylül tarihli İstanbul Ekspres gazetesinin manşetiyle ateşlendi. İstanbul Ekspres gazetesi daha olay gerçekleşmeden iki saat önce, "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle ikinci baskısını yaptı. Tirajı 20 bin civarında olan gazete 6 Eylül'de 290 bin basmıştı. 'Kıbrıs Türktür Derneği' üyeleri basılan yüz binlerce gazeteyi bütün İstanbul'da dağıtıp halkı galeyana getirmek üzere harekete geçti.
Ekspres'in aynı baskısında Kıbrıs Türktür Derneği genel sekreteri Kamil Önal Mukaddesata el uzatanlara bunu çok pahalıya ödeteceğiz, ödeteceğimizi alenen söylemekte de bir mahzur görmüyoruz diye yazmıştı.
Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba attığı iddia edilen Selanik Üniversitesi Siyasal Bilgileri öğrencisi Oktay Engin daha sonra gıyabında mahkum edildi.
İstanbul'un her yerinde yağmalar aynı yöntemle yapıldı. Dükkânlara saldıranlar önce vitrinleri taşlayarak kırdılar ya da demir parmaklıkları kaynak makineleri ve tel makasları yardımıyla açtılar, ardından içerideki alet ve makineleri dışarı çıkararak paramparça etti.
Kiliseler ve mezarlıklar da payını aldı: Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortadoks kilisesinin tamamı ateşe verildi.
GÜN BE GÜN MANŞETLERLE OLAYLARA HAZIRLIK
6-7 Eylül olaylarına manşetleriyle ateşi fitilleyen ve halen daha “Türkiye Türklerindir” sloganıyla yayınlanan Hürriyet Gazetesi’nin o dönem yayınlanmış manşetleri:
POLİSİ BOŞUNA MEŞGUL ETTİLER (27 Ağustos)
Şehrimizde intişar eden bir Rum gazetesinin mensupları ile Şehir Meclisinde aza olan bir Rum doktor hiçbir sebep yokken dün akşamüstü ortalığı velveleye vermişler ve polis kuvvetlerini işgal etmişlerdir. Hadise polisi yanıltmak ve fuzuli yere meşgul etmek bakımından olduğu kadar, Rum doktorla, Rum gazetesi sahiplerinin taşıdıkları zihniyet bakımından da dikkate şayandır.
***
RUM VATANDAŞLARIN YERSİZ VE BOŞ TELAŞLARI (30 Ağustos)
Kıbrıs’ta katliam gününden sonra şehrimizde herhangi bir hadise cereyan etmemiştir. Fakat şehrimiz Rumlarının bazılarının yersiz bir telaşa kapılarak dükkânlarını mutattan evvel kapadıkları görülmüştür.
***
BAYRAMA GÖSTERİLEN SAYGISIZLIK (31 Ağustos)
Dün 30 Ağustos Zafer Bayramı yurdun her tarafında olduğu gibi şehrimizde de büyük coşkunluk içinde kutlanmış, gece her taraf ışıklandırılmıştır... Bu arada Fener Patrikhanesi’nin karanlık gömülmüş olduğu sanki bu bayramla sanki hiç alakaları yokmuş gibi tenvirat yapmadıkları konusunda gazetemize yoğun şikâyetler gelmiştir.
AND İÇTİLER
İstanbul Kız Lisesi Mezunları Cemiyeti üyeleri dün bir toplantı yaparak Kıbrıs davasında Türk kadınlarına düşen vazifeyi canları pahasına yapacaklarına dair and içmişlerdir.
***
Beşiktaş semti gençleri bir duvara çizdikleri Kıbrıs haritası ve Kıbrıs Türktür resmiyle görülüyor (2 Eylül)
Londra konferansında Kıbrıs hakkındaki Yunan görüşünü izah eden Hariciye Vekili’nin konuşmasını yayınlayan şehrimizdeki Rumca gazeteler dün Rumlar tarafından kapışılmıştır. Bu alakalarını tabii görüyoruz. Yunan görüşünün nasıl müdafaa edildiğini öğrenmek elbette tadına doyulmaz bir zevktir. Fakat bu işte asıl gözümüze çarpan Kıbrıs patırtısı sayesinde fazla satış yapan Rumca gazetelerin Türk görüşünü sadece haber şeklinde vermekte hâlâ ısrar etmeleri, bunu belirtmeği ve bir dava gibi ele alarak bir Türk vatandaşına yakışacak tarzda yorumlamayı hiç akıllarına getirmemişlerdir.
***
Patrikhane’nin Kıbrıs’a hangi yoldan yardım ettiği anlaşıldı. (3 Eylül)
***
YUNANCA GAZETELER YAKILIRKEN (5 Eylül)
Dün saat 16’da biri Güzel Sanatlar Akademisi talebesi ve biri de lise talebesi olan iki genç Yunanistan’dan memleketimize gelen ve burada satılan gazetelerden 15 adedini Taksim meydanında yakmışlardır.
***
PATRİKHANEYE ASILDI (6 Eylül)
Muhtelif yerlere yazılan ve asılan Kıbrıs Türktür ibaresi dün gece yarısına doğru Patrikhane’nin duvarına da yapıştırılmıştır. Fener Patrikhanesi’nin Kıbrıs mevzuundaki sükûtu da Fenerli gençler arasında nefret uyandırmıştır. Dün akşam bir Türk ile Rum arasında çıkan münakaşa karakolda neticelenince Fenerli gençler Patrikhane’nin duvarına Türk bayrağı ile süslü ve üzerinde Kıbrıs Türktür ibaresi yazılı bir yafta asmağa karar vermişlerdir.
Şişli otobüsünde seyahat eden bir yüzbaşı yüksek sesle Rumca konuşan iki kişiyi dövmüş, birkaç genç de Ada vapurunda Rumca şarkı söyleyen bir grubu zorla susturmuştur. Civarda bulunan ve bakkalın bu hareketine sinirlenen halk kendisinin üzerine hücum etmiş, selameti firarda bulan İstavro evine kaçarak saklanmıştır. Evin önünde toplanan kalabalık halk kitlesi uzun müddet bakkalın evden çıkmasını beklemiştir.
Ayrıca yine akşamın geç saatlerinde Nişantaşı Meşrutiyet mahallesinde İstavro isminde bir Rum bakkal Türk bayrağına ve hükümet erkânına dil uzatmak küstahlığında bulunmuştur.
***
Atamızın Selanik’te doğduğu eve atılan bombanın sebep olduğu hadiseleri önlemek için örfi idare ilan edildi. (7 Eylül)
Aziz Ata’nın Selanik’te evin bahçesine atılan bombanın haberi üzerine muhtelif gruplar Taksim Meydanı’nda toplanmaya başladı. Saat 18.30’da Taksim Abidesi’nin etrafı coşkun bir insan seliyle dolmuş bulunuyordu. Bu saatten sonra kalabalık dükkân ve evlere bayrak astırmak maksadıyla İstiklal Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti ve yolun iki kıyısını kırmızı beyaz renklerle donatarak Tünele doğru aktı. Asmalımescit’teki bir eczanenin sahibi Rumun nümayişçilerin ihtarına rağmen dükkânına bayrak asmayı reddetmesi üzerine tahrip hadiseleri başladı ve kalabalığın coşkun tezahürlerine artık mani olunamadı.
HEDEF PATRİKHANE!
Ellerinde bayraklar, Büyük Atatürk’ün resimleri olduğu halde, Taksim Abidesi’nde biraraya gelen küçük topluluklar, evvela istiklal marşını söylediler ve sonra içlerinden biri “Arkadaşlar bir sakallı patrik var bu adam Makarios’a elini uzatarak dini siyasete alet ediyor. Hedefimiz patrikhane olsun” dedi. Tepebaşına kadar olan yürüyüş hadisesiz geçti.
***
İZMİR’DEKİ OLAYLAR (8 Eylül)
Bu menfur hadise İzmirliler üzerinde de kırbaç tesiri yapmış, genç, ihtiyar, kadın, erkek, köylü, şehirli herkes büyük bir heyecan içinde fuar münasebetiyle Yunan bayrağının asılmış olduğu konak meydanına koşmuştur. Bu halk kitleleri meydandaki direkte bulunan Yunan bayrağını bir anda indirerek evvela parçalamış, bilahare de yakmıştı. Bu sırada küçük bir çocuk elinde bayrağımız olduğu halde meydana gelmiş ve biraz evvel Yunan bayrağı bulunan direğe tırmanarak elindeki Türk bayrağını buraya çekmiştir. Bayrağımız direğe çekilirken meydanı dolduran halk hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı söylemiştir. Gittikçe büyüyen halk kitlesi önlerinde Türk bayrakları olduğu halde Fuar’a yürüyüşe geçmiş Yunan pavyonuna hücum ederek pavyonu evvela taşa tutmuş ve sonra da ateşe vererek kül haline getirmiştir. Buradan da Yunan Konsolosluğu’na doğru yürüyen nümayişçiler tenekelerle benzin temin ederek binayı ateşe vermişler, binanın içinde ele geçirilen Yunan bayrakları yakılmak suretiyle meşaleler meydana getirilmiştir.
***
NÜMAYİŞ GECESİ TAHRİKÂT YAPAN OTUZDAN FAZLA KOMÜNİST YAKALANDI (9 Eylül)
Asmalımescit’te tanınmış randevuculardan Melahat’ın evinde de beş komodin, bir camlı masa ve yol halılarıyla külliyetli miktarda kumaş meydana çıkarılmış. Çapulcular yakalandı (Ellerinde daktilolarla poz veren dilenciler)
Balıklı Rum Hastanesi’ni yakmaya teşebbüs eden üç genç kızdan ikisi adliyeye sevk edildi.
Birinci Ordu Müfettiş Vekili Korgeneral Vedat Garan, İstanbul Kumandanı Korgeneral Fazıl Bilge ve İstanbul Garnizon Kumandanı Tuğgeneral Nedim Erensoy görevden alınıyor.
TIMETURK / Merve Bayrakçı Artık
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.