Uluslararası Af Örgütü: Mahpusların tahliyesini öngören yasa ayrım gözetmemeli
Uluslararası Af Örgütü, önümüzdeki günlerde TBMM’den geçmesi beklenen ‘İnfaz Yasası’ ile ilgili öneri ve endişelerini belirterek, cezaevinde bulunan mahkumların ayrım gözetilmeksizin serbest bırakılması konusunda imza kampanyası başlattı.
‘Acil Eylem’ kapsamında imzaya açılan kampanyada şu ifadelere yer verildi;
“Coronavirus’ün Türkiye’nin aşırı kalabalık ve hijyenik koşullardan yoksun cezaevlerinde yayılmasına ilişkin kaygılar giderek artarken, mahkumların ve cezaevi personelinin sağlığı ve hayatları da daha büyük risk altında. Türkiye hükümeti, 100 bine kadar mahpusun tahliye edilmesini öngördüğü söylenen bir yasa tasarısı hazırlıyor. Ancak tasarının, gazeteciler ve insan hakları savunucuları da dahil olmak üzere yalnızca haklarını kullandığı için terörle mücadele yasaları kapsamında haksız yere cezaevinde tutulan kişiler ile tutuklu yargılananları kapsam dışında bıraktığı belirtiliyor. Coronavirus riski altındaki tutukluların ayrım gözetmeksizin serbest bırakılması konusunda çağrıda bulun. İmzacı ol!
Mevcut Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun mahkumların cezalarının üçte ikisini cezaevinde geçirdikten sonra denetimli serbestliğe hak kazanabileceğini öngörüyor. Önümüzdeki günlerde TBMM’den geçmesi beklenen tasarının ise bu süreyi cezanın yarısına indireceği belirtiliyor. Hamile kadınlar ve hastane raporuyla kronik rahatsızlığı olduğu belgelenen 60 yaş üstü mahkumlara da ev hapsi getirilmesi bekleniyor. Aralarında terör suçlarının da bulunduğu az sayıda suçtan mahkumiyeti bulunan kişiler ise öngörülen infaz indiriminden faydalanamayacak. Yasa tasarısı tutukluları veya mahkumiyetleri halen temyiz sürecinde sonuçlanmamış kişileri kapsamıyor. İnfaz indirimi düzenlemesinin geçen yaz açıklanan Yargı Reform Stratejisi kapsamında çıkarılacak 3. Yargı Reform Paketi çerçevesinde yasalaşması öngörülüyor.
Türkiye’de terörle mücadele yasaları son derece muğlak ve yaygın bir şekilde gazetecilere, muhalif siyasi aktivistlere, avukatlara, insan hakları savunucularına ve muhalif görüşlerini ifade eden diğer kişilere karşı açılan düzmece davalarda istismar edilmekte. Gözlemlediğimiz çok sayıda davada belgelendirdiğimiz üzere, pek çok kişi sadece muhalif görüş açıkladığı için ve hakkında şiddete başvurduğuna, şiddete tahrik ettiğine ya da yasaklanmış örgütlere yardım ettiğine dair hiçbir kanıt olmaksızın uzun süre tutuklu kalıyor ya da terör suçlamalarıyla mahkûm ediliyor.
Sağlık hakkı, çok sayıda insan hakları sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme Madde 12, “salgın hastalıkların, yöresel hastalıkların, mesleki hastalıkların ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolünü” sağlık hakkının bir parçası olarak değerlendirmektedir. Sağlık hakkı, yayılmakta olan bir salgın hastalık durumunda, devletin önleyici bakım, ürünler, hizmetler ve bilgilerin mevcut ve herkesin erişimine açık olmasını sağlama yükümlülüğünü de kapsar. Sağlık hakkı gereğince sağlık ürünleri, imkanları ve hizmetleri yeterli miktarda mevcut olmalı, ayrımcılık yapılmaksızın herkes için erişilebilir olmalı, tıbbi etiğe saygılı ve kültürel anlamda uygun olmalı, bilimsel ve tıbbi açıdan yeterli ve kaliteli olmalıdır. Bu ürün ve hizmetler, “erişilebilir” olarak değerlendirilebilmeleri için, başta toplumun en savunmasız veya en fazla dışlanan grupları olmak üzere herkes için erişilebilir olmalı, toplumun tüm kesimlerinin güvenli bir şekilde ulaşabileceği mesafede bulunmalı ve herkesin ödeyebileceği ücret karşılığında sunulmalıdır. Sağlık hakkı, sağlıkla ilgili bilgilerin erişilebilir olmasını da içerir.
Uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde, Türkiye tüm mahpusların sağlık hakkını ayrımcılık yapmadan sağlamak için gerekli her tedbiri almakla açık bir şekilde yükümlüdür. Hükümet ve TBMM, cezaevlerindeki ciddi sağlık risklerini azaltmak için alınan tedbirlerde eşitlik ilkesini gözetmelidir. Mevcut yasa tasarısı bazı mahkumların hükümete yönelik eleştirileri nedeniyle kapsam dışında bırakılmaları anlamına gelmektedir. Binlerce kişi sadece ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkını kullandığı için cezaevinde. Bu kişiler şimdi bir de benzeri görülmemiş büyüklükte bir sağlık tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor.”
Acil Eylem Nedir?
Acil Eylem, insan hakları ihlal edilen ve durumu acilen harekete geçilmesini gerektiren bireyler için gerçekleştirilen hızlı ve kısa süreli imza kampanyasıdır.
Amacı bireylerin uğradığı insan hakları ihlallerine çabuk ve etkili bir biçimde karşılık vererek daha fazla ihlalin gerçekleştirilmesini engellemektir.
Uluslararası Af Örgütü ilk acil eylemini 1972’de Brezilyalı işçi hakları aktivisti Profesör Luiz Basilio Rossi için başlattı. Yetkililer tarafından tutuklanan Profesör Rossi acil eylemimiz sonucunda 1973'te serbest bırakıldı.
Acil Eylem, yaşam hakları ya da ruhsal ve fiziksel bütünlükleri tehdit altında olan kişiler için uygulanır.
Hakkında Acil Eylem başlatılan kişiler arasında "kayıp" olan veya işkence görmekte olan bireyler, acil tıbbi yardıma gereksinimi olan tutuklular ve hükümlüler, ülkelerine geri gönderilmek üzere olan mülteciler, ölüm cezasına mahkûm edilen ve infaz edilmek üzere olan kişiler ve zorla kaybedilen kişiler yer alır.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.