Üniversite sınavına çalışmayalım mı?
"Dershaneler gereksiz" diye başlatılan kampanya kimi öğrencilerin zihninde "Üniversiteye çalışmak gereksiz" yanılgısı oluşturuyor.
Dershaneler gereklidir veya gereksizidir. Bu farklı… Üniversite sınavına çalışma gerekliliği farklı… İkisinin konusu aynı ise de karşılığı aynı değil.
Bir ülkede öğrencilerin bir kısmı dershaneye gittiği sürece o ülkede dershane gerekliliği ortadan kalkmaz. Öte yandan özellikle eğitim imkânlarının zayıf olduğu yörelerde dershanesizlik, öğrencileri büyük şehirlerin özel okullarla donatılmış eğitimi karşısında olumsuz etkiler. Dolayısıyla son sınıfta veya mezuniyetten sonra dershaneye gitmek onlar için hâlâ bir gerekliliktir. Çünkü sınav, bir yarıştır. Kim daha iyi imkânlar içinde, daha çok çalışırsa bu yarışın galibi o olacak.
Son yıllarda okul programıyla sınav soruları arasında bir paralellik oluşturulmaya çalışıldığı doğrudur.
Ancak bu paralellik, üniversite sınavına çalışmayı gereksiz yapmaz.
Öncelikle, henüz bu paralellik projesi bitmiş değil, yakın bir dönemde ÖSYM yetkililerinden gelen bir açıklamada bu yöndeki çalışmanın devam ettiği belirtildi.
Bu demektir ki yakın dönemde, örneğin bu yılın sonunda ÖSYM tarafından yapılacak bir sınavda okul programında birebir yer almayan bazı soruların sorulma ihtimali devam ediyor.
Büyük bir başarıya ulaşmak isteyen hiçbir öğrenci bunu göz ardı edemez.
Öte yandan sınav soruları yüzde yüz okul programından sorulsa da sınava çalışma gerekliliği ortadan kalkmaz.
Neden?
Çünkü;
Sınavda test soruları soruluyor. Okulda öğretilen düz bir bilgiyi teste uygulamak, farklı bir çalışmayı gerektiriyor. Bilgiyi test üzerinde, belirli bir zaman diliminde ispatlamak deneyim sahibi olmayı, yani bilgi pratikleşinceye kadar alıştırma yapmayı gerektiriyor.
Alıştırma gerekliliği ise sizin ek kaynaklar edinmenizi zorunlu kılıyor.
Türkiye’nin dört bir yanı üniversite doldu. Tek başına üniversite mezunu olmak önemli ise de yeterli değildir.
Rabbimizin bize verdiği zekâyı ve çalışmak için gerekli olan sağlık nimetini en iyi şekilde değerlendirmek gerek. Hayırlı olduğuna inandığımız bir işte kapasitemizi doldurmamız yetmiyor. Kapasitemizi zorlayarak büyütmemiz gerek. Çünkü kapasite, zorlandıkça büyüyebilme özelliğine sahiptir. Bu özelliği görmezden gelmek nimeti görmemektir ve geri kalma sebebidir.
Bugünün koşullarında hedef,
En iyi üniversite olmalı ve
En iyi üniversitenin en iyi bölümü olmalıdır.
Bunu belirleyecek olan puanlarımızdır. Puanlarımızı belirleyecek olan ise planlı, kararlı, denetimli, değerlendirmeli çalışmamızdır.
İktisat, iktisattır ama iktisat, iktisat değildir. Bu çelişkili bir önerme gibi görünse de öğrencilerin bunu anlayacağından eminim.
İktisadı, Açık öğretimde veya bir üniversitenin bir ilçe fakültesinde okumakla İstanbul’da okumak, orada yabancı dil öğrenip Türkiye dışında bir yerde bu alanda mastır yapmak, doktora yapmak aynı değildir. İkisi arasındaki fark, bir mahalle bakkaliyesine sahip olmakla uluslararası şubelere sahip bir mega markete sahip olmak gibidir. İkisi de işletmedir, diyecek halimiz yok.
İman edenler, üstün kişilerdir ve her helalin en iyisine layıktır.
Allah (cc) yardımcınız olsun.
Abdulkadir TURAN/rehberlik/doğruhaber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.