Abdulhalim VELİOĞLU
ÜNLÜ BİR KİŞİLİK…
Gündelik hayatta çok sık karşımıza çıkar ‘ünlü bir kişi’’ sözcüğü.
Bu ünlüler genellikle televizyonda gördüğümüz insanlar olur.
Evet, bunlar ünlü kişilerdir; ancak bu ünlerinin kişilikleriyle hiçbir ilgisi yoktur.
Ya çok zengin denilen sosyete takımı, ya çok iyi top oynayan futbolcu veya sürekli ekranlarda boy gösteren bir artisttir.
Peki, bunlar ünlerini neye borçlu?
Her gece başka biriyle bir bar çıkışı görüntülenmesine mi?
Yoksa milyonlar önünde en yakın dostunun sırrını ifşa etmesine mi?
Yâda gündemde daha fazla kalabilmek için yaptıkları 2-3 günlük evliklere...
Belki de bir kısmı sadece icra ettikleri sanatla bir üne kavuşmuştur.
Üstelik bizim hayal edemeyeceğimiz bir para karşılığında…
Kim bilir sırf bu nedenle insanlar artık ‘’ Değerli olmayı değil, önemli olmayı tercih ediyor.’’ Parası olduğu takdirde toplum tarafından kabul göreceği ve özenilecek bir insan olacağı fikrine kapılıyor.
Bu ‘’ünlü bir kişi’’ dediğimiz insanlar gerçekten bizim dünyamıza mı ait.
Hayatımızda kaç kez onlarla oturup bir çay içtik. Kaç defa alışverişe beraber çıktık. Kaç defa hüznümüzü, sevincimizi paylaştık.
Siz hiç onlardan birinin size özendiğine şahit oldunuz mu? Veya size benzemeye çalıştığına…
O halde onların giyim kuşamları, yeme içmeleri, davranışları kısacası yaşama dair neleri varsa bizim dünyamıza değil sanal bir dünyaya ait.
Onlara benzemeye çalışmamızdaki ısrar neden?
Böyle yaparak kendimizi kendi gerçeklerimizden uzaklaştırdığımızın farkında mıyız?
Kendimizi ailemizden çevremizden sevdiklerimizden soyutlayıp yalnızlaştırdığımızın farkında mıyız?
Erving Goffman’ın dediği gibi: "Her hâlükârda, kişinin toplumsal yüzü en özel varlığı, güvenliği ve memnuniyetinin çekirdeği olsa da, bu sadece ona toplum tarafından ödünç olarak verilmiş bir kredidir; bunun değerini bilecek şekilde hareket etmediği zaman geri alınacaktır." Bizler de bütün kredilerimizi tüketmeden kendi dünyamıza dönüp ünlü kişilikler var mı yok mu diye bakmamız gerekmez mi?
Unutmayın!
Siz size ait olmayan sanal bir dünyanın büyüsüne kapılınca olumlu manada değişmiş olmuyorsunuz; sadece içinde yaşadığınız toplumun size bakış açılarını olumsuz yönde değiştirmiş oluyorsunuz…
Madem “özenmek” şu an bizim için yemek içmek kadar elzemdir, o halde kendi dünyamızda ‘ünlü bir kişi’’ değil ‘’ünlü bir kişilik’’ bulup özenmek gerekmez mi?
Peki, nereden bulacağız bu ünlü kişilikleri?
Ne zaman ki insanları üzerindeki kıyafete göre değerlendirmekten vazgeçtik.
Ne zaman ki insanlara cebindeki paraya göre değer biçmekten vazgeçtik.
Ve ne zaman ki insanların değerini oturduğu koltukla ilişkilendirmekten vazgeçtik. İşte o zaman etrafımızda sayısız ünlü kişilikler olduğunu da fark edeceğiz.
Gelin bu senenin modasını kendimiz belirleyelim ve hemen ‘’ünlü bir kişi’’ takıntımızı bir kenara bırakıp, özümüze dönmek için ünlü bir kişilik arayıp bulalım onu dinleyip, benzemeye çalışalım.
Bu ‘’ünlü kişilikler’’ kim mi?
Hayatınızın her anında size Allah’ı c.c hatırlatan..
Size anne ve babaya saygılı olmayı, küçükleri sevip saymayı, yakın akraba ve komşuya iyilikte bulunmayı, hırsızlık vb günahlardan kaçınmayı, sevmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı hatırlatan insanları dinleyelim…
İnsani erdem ve faziletlerin yok olmaya doğru gittiği bir dönemde, bize bu değerlerimizi hatırlatan insanlardan daha ünlü kim olabilir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.