Hatice YILDIZ
Ustaca Mekik Dokuyan Nesil
Çocuğunu iyi eğittiği hasebiyle anne/babasına affı müjdeleyen Allah'ın adıyla...
Tarih şeridine dönüp bakıldığında; insanoğlu taş devriyle başlamış, maden çağı, sanayi çağı, bilgi çağından ve nihayetinde günümüz teknoloji çağına emeklemeyi başarabilmiştir. Teknoloji çağındaki erişebilirlik her alanda o denli gelişmiş ki A'dan Z'ye tüm ihtiyaçlar kısa zaman içinde tek tuşla halledilebilir duruma gelmiştir. Bu çağda öyle bir duruma gelmişiz ki istekler ve ihtiyaçlar birbirinden ayırt edilemeyip telefonlar, tabletler, bilgisayarlar; ekmek, su gibi zaruri ihtiyaçlar listesinde yer almayı becerebilmiştir. Onlarsız ne bir şey yiyip içebiliyoruz ne giyinebiliyoruz ne de onlarsız havayı tenefüs edebiliyoruz. Bu zaruri ihtiyaçlar(!) elimizden düşünce nefes darlığı yaşıyor, elimiz boş kalınca da balığın sudan çıkması gibi boşluk içinde çırpındıkça çırpınıyoruz...
Malesef ki bunu biz yetişkinler olarak iliklerimize kadar hissettiğimiz gibi çocuklar da yaşamaya/hissetmeye başladı. Çocuğun elinden tablet veya telefon alındığında canına kastedilmişçesine çığlığı basıyor, nefes darlığı yaşıyor âdeta. Eskiden bizim oynadığımız seksek, yakan top, beş taş, testis...oyunların yerini şu an sanal ortam doldurur hale gelmiştir.
Tabi bu vazgeçilmez(!) olan aygıtları bir de ebeveynin kendi çıkarları doğrultusunda kullanması çocukları bu aygıtlara karşı daha da bir vazgeçilmez hale getirdi. Aman o oynasın da ben işimi rahat bir şekilde yapayım, aman o bilgisayarla oyalanadursun da ben de rahat bir şekilde komşumla sohbet edeyim, aman o televizyonu izleyedursun da ben de rahat rahat yemeğimi yapadurayım...gibi gerekçelerle ebeveyn, çocuğuna televizyonu bakıcı, telefonu arkadaş, tableti de oyuncak kılarak bunlar arasında ustaca mekik dokumalarına izin verdi...Çocuk istenmedik davranışlara yönelince; “ne oluyor bu çocuğa, neden arkadaşlarına zarar veriyor, neden bize saygısızlık ediyor, neden bizi dinlemiyor? Biz böyle miydik yahu?"... gibi bir çok anne/babanın dudaklarından çıkan aynı isyan cümleleri dökülüverdi...
Sosyoloji bilimine bakıldığında aynı neslin bile çokça değişim yaşadığını görebiliyoruz yani değişim elbette olacaktır çünkü dünya bir gün öncesi olan dünya değildir, bu yüzden değişim kaçınılmazdır... Çocuklar doğarken kendilerini teknoloji çağınının tam ortasında buldukları için onları bu çağdan koparmak mümkün değildir... Çocuklarımızın elinden teknolojiyi tamamen almak teknoloji çağına savaş açmak demektir, böyle bir girişimde de sonuç malumdur. Bu yüzden teknolojiyi tamamen ellerinden almak değil buna sınır koymakla ancak çözüm yoluna gidilebilir.
Unutulmamalıdır ki sınırlandırılmayan her şey zararlıdır. Bu yüzden biz de Hz. Ali'nin dediği gibi "Çocuklarımızı kendi zamanımıza göre değil kendi içinde doğdukları zamanın şartlarına göre eğitmeliyiz."
PEKİ BU SINIRLAMA NASIL OLACAK?
"Kalk artık şu televizyonun/tabletin/telefonun başından, sabahtan akşama kadar oynadığın yetmiyor mu?...gibi itişip kakışmakla bu meseleyi halledemeyeceğimizi bilelim. Çocuğumuzu yanımıza alıp güzel iletişime girebilecek şu cümleleri kuralım: "Bak şimdi canım oğlum/kızım, doktor amcalar senin yaşına göre şu kadar ekran süren olması gerektiğini söylüyorlar. Yaşının gereğinden fazla oyun oynaman sende bir çok rahatsızlığa neden olabilir." diyelim ve bu olabilecek rahatsızlıkları destekleyecek filmler, animasyonlar, görseller gösterilebilir; hikayeler, haberler anlatılabilir. Gereğinden fazla ekran başında bulunmanın olumsuz sonuçları, somut olarak çocuğa gösterilirse çocuk durumun farkına daha iyi varacak ve ikna kabiliyeti daha da artacaktır inşallah...
Pedagoji Derneği verilerine göre çocukların yaş gruplarına göre günlük ekranla(tablet, bilgisayar, telefon, televizyonla) muhattap olmaları şöyle olmalıdır:
0-3 yaş: Olabildiğince ekrandan uzak durmalı, ekran başında vakit geçirmemeli.
3-6 yaş: Günlük toplam süre 20-30 dakikayı geçmemelidir.
6-9 yaş: Günlük toplam süre 40-50 dakikayı geçmemelidir.
9-12 yaş: Günlük toplam süre 60-70 dakikayı geçmemelidir.
12 yaş üzeri: Günlük toplam süre 120 dakikayı geçmemelidir.
Tablodan yola çıkarak diyebiliriz ki çocuğun yaşına göre ekran süresini hesaplayabilmek için şu formül elde edilecektir:
Çocuğun yaşı×5 dk= Ekran süresi
3 yaşındaki çocuk için: 3×5= 15 dk.
5 yaşındaki çocuk için: 5×5= 25 dk. gibi...örnekler verilebilir.
6 yaşında bir çocuğunuz varsa şöyle bir anlaşma yapıp bunu uygulayabilirsiniz: "Bak canım oğlum/kızım, doktor amcalara göre senin 30 dk telefonla/tabletle/televizyonla vakit geçirme süren var. Şimdi yarım saatlik için bir alarm kuralım, alarm çaldığı anda aleti elinden bırakacaksın, anlaştık mı? "
Bunun yanında anne/baba; çocuğum ne de olsa evinde, odasında oyun oynuyor düşüncesiyle çocuğu yalnız bırakmamaya özen göstermeli. Her ne kadar çocuğun bedeni sizin düşündüğünüz gibi güvende de olsa ruhu başka bir yerde olabilir. Yani tehlikeli sanal ortamda olabilir, uygun olmayan içerikler izleyebilir düşüncesiyle çocuğun göz önünde tutulması daha sağlıklı olacaktır. Mümkünse onunla oyuna dahil olmaya çalışalım "Vayyy! Ne kadar da büyük bir dinozor, seni yemeden kaçmalısın çabuk...gibi dikkat çekici deyimlerle veya oyunu öğrenerek kendinizi oyuna dahil edip çocuğun ne tür oyunlarla meşgul olduğundan haberdar olabilirsiniz. Veya izlemek istediği bir film varsa ona dahil olmak için bir mısır patlatıp 'film gecesi' düzenleyerek o filmi ailecek izleyebilirsiniz.
Çocuğun oynayacağı oyunlar veya gezeceği sitelerin tehlike arz edip etmediğini öğrenmek için anne/baba tarafından önceden oyunlar, siteler filtrelenmelidir. Oynamak istediği oyun veya gezeceği siteler eğer tehlikeli ise neden oynanmaması/gezilmemesi gerektiği çocuğa izah edilmelidir. Hatta isterseniz aygıtlarınızı 'aile güvenlik kilidi' ile koruma altına alabilirsiniz.
Son olarak anne/babalarca mümkün mertebe; tablet, bilgisayar, telefonla çocuğun meşgul olması yerine çocuğa alternatiflerin sunulması daha sağlıklı olacaktır. Çocuklarınızı hobilerine yöneltebilirsiniz. Misal; tiyatrolara, müzelere, hayvanat bahçesine gidilebilir. Bir evcil hayvan besleyebilir, yeni yerleri keşfetme yolculuğuna çıkılabilir. Açık alanda ailecek bir resim çizme, doğa yürüyüşü, piknik etkinligi düzenlenebilir. Kesme-yapıştırma gibi küçük/büyük kas becerilerini geliştirici etkinlikler yapılabilir...Kısacası çocuğu sanal ortama yöneltebilecek boşluk bırakmamaya çalışalım. Çocuğun kendini ve çevresini sanal ortamdan ziyade doğal ortamda tanıması daha sağlıklı olacaktır. Çocukları sevdiği şeylere ne kadar yönlendirirseniz sanal ortamdan uzak durmaları o denli isabetli olacaktır. Çocuğun sanal ortamdan ziyade sizinle zaman geçirmesi inanın onu daha çok mutmain edecektir...
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.