Bitlis Kültür merkezi’nde düzenlenen programa, üstadın hemşerisi Bitlisliler yoğun ilgi gösterdi. Lokman Dalga’nın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın açılış konuşmasını yapan Best-Der Başkanı Bülent Kıyağan, düzenledikleri programa katılım gösteren Bitlislilere teşekkür etti.

Özlem ajans sanatçılarından Özcan Atsat’ın üstad Bediüzzaman’a atfen söylediği ilahiler, salonda duygulu anlar yaşattı. Bediüzzaman’ın cesaret ve mücadelesini dile getirmek için sergilenen tiyatro ise büyük beğeni topladı.

Günün anlam ve önemine binaen kısa bir konuşma yapan Ankara Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ebuzer Dalga, Bediüzzaman'ın bölgenin yetiştirdiği en büyük mütefekkir ve alimlerin başında geldiğini belirterek, üstadın hayali ve mücadelesi hakkında bilgi verdi.

“Bediüzzaman’ın çözüm önerileri dikkate alınsaydı, bu gün Kürt ve Kürdistan sorunu olmayacaktı”

Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı Yazar Mehmet Yavuz, tarihi örnekliklerle yola çıkarak, Kürt halkının tüm istek ve başkaldırılarının şeriat eksenli olduğuna dikkat çekti.

Yavuz, Bitlis’te büyük alimlerin yetiştiğini ve yetişen alimlerden birinin de Bediüzzaman olduğunu hatırlatarak, yüz yıl önce Bediüzzaman’ın önerdiği çözüm önerileri hayata geçirilmiş olsaydı; bugün ne bir Türk meselesi, ne bir Kürt veya Kürdistan meselesine de eğitimde dibe vurmuşluğun olmamış olacağını kaydetti.

Kürtler ile Türklerin 11. Yüzyılda yollarının çakışığını belirten Yavuz, tarihi süreçte Kürt halkının gelişimi, istek ve arzularını, şeriat eksenli başkaldırılarını ve fıtri olan hak taleplerinin akabinde uğradığı mazlumiyeti tarihi örnekliklerle dile getirdi.

Allah’ın Bediüzzaman’a bir cesaret verdiğini, hiçbir şekilde küfrün karşısında diz çökmediğinin altını çizen Yavuz şöyle devam etti: “Şeriat kelimesini kullananların darağacında asıldığı bir zamanda Bediüzzaman, şeriat istediğini en yüksek sesle haykırıyordu.” Dedi.

“Üstad, anadilde eğitimi zorunlu olarak görüyordu”

Bediüzzaman’ın dört temel unsurunu açıklayan Yavuz, “Bunlardan ilki anadildir. Bediüzzaman anadili taşın üzerine yazılmış yazıya benzetiyor.  Bir çocuk okulda ana diliyle eğitim alırsa daha kalıcı olur. Bu nedenle üstad Mutkili Halit beye Kürtçe gramer yazdırıyor. Bediüzzaman anadilde eğitim mutlaka olmalıdır diyor. Eğer sen bir çocuğa anadilinde olmayan bir dil ile eğitim almasını zorlarsa ona zulüm etmiş olursun. Onu cahil bırakmış olursun. Bu gün çözüm sürecinde İslami kesimlerin dile getirdiği sorunu üstad yüz yıl önce dile getirmiş.

İkincisi ise, İslam Cumhuriyetler Birliğidir. Burada üstad çok güzel bir çözüm önermiş. Diyor ki, ittihadı İslam ayrı bir şeydir. Başka Müslümanların ittifak etmesi ayrıdır. Bir birine benzeyen Cemaatler ittihad edebilir. Farklılıklar gösteren cemaatlerde ittifak ederek beraber hareket edebilir. Fakat birbiriyle ittifak ve İttihad eden tüm Müslümanlar İttihad-ı İslam çatısı altında bir araya gelmelidirler. Böylelikle

İslam alemine bir siyasi idarelik teşkil ediyor. Üçüncüsü ise Medresetüzzehra projesidir. Bu projeyle de iki şey amaçlanıyor. Biri Türkçülük ve Kürtçülük meselelerini ortada kaldıracak siyasi bir çözümdür. Diğeri ise medreselerin birleştirilmesidir.” Şeklinde konuşmasına devam etti.

Yavuz, son olarak devlete seslenerek, “Çözümün kalıcı olmasını istiyorsanız artık dolandırmadan, kıvırmadan, oraya buraya bakmadan, bu milletin mayası olan İslam’ı tek çözüm reçetesi olarak ön görmek zorundasınız. Bu yapılmadığı takdirde yüz yılını kaybettirdiniz bu millete bir yüzyıl daha kaybettireceksiniz. Bunun hem dünyevi hem de uhrevi vebalinin altından kalkamazsınız.” İfadelerine yer verdi.

Program, yapılan dua ile sona erdi.(Şükrü Tontaş-İLKHA)