"Üstad Bediüzzaman çağ açmıştır"
Bingöl'de Üstad Bediüzzaman'ın vefat yıldönümü münasebetiyle Mustazaflar Cemiyeti tarafından düzenlenen programda, âlimleri tanımanın önemine ve Üstad'ın iman ve marifet alanında çığır açtığına vurgu yapıldı.
BİNGÖL- Mustazaflar Cemiyeti Bingöl Şubesi, Üstad Bediüzzaman Saidi Nursi'nin vefat yıldönümü münasebetiyle 'Bediüzzaman Said Nursi'yi Anma Anlama Paneli" adıyla bir program düzenledi. Programa konuşmacı olarak, HÜDA-PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Abdussamet Yalçın ve Araştırmacı-Yazar Özkan Yaman katıldı.
İbrahim Dağılma'nın sunuculuğunu yaptığı program, Şefik Börü'nün okuduğu Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programda konuşan Yalçın, ''Üstad Bediüzzaman sıradan bir insan değildi. Her şeyden önce kimi konuştuğumuzu ve niçin konuştuğumuzu bilmek zorundayız. Onu belki konuşacak kabiliyete sahip değiliz, ama ulemayı konuşmak, rehberleri konuşmak ve bunların da ötesinde peygamberleri konuşmak ve sahabeyi konuşmak, onları takip etmek açısından ebetteki önemlidir. Ümmet ve ulema her zaman önem arz eden önemli bir meseledir. Ümmet ulemanın neresinde, ulema ümmetin neresinde bunu tespit etmek ve buna göre yaşamak müminlerin özeliklerindendir''dedi.
''80 küsur senelik hayatımda dünya zevkleri namına hiçbir şey bilmiyorum''
Üstad'ın dünyaya gelişinden vefatına kadar ömrünün mücadelelerle geçirdiğini ifade eden Yalçın, "Üstad, dünya zevkleri namına bir şey bilmeyen ve bütün hayatını İslam için feda eden Peygamberimizin (s.a.v) varislerinden birisidir. Bulunduğu ortam itibarıyla kendini mücadeleye adamış bir âlimdir. Osmanlının yıkılmasından sonra davet edildiği Ankara'ya gelir. Orada süfyaniyetin hüküm sürdüğünü görünce, 'Haninin hükmü merduttur' fermanıyla onları reddeder ve oradan ayrılır. Van'daki Erek Dağı'nda Kürt aşiretleriyle müzakere edip, bir kurtuluş yolu aramaya başlar. Fakat Şeyh Said meselesiyle birlikte birçok âlim gibi, o da batıya sürgün edilir. İlden ile sürgün edilir ve hapislere atılır. Kendisi, hayatından bahsederken, '80 küsür senelik hayatımda dünya zevkleri namına hiçbir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, memleket mahkemelerinde ve hapishanelerde geçti. Bir cani gibi, divanı harplerde muamele gördüm. Bir serseri gibi, memleket memleket sürgüne gönderildim' şeklinde hayatını bize özetlemektedir'' şeklinde konuştu.
''Bediüzzaman bir programla bir saatle anlatılması imkânsız bir zat''
Programda bir konuşma yapan Araçtırmacı-Yazar Özkan Yaman ise, "Bediüzzaman, bir programla ve bir saatle anlatılması imkânsız bir zattır. 80 senelik bir aksiyon var. Yani film çekilse 80 bölüm çıkar. Her bölümü de 1,5 saat sürer''dedi.
''Bediüzzamanda çağ açıp, çağ kapatmıştır''
Hıristiyanların İsa'dan önce, İsa'dan sonra dediklerini belirten Yaman, "Ben de Bediüzzaman'dan önce, Bediüzzaman'dan sonra diyorum. Ya da Risale'den önce ve Risale'den sonra. Eğer Fatih sultan Mehmet çağ atlatmışsa ve çağ kapatmışsa. Bediüzzaman da çağ açıp, çağ kapatmıştır. İnanın u çağ Üstad'ın bahsettiği iman ve marifet çağıdır. Şu an dünyada bütün üniversitelerde Bediüzzaman adına kürsüler kurulmuş. Sempozyumlar düzenleniyor" ifadelerini kullandı.
''İman hem nurdur, hem kuvvettir''
Üstad'ın eşyaya karşı bakış açılarını değiştirdiğini vurgulayan Yaman, '' Üstadın anlattığı iman, kitaptaki imandan farklıdır. 'İman hem nurdur, hem kuvvettir, hakiki imanı elde eden kişi dünyaya meydan okuyabilir.' İman kişinin Rabbine karşı aczini ve fakrını itiraf etmesidir" şeklinde konuştu.
''Risale-i nuru okuduktan sonra İslamı anlatmadan yapamazsınız''
Risale-i Nur'un farklı olduğuna dikkat çeken Yaman, "Sirayet ediyor. İçinize işliyor. Siz risaleyle halvete girdikten sonra yerinizde duramazsınız. İster zindanda, ister tarlada, nerede olursanız olun, Risale-i Nur'u okuduktan sonra İslam'ı anlatmadan yapamazsınız. Hizmet etmeden yapamazsınız''dedi.
Programda sanatçılar ilahiler seslendirdiler. (Nihat Kanat, Sedat Kuşulay - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.