Üstad Bediüzzaman memleketi Bitlis’te anıldı

Üstad Bediüzzaman memleketi Bitlis’te anıldı

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 57’ncı yıl dönümü münasebetiyle memleketi Bitlis’te düzenlenen programda, üstadın İslami mücadelesindeki fedakârlınığa dikkat çekildi.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 57’ncı yıl dönümü münasebetiyle memleketi Bitlis’te, bir program düzenlendi. 

Bitlis Eğitim, Sağlık, Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BEST-DER) tarafından, Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen programa siyasi parti, STK temsilcileri ve kanaat önderlerinin yanı sıra çok sayıda Bitlisli katıldı.

Kur’an-ı Kerimin okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını yapan Bitlis BEST-DER Başkanı Emrullah Uysal, Bitlis’in İslam ile tanıştıktan sonra değerli âlimler yetiştirdiğini, yetiştirdiği alimlerin dünyaya yön verdiğini söyledi. Uysal, programa katılan ve emeği geçenlere teşekkür etti.

Program, derneğin ilahi gurubu ile Özlem Ajans sanatçılarından Hikmet Kıyançiçek’in üstad Bediüzzaman’ı metheden ezgilerin seslendirmesiyle devam etti.

Programa konuşmacı olarak katılan Eğitimci-Yazar Mehmet Emin Sütçü, üstad Bediüzzaman’ın hayatından kesitler sunarak, üstadın mücadelesine, ihlas ve fedakârlığına dikkat çekti.

Sütçü, üstad Bediüzzaman’ın eserlerini bu ümmetin kurtuluşu için yazdığını dile getirerek, “Üstad Bediüzzaman eserlerini bu ümmetin kurtuluşu için, asırlardır perişan vaziyetteki bu ümmetin yeniden şahlanması, düştüğü yerden yeniden kalkması için yazmıştır. Peygamber (sav) haberini verdiği ahir zamanın dehşetli fiillerinin yaşandığı bir dönemde, bu dehşeti atlatabilmek, inananları iman kalesine yeniden sokabilmek ve o kalenin etrafındaki surları yeniden tamir edebilmek için yazmış ve yazdırmıştır.” dedi.

Üstadın kötü ve zor bir zamanda etrafında toplananlara, iman ve kararlılığı aşıladığına, her türlü sıkıntıya göğüs gererek, ümmetin vahdeti için çabaladığını vurgulayan Sütçü, şunları söyledi: “Üstadın bir talebesi diyor ki, ‘O komünistler, bu İslam düşmanları, elimizden kağıtları alsalar, kalemleri alsalar; gerekirse derimizi kağıt, kanımızı mürekkep yapar, yine bu işi devam ettiririz’ işte böyle bir şuur aşılamıştı etrafında toplanan o ihlaslı topluma ve bireylere. Çünkü zaman kötü bir zamandı. İslam’ın mukaddesatının çiğnendiği bir zamandı. Alimlerin birer birer asılarak yok edildiği bir zaman. Camilerin ahırlara çevirtildiği, Kur’an’ın yasaklandığı bir dönem. Kur’an ilminin kaybolmaması lazım. Kur’an, yeryüzünde cemaatsiz kalmamalı. İşte üstad, ümmetin bu sorununa merhem olmak için başlar ve ömrü boyunca bu dertle yaşar.”

Son olarak Sütçü, “Osmanlı devletinin yenildiği bir zamanda neden bu kadar hüzünlüsünüz? diye kendisine soranlara üstad, ‘ben kendi elemlerime tahammül ettim. Fakat ehli İslam’ın elemlerinden gelen beniz ezdi. Alemi İslam’a indirilen darbe, en evvel kendi yüreğime indirildiğini hissediyorum.’ Evet, ümitsiz değilim. Dünya manevi buhran geçiriyor. Manevi temelleri sarsılan cemiyettin içinde doğan bir hastalık her tarafa bulaşıyor. Her tarafa yayılıyor. Bu bulaşıcı illete karşı alemi İslam neyle karşı koyacak? Batı’nın, batıl formülleriyle mi? Yoksa İslam’ın esaslarıyla mı? İşte üstadın bütün derdi budur.” şeklinde konuştu.

Üstadın hayatını anlatan sinevizyon gösterimiyle devam eden program, Siyer Sınavı’nda dereceye girenlere çeşitli ödüller verilirken ve katkı sunanlara da plaket takdim edildi. Program yapılan dua ile sona erdi. (Ayetullah Tarhan-İLKHA) 




























 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.