Van'da "Ahlaki Yozlaşma" temalı seminer düzenlendi
İdeal Eğitim Vakfı (İDEV), Peygamber Sevdalıları Vakfı ile birlikte ülke genelinde düzenlenen ideal eğitim seminerleri kapsamında Van'da "Ahlaki Yozlaşma" konulu bir program gerçekleştirdi.
Sunuculuğunu Sedat Vatan'ın yaptığı program, Said Tink'in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan Eğitimci Zeynelabidin Zerkaya, ahlaki yozlaşma noktasında İslam toplumu ile Batı ülkelerini kıyaslarken İshak Tanrıkulu ise ahlaki yozlaşmaya çözüm noktasında Kur'an ve Sünnetten örnekler verdi.
"Kişi doğuştan güzel hasletlere sahiptir ama bunu muhafaza edemiyor"
Konuşmasına İmam Gazali'den aktarılan sözlerle başlayan Zeynelabidin Zerkaya; "İmam Gazali şöyle buyuruyor. 'Çocuklarda 5 haslet var ki bu büyüklerde de olmuş olsaydı kişi evliya olurdu. 'Birincisi, çocuklar dünya meşakkati ve rızık peşinde değiller.' Büyükler de böyle olursa evliya olurlar, çünkü Allah rızka kefildir.' Kişi dünya peşinden gittikçe dünyaya dalıyor ve fıtrattan uzaklaşıyor. 'İkincisi, çocuk yalan söylemez' düşmanı bile olsa doğru neyse onu söylüyor. Yalan söylemeyi bilmiyorlar. 'Çocuklar kin tutmaz' kavga da etseler en son yine küs duramaz ve gelir bir şekilde konuşur. Bir de 'çocuklar utanır'. Utangaçtırlar. Demek ki insan bütün bu haslet ve özelliklerle dünyaya geliyor ama bu özellikler muhafaza edilmiyor." dedi.
"İnsanların bozulması Avrupa ile başladı"
Ahlaki yozlaşmanın Avrupa'da başladığını söyleyen Zerkaya, "Çeşitli fikir akımları sosyalizm, komünizm ve ırkçılık gibi Müslümanlara zarar veren ne kadar akım varsa hepsi Avrupa ve Batı kökenlidir. Kendi içlerinde bunlar çöpten ibaret şeylerdir. Mesela komünizm, Fransa'da ortaya çıkmış. Karl Marks Fransız'dır ama bakıyoruz Rusya'dan ve Çin'den taraftar bulmuş. Bu ideolojiler Avrupa'da bile uygulanmamıştır." ifadelerini kullandı.
"Hollanda da bir kişi köpeğine 20 milyon dolar miras bırakmış"
Avrupa'nın köpekleştiğini söyleyen Tanrıkulu, Rahmetli Abdulcelil Candan Hoca'nın Avrupa'da karşılaştığı ilginç olaylardan bahsederek, "Abdulcelil Candan Hoca yurtdışında yaşadığı ilginç bir olayı şöyle anlatıyor: '2004 yılında Fransa'ya gittim. Sadece Fransa'da kayıtlı 7 milyon köpek olduğunu gördüm. Köpek, aileden bir üye sayılıyor. Avrupa'da köpek gezdirmek, banyo yaptırmak, para vermek, gibi hareketler modern ve iyi bir insan olduğunun göstergesidir. Amerika'da 28 milyon dolar harcayıp köpeğini evlendiren biri vardı.' diyor. Bu para Afrika'da bütün kıtanın yiyeceğine yetiyor. Köpekleşmiş bir kavim Avrupa. Üstad Bediuzzaman da Avrupa'dan bahsederken, 'onlar çocuk yapmıyor. Çünkü çocuk yapmak, büyütmek meşakkatli bir iş. Ama köpekte sıkıntı yok. İstediği gibi davranıyor ve bu yüzden de sıkıntı çekmiyor. Böylece de insanlık nesli çökmüş oluyor." şeklinde konuştu.
"Eşcinsel evliliğin şu an Türkiye yasalarına göre belli bir cezası yok"
Toplumun ahlaki olarak felakete sürükleyen sapıklıklardan da bahseden Zerkaya, "LGBTI gibi açılımından dahi hayâ ettiğimiz cinsi sapıklıklar, erkek erkeğe veya kadın kadına evliliklerin olduğu ve sırf çocuk doğmasın diye yapılan bunun gibi sapıklıklar Avrupa'nın bir başka özelliğidir. Bu özellik maalesef Türkiye'de de görüldü. 2013 yılında İzmir'de erkek erkeğe evlilik yapıldı ve bu medyaya da verildi. Eşcinsel evliliğin şu an Türkiye yasalarına göre belli bir cezası yok." dedi.
"Bütün dizi ve reklamlarda açık saçık bayanlar kullanılıyor"
Cumhuriyet'in ilanından bu yana ülkenin, Avrupa'ya benzetilmeye ve özendirilmeye çalışıldığını aktaran Zerkaya, "Avrupa'nın bütün çirkef ve kötü yönlerini aldık. Teknoloji ve iyi yönlerini almadık. Böylece biz de Müslümanlar olarak Avrupa'ya benzedik ve şu an Batıdan bir farkımız yok. Bizim sokaklarımız da Avrupa'nın sokakları gibi. Bunun nedeni de Batı hayranlığıdır. Televizyon kanalları da aynı bu şekildedir. Muhafazakâr geçinen kanalların bile spikerleri bayan ve başları açık bir şekilde sunum yapıyorlar. Dünyanın bazı ülkeleri, ülkemizde yapılan dizilerden rahatsızlık duyuyorlar ve bunu çeşitli yerlerde dile getiriyorlar. Bütün dizi ve reklamlarda açık saçık bayanlar kullanılıyor. Kadın mı pazarlanıyor yoksa ürün mü belli değil. Bu tür kanallardan uzak durmak lazım." ifadelerini kullandı.
"Elinin tersi ile Kur'an'ı kenara iten bir nesil yetiştirildi"
Eğitim sistemine de değinen Zerkaya, "Okul kitaplarımızda sanki Osmanlı işgalciymiş gibi ve Avrupa dostumuzmuş gibi bir izlenim verilmek isteniyor. Hasan Ali Yücel gibi kişiler insanları hep Kur'an'dan uzaklaştırmaya çalıştı ve bunu maalesef eğitim sistemi ile başardılar. Elinin tersi ile Kur'an'ı kenara iten bir nesil yetiştirildi. İmam hatiplerin de durumu pek parlak değil ve içler acısı durumdadır. Ben de imam hatipte öğretmenlik yapıyorum. İmam hatiplerin bu durumda olması korkunç bir durumdur. Çünkü onlar bizim geleceğimiz ve bir şehre üniversite kuruldu mu, oraya ahlaksızlık ve hayâsızlık giriyor." şeklinde konuştu.
Son olarak Kürd kadınlarının ahlakından bahseden Zerkaya, Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde Kürd kadınların ne kadar ahlaklı ve hayâlı olduğunu aktardığını ama şimdi bazı Kürt kadınlarının ve kızlarının dünyada olmayan edepsizlik ve hayâsızlıklar sergilediklerini ifade etti.
"İslam ile çatışmayan örf ve adetlerimizi ortadan kaldırmayacağız"
Ahlaki yozlaşmaya karşı yapmamız gerekenlere değinen eğitimci İshak Tanrıkulu ise Kur'an ve Sünnet çerçevesinde konuyu değerlendirdi.
Tanrıkulu, "Madem ki hasta olduğumuzu ve çevremizde de hasta insanların olduğunu kabul ettik. O zaman çözüm reçetesine ihtiyacımız var. Çözüm reçetemiz de Kur'an ve Sünnettir. Müslüman olarak değerlerimize sahip çıkmalıyız. İslam ile çatışmayan örf ve adetlerimizi ortadan kaldırmayacağız. Tesettürlü annelerimizden, sarıklı ve şalvarlı dedelerimizden utanmayacağız. Toplum içinde hakkı haykırmaktan utanmayacağız. Allah'a olan imanın neyi nasıl yapmamız gerektirdiğini anlamalı ve anlatmalıyız. Dildeki İslam'ı kalbe taşımamız gerekiyor. Dildeki iman kalbe, kalpteki iman amele geçmeli. Ahlaki değerlerin muhafazası İslami bir görevdir ve bu görev İslam'a gönül vermiş bütün Müslümanların görevidir. Ahlak doktorlarına ihtiyacımız var ve bunlar sizsiniz ve dışardaki insanlardır. 'Olan bana mı oluyor" anlayışından vazgeçmemiz gerekiyor. Kendimizi düzelttiğimiz gibi diğer insanları da kendimize çekmeli ve ortamımızı düzeltmeliyiz. Komşularımıza karşı ahlak konusunda duyarlı olmalıyız. İyiliği emredip kötülükten sakındırmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde kurtuluşa erenlerden oluruz. 'Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir vatanı kurtarır.' yaptıklarımızı küçümsemeyelim." şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.