Vicdan nedir?
“Vicdan” ne sosyolojide ne de psikolojide etkin olarak kullanılan bir kavramdır. Bu hükmün doğruluğunu modern dünyanın en belirgin bilim dalı olan psikolojiye bakarak test etmemiz mümkündür.
“Vicdan” ne sosyolojide ne de psikolojide etkin olarak kullanılan bir kavramdır. Bu hükmün doğruluğunu modern dünyanın en belirgin bilim dalı olan psikolojiye bakarak test etmemiz mümkündür.
Psikoloji insanı bir organizma olarak ele aldığı için, organizmanın dışarıdan gelen uyaranlara verdiği tepkileri ölçen bir bilim olarak tanımlanır. Organizmanın dışarıdan gelen normal, aşırı ya da yetersiz uyarıcılarla uyarıldığında verdiği tepki, psikolojinin konusudur. Bu tepkinin bilimsel olarak ölçülebilmesi için dinin, mitolojinin ve felsefenin dışarıda tutulması gerekir. Çünkü din, mitoloji ve felsefe referans alınarak organizmanın tepkileri açıklanamaz. Grekçe olan psikoloji, kelimenin iştikakından da anlaşılacağı üzere “ruhun bilgisi” olmasına rağmen ruhu araştırma konusu yapmaz, alan dışında bırakır. Psikoloji bilimsel yöntemi kullanır. Araştırma konusunu ister insan ister hayvan organizması olsun organizmanın tepkisini laboratuvarda ya da laboratuvar şartlarında ele alır. 5’incisi de bunu matematiğin, geometrinin diliyle ifade eder. Bu durumda insanın davranışlarını, tepkilerini açıklayabilmek için bize hareket noktası teşkil edecek olan “ruh, fıtrat, vicdan, kalp ve nefs” gibi en temel terimler modern psikolojinin kapsamı dışında bırakılmış olmaktadır. Oysa bunları kapsam dışında bırakarak insanı anlamak mümkün değildir. Burada insan fizyobiyolojik varlıktan ibaret bir organizmadır. Bu organizmanın manevi bir derinliği, enfüsi veya deruni boyutu ya inkar edilir ya da kale alınmaz. Aşkın/müteal ile herhangi bir ilişkisi yoktur. Bu hayatın dışında bir hayat tasavvurundan da yoksundur. Dolayısıyla modern psikoloji ve aslında daha genel çerçevede modern beşeri sosyal bilimler insanı açıklama ve insanın hakikatine dayalı tatmin edici bilgi verme noktasında yetersizdirler.
Vicdan v.c.d’den (vecede) kökünden gelir, kısaca bulmak anlamındadır. Kelime kişinin kendi içinde bulduğu ölçütlere göndermedir. Sözlükler Arapça’da vicdanın “zamir” ile ifade edildiğini kaydeder. Ancak Türkçe’de kullandığımız kelime bundan farklılıklar arzetmektedir. Ben kelimenin daha kapsamlı ve derinlikli anlam boyutlarına sahip olduğunu düşünüyorum. Belki bizim vicdan olarak söylediğimiz şeyinn tam karşılığı “bozulmamış fıtrat”tır. Bu tanımlanmış ve içeriklendirilmiş değildir. Anlık bir durumdur. Vicdan aynı zamanda adil olan şeydir. Vicdanın davranış ve tutumlarda adaleti tesis edebilmesi için, varlık aleminde dinle örtüşmesi, din tarafından teyid edilmesi gerekir. Bu anlamda vicdani ve fıtri olan dini olandır. Bundan dolayı Rum suresinde (30/30) “Allah’ın dinine, sizi üzerinde yarattığı fıtrata dönün” buyurulmaktadır. Burada vicdana, fıtrata dönün demek dine dönün demektir. Demek ki din ile vicdan arasında bir çatışma söz konusu değildir. Tam tersine birbirlerini beslemekte ve teyid etmektedirler.
Selim fıtrat ile sahih din arasındaki ilişkinin varlık yapısı içindeki durumu kevni ayetler ile kitabi ayetler arasındaki ilişki gibidir. Kevni ayetler, yüce Allah’ın kendi ilmi, iradesi ve kudretiyle her bir mertebesi ve nesnesi kendi varlığına birer işaret, alamet ve kanıt olmak üzere yarattığı evren ve maddi tabiatta olan şeylerin toplamına denir. Kitabi ayetler ise yüce Allah’ın tarih boyunca elçileri aracılığıyla insanlara tebliğ edilmek üzere kitaplar ve sahifeler şeklinde vahy ile bildirdiği bilgi ve haberlerdir ki, bunların her bir cümlesine “ayet” diyoruz. Kevni ve kitabi ayetler arasında çatışma veya mahiyet farkı değil, form ve ifade farkı bulunmaktadır. Bunun gibi temiz fıtrat ile sahih din arasında da çatışma yoktur, aksine dini hüküm ve emirlerin birer izdüşümünü selim fıtratımızda bulmak mümkündür. Zaten bize fıtraten bize çirkin, itici gelen şey dinen de yasaklanmıştır. Dinin “tayyib” yani meşru-helal, temiz, lezzetli ve hoş olan şey fıtratımız atarfından da arzu edilmektedir; “habis” olan şey ise dinin gayrımeşru-haram, kirli, tiksindirici ve iticidir, fıtraten bunu reddederiz. Öyleyse dinin asli hükümlerini, emir ve nehylerini fıtraten teyid ederiz ki, bunun ölçülerinden biri ve belki en önde geleni vicdanın hükümler, karar ve icraatlar konusunda kıstas olmasıdır. Hırsızlık dinen haram olduğu gibi vicdai olarak da merduttur. Cinayet zalimanedir. Vicdanın rahat olması, taşın tam gediğine oturup yerine yakışması gibi bu işleme esas itibariyle Arapça’da –kelime manasıyla da- “adalet” denir. Yerli yerine oturtulmamış taş eğreti durur, düşecekmiş gibi görünür, tedirginliğe ve endişeye sebebiyet verir ki, bir hüküm veya fiil eğer adalet temelinde tahakkuk etmemişse yerli yerinde olmayan taş gibi huzursuzluk verir, yani vicdanı rahatsız eder
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.