Ya Fırat’ın ötesindeki Ergenekon?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon Terör Örgütü davası karara bağlandı. Mahkeme davada yargılananlara adeta ceza yağdırdı. Aralarında Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’un da bulunduğu sanıklara verilen cezalar Türkiye’nin normalleş
5 yıldır süren Ergenekon Terör Örgütü davasında davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı. 66’sı tutuklu 275 sanığın yargılandığı davada aralarında Tuncay Özkan, Alparslan Arslan, Dursun Çiçek, Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük ve Doğu Perinçek’in bulunduğu 10 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Hurşit Tolon, Hüseyin Nusret Taşdeler ve Şener Eruygur’un da aralarında bulunduğu 19 kişiye de müebbet hapis cezası verildi. Davada yargılanan 21 sanık ise beraat etti.
FIRAT’IN ÖTESİNDEKİ ERGENEKON NE ZAMAN HESAP VERECEK?
Türkiye’de bir dönüm olarak kabul edilen Ergenekon davası kararı ile ilgili tartışmalar devam ederken Ergenekoncuların Fırat’ın ötesinde yaptığı katliamlar, adam kaçırmalar, sorgusuz-yargısız infazlar ve fail-i meçhullerle ilgili faaliyetleri ise halen aydınlatılamadı.
DARBE GİRİŞİMİNDEN DOLAYI CEZALANDIRILDILAR
Hükümete karşı yapılan darbe girişiminden dolayı Ergenekoncuların cezalandırıldığını belirten Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Hüseyin Yılmaz, “Hükümetin değişmesiyle böyle bir sürece girildi. Bir dönem suça bulaşan bazı kişiler bu şekilde derdest edilerek cezalandırıldı.
DEVLET TERÖRÜ SORGULANMALIDIR
Devlet terörünün geçmişe dönük sorgulanması ve açığa çıkarılması gerektiğini ifade eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Avukat Hüseyin Yılmaz, “Devlet terörünün yaşandığı bölgeler, Kürtlerin yaşadığı bölgelerdir.
HALKI SİNDİRMEK İÇİN DEVLET TERÖRÜ UYGULANDI
“Bir dönem devletin güvenliğinden sorumlu olan tüm birimler, bir nevi halkı sindirmek için, halkı hizaya getirmek için hukukun dışına çıkmıştır” diyen Yılmaz, “Süleyman Demirel’in söylemiyle ‘devlet rutin dışına çıkmıştır’.
DEVLET GEÇMİŞTEKİ KATLİAMLARLA YÜZLEŞMELİDİR
Devletin güvenlik kaygısıyla kendi memurunu ve bürokratını korumaktan vazgeçerek geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini belirten Yılmaz, bunun için hükümete çok önemli görevler düştüğünü ifade ederek şöyle konuştu: “Devlet bunu yaparak samimiyetini ortaya koymuş olacak. Ama bunu yapmadığı takdirde bu samimiyet sınavında sınıfta kalacaktır.
KÜRDİSTAN’DA YAPILAN KATLİAMLARIN DA HESABI SORULSUN
Ergenekon Terör Örgütü davasında verilen kararın bundan sonra darbeyi düşünenlere iyi bir tokat olacağını belirten gazeteci-yazar Abdulhelim Almalı, Fırat’ın ötesinde Ergenekon tarafından yapılan sorgusuz infazların ve katliamların da ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Ergenekon davası Türkiye tarihinde bir ilk oldu.
FIRAT’IN BATISI, DOĞUSUNU PEK ARATMIYOR
HÜSEYİN SAĞLAM / ANALİZ
Ergenekon davası nihayet sonuçlandı. Sanıkların önemli bir bölümü ağır cezalara çarptırılarak ilk raund kapatılmış oldu.
Ergenekon operasyonlarının başladığı 2007 yılında, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşeceği ve önemli bir arınma sürecine gireceği umudu doğmuştu. Önemli sanıkların ağır cezalara çarptırılmalarıyla dava şimdilik belli bir karara bağlanmışsa da gelinen noktada aslında davanın arınma sürecinden ziyade yakın dönemdeki darbeciliğe karşı bir reflekse dönüştüğü sonucu ortaya çıktı.
Epey şey söylendi, yazıldı, çizildi. Türkiye’nin günah haritasının çıkarılarak yüzleşildiği söylendi. Davada alınan sonuç, darbeciliğe karşı anlamlı bir girişim olsa da geçmişle yüzleşmenin gerçekleştiğine dair iddialı çıkışlar artık dillendirilmez oldu.
Operasyon sürecinde hep şu eleştiri yapıldı: Operasyonlar neden Fırat’ın doğusuna sarkmadı diye. Fırat’ın doğusuna operasyonlar sarksaydı, gerçekten de geçmişle yüzleşmenin iyi bir göstergesi olacaktı. Ancak bunun yerine operasyonların salt kısa dönem darbeciliği esas alması, neden Fırat’ın batısı ile sınırlı kaldığının da izahatı gibi oldu.
Kaldı ki Fırat’ın batısı ile sınırlılığı son dönemde baş gösteren ulusalcı isyanın geleceğe yönelik iddialı söylemleriyle beraber değerlendirildiğinde, aslında iddia edildiği gibi tasfiyeden ziyade sadece şekilsel bir budamanın yapıldığı gerçeği ortaya çıkıyor.
Daha ziyade iktidara talip geleneksel zorbacı yapının sadece belli ayaklarına, daha çok da askeri ayağına operasyonlar yapılıp kamuoyunca malum belli isimler derdest edilmiş. Buna bağlı Gezi üzerinden başlayan kalkışma, aslında tasfiyenin ne kadar sınırlı kaldığını da ortaya koydu. Bu durum, hem 28 Şubat soruşturmasında hem de Ergenekon operasyonunda kirli yapının sivil ama belki de daha etkili ayaklarına operasyon yapılmaması ve dolayısıyla hesap sorulmamış olması, aynı yapının şartlara bağlı olarak kendini daha fazla yenilediğini gösteriyor.
Örneğin bu yapının medya ayağı havada kaldı. Sermaye ayağına hiç dokunulmadı. Siyasetteki ayağına karışılmadı. Bürokrasi ve daha ziyade sivil otoriteye bağlı güvenlik ve istihbarat bürokrasisi ayaklarına neredeyse hiç karışılmadı.
Hal böyle olunca sadece belli bir ayağına yapılan müdahalenin o yapıyı çok da etkilemediği, sadece bu yapının konjonktürel şartlara bağlı olarak dinlenmeye çekilerek fırsat kollayacak bir tavır belirlediği ortaya çıkıyor.
Mısır’daki darbeden sonra Amerika’nın eski müttefikleriyle yeniden iş tutacağı umudunun ortaya çıkmasıyla beraber umuda kapılan kirli yapı, ilkin Gezi üzerinden sokaklara inmeye çalışırken söylemlerine bakıldığında gelecek aylarda daha iddialı çıkışlar yapmak için hayli çaba sarf ettiği görülüyor.
Bu durumda operasyonlarla bitti denilen yapı, Silivri’ye bazı elemanlarını kurban vermiş olsa da aslında kendi özünden çok şey kaybetmediği de ortaya çıkıyor.
Bu durumda “Neden Fırat’ın Doğusu”na operasyonlar sarkmadı derken aslında “Fırat’ın Batısı”nın da hiç de zannedildiği gibi temizlenmediği, siyasi iktidar için güvende olmadığı sonucu ortaya çıkıyor.
Türkiye tarihine geçen Ergenekon davasında karar belli oldu. 275 kişinin yargılandığı davada sanıklara ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’ suçlarından dolayı mahkeme tarafından ceza yağdırıldı. İşte cezalandırılanların bir kısmı:
Eski Yarbay Mustafa Dönmez: 49 yıl 2 ay hapis cezası
Emekli Orgeneral Kemal Yavuz: 7 yıl 6 ay hapis cezası
Ümraniye’de 27 el bombasının ele geçirildiği gecekondunun sahibi Emekli Astsubay Mehmet Demirtaş: 22 yıl hapis cezası
Doğu Perinçek: 117 yıl hapis cezası
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz: 10 yıl hapis cezası
Emekli Binbaşı Fikret Emek: 41 yıl 4 ay hapis cezası
Kemal Gürüz: 13 yıl 11 ay hapis cezası
Veli Küçük: Ağırlaştırılmış Müebbet hapis cezası
Erol Manisalı: 9 yıl hapis cezası
Ergün Poyraz: 29 yıl 9 ay hapis cezası
İP Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever: 15 yıl hapis cezası
Uludağ Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran: 10 yıl hapis cezası
JİTEM’in kurucusu emekli Albay Arif Doğan: 47 yıl hapis cezası
Emniyet Eski Müdürü Adil Serdar Saçan: 14 yıl 5 ay hapis cezası
Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt: 2 yıl 6 ay hapis cezası
Akın Birdal suikastının azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay: 10 yıl hapis cezası
Emekli Tümgeneral Hıfzı Çubuklu: 9 yıl 6 ay hapis cezası
Ölen sanıklar hakkındaki davalar düştü. Turan Çömez ve Bedrettin Dalan’ın da aralarında bulunduğu firari sanıkların dosyası ise ayrıldı. 21 sanık ise beraat etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.