Abdullah ASLAN
Ya Rabbena! Zalimleri Kahret!
İnanın bir haftayı aşkındır yapılan zorbalık ve katliamlar karşısında durduğum yerde kendi kendime konuşuyorum, zalimlere lanet getiriyorum, mazlumlara dua ediyorum, ağlıyorum, sızlıyorum; ama bunun ötesinde bir şey yapamamanın çaresizliğiyle kahroluyorum.
Müslümanların kanları oluk oluk akıyor. Zalimler, hainler, yılanlar, akrepler her yerde depreşmiş durumda. Bunlara karşı koyacak, bunların başını ezecek bir yol, bir formül yok mu? Esmaların, Habibelerin, Ammarların kalleşçe ve alçakça katledilmelerini durduracak bir yöntem bulunamayacak mı? Hep böyle izleyip duracak mıyız bu katillerin nişan alışlarını? Siyonist israili baş düşman, ABD’yi büyük şeytan belleyenler nerede?
Bir tarafta Sisi gibi şeytanların, bir tarafta Esed gibi zalimlerin, öte tarafta Vahhabi işbirlikçilerin hedefi konumundaki İhvan’a ve Suriyeli Müslümanlara karşı sergilenen tavır…
Şu acıklı duruma bakın ki ezeli düşman Vahhabiler ile Şiiler, İhvan’la ilgili tutumlarında aynı noktada buluşmuş durumdalar, bahane ve gerekçeleri farklı olsa da. İhvan’la ilgili bahaneleri anlamak mümkün değil. İnanın Şehid Esma’nın yıkılışını ve Şam’da kimyasallarla hayatları söndürülmüş bebekleri görünce gözyaşlarımı tutamıyorum ve alçak katillere lanet ediyorum. Kalbinde iman olan herkesin aynı halet-i ruhiyeyi yaşadığını biliyorum.
Bu duyguları yaşamayanların kim olursa olsun ve hangi mevkide olursa olsun kendilerini sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum.
Hükümetler, devletler, Müslümanlar ve başlarına zillet külü serpilmiş Araplar hep sessiz mi kalacaksınız? Böylece Gayretullah’a dokunanlara hiç dokunmayacak mısınız?
Sokak gösterileri ve mitingler hükümetleri etkileyecek kadar sık ve düzenli olmalı. Yoksa korkarım bir faydası olmayacak. Irak işgalinde de mitingler düzenlemiştik. Afganistan’daki barbarlıkta da aynı hassasiyeti göstermiştik, ama sonuç ortada. Elbette ki biz bir nebzede olsa üzerimize düşeni yapıyoruz ancak bunun neticeye varması hedeflenmeli. Diyarbakır’daki gibi etkili mitinglere imza atılmalı ve bu mezalim sürdükçe de eylemler devam etmeli.
Hükümetleri somut adımlar atmaya zorlamalı. Türkiye’nin Mısır’la askeri anlaşmalarının halen devam ettiği ifade ediliyor. O insanların biz Müslümanlardan başka dostu yok. Gözleri ve kulakları dışarıdan gelecek bir güzel haberde. Dışarıdan bir baskı olmadan kendi zalimlerinin geri adım atacaklarından ümitlerini kestiler çünkü. Önlerine çıkanı öldürmekten çekinmiyor bu Allah düşmanları.
Pirenin kanını soranların, bıyık sakalla uğraşanların düştükleri cürmü ve gafleti görünce bir kez daha kahroluyor insan. Düne kadar ‘anayasa tam şeriat anayasası değil’ diye yırtınanların; başı örtülü Esmaların, çarşaflı anaların-ninelerin, Müslüman Ammarların kanlarının hesabını nasıl vereceklerini merak ediyorum.
Ya esaret altında infaz edilen ihvanlar? Bunlardan ‘niçin öldürüldükleri sorulduğu zaman’ o gün o katillerin ve işbirlikçilerinin vay haline! Bir Baradey gibi de olamadınız. Şer gücünde bir çatırdamanın göstergesi olarak bir yerlere kaçmadığınız gibi, yerlerinize de oturmadınız.
Katilleri israil ve ABD’de aramanın bir âlemi yok. Katiller içimizde. Katiller, Sisi’ye destek sunanların ta kendileri! Eli kırılası tetikçiler, boynu kırılası istihbaratçılar, evleri yıkılası hedef göstericiler de destekçiler de Allah’a hesap verecek, onlar da en az katiller kadar Müslüman kanından sorumlu tutulacaklar! İnanıyorum ki bu dünyada da Ebu Basirlere hesap verecek ve zillet içerisinde ölümü boylayacaklardır. Ve yine aynı şekilde hedef gözetilerek katledilen 17 yaşındaki kız çocuğu Esma’dan, Suriye’de yataklarında sarin gazlarıyla katledilen çocuklardan ‘niçin öldürüldükleri sorulduğu zaman’ zalimler kaçacak delik arayacaklardır. “Durdurun onları, onlar sorguya çekilecekler” dendiği zaman zalim Sisi, zalim Esed ve diğer tüm zalimlerin vay haline!
Birçok yerde ifadesini bulan büyük şairin dizelerini tekrardan hatırlayalım:
“Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
.
.
Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?
.
.
İslâm ayakaltında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Râb, bu ne hüsrandır İlâhi, bu ne zillet?”
Ya Rabbi, hem bugün hem de o gün zalimleri Kahhar isminle kahr-u perişan et! Zillet ve hüsranı İslam âleminden uzak tut! Âmin!
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.