Mustafa CANAN
Ya zafer ya zafer
Allah'ın adıyla! Tarihin diyarı, Mısır… Hakkın batıla, Musa –aleyhisselam-‘ın Firavun'a, Yusuf –aleyhisselam-‘ın zamane putperestlerine galebe çaldığı kutlu diyar.
Mazlumiyetin ve yiğitliğin memleketi; cehdin, çalışmanın, cihadın, mücadelenin, sabrın ve sebatın coğrafyası.
Müslüman Kardeşler cemaatinin onlarca yıl öncesinde tohum saçtığı, o tohumu önderlerinin kanıyla büyüttüğü ve meyve olarak fevc fevc mü'min ve mü'minelerin devşirildiği Mısır... Şehit Mamoste El Benna'nın çilesi, hizmeti ve kutlu mirası olan İhvan'ın ana kucağı. Şehid Seyit Kutub'un vahyin gölgesinde özene bezene büyüttüğü şuurun öyküsü, Mısır. Abdulkadir Udehlerin, Zeynep el Gazalilerin, Mustafa Meşhurların hassasiyetle eğildikleri şehitlerin mekânıdır, Mısır.
Evet, 1920'li yıllarda şehit Mamoste el Benna, 6 arkadaşıyla birlikte bir binanın temelini atmışlardı. Bir tohum saçmışlardı, nazenin toprağa. Yeşeren o tohum, gürbüzleşip, büyüdü ve İhvan-ı Müslimin gibi bir çınar oldu.
Cemaatin kurucu lideri Şeyh Hasan El Benna'nın(1906-1949) elindeki sancak elden ele verildi. Üstad Hasan el Hüdeybi (1891-1973) sancağı şehit rehberinden sonra 1950 yılında aldı. Ömer Telmisani (1904-1986) ondan sonra aldı...
Nöbet ve görev bilinciyle hareket edildi, saha terkedilmedi. Ne despotların korkusu ne de hatırı için rabbani hizmet ve tebliğden ödün verilmedi.
Bu yolda, bu dava için “en iyiler feda edildi” nice çile ve eziyetlere “merhaba” denildi. Zindanlar, sürgünler, muhaceratlar, yokluklar, zorluklar ve idamlar yol arkadaşları oldu. Yılmadılar, yıkılmadılar, yorulmadılar, vazgeçmediler...
Akif, Bedii, El-Şatır'la şehit rehberlerinin yolunda bu günlere geldiler.
25 Ocak devrimiyle (la)mübarek'i devirdiler. Devrimden sonraki askeri diktatöryanın seçim kararı almasını sağladılar. Seçimlerde zaferle çıktılar.
Lakin “Fe inne meâl usri yusra... İnne meâl usri yusra” (İnşirah 5-6) hükmi ilahi gereğince 1 yıllık iktidar sürecinden sonra zor, dar ve sıkıntılı günler yine başladı. Rabia meydanında binlerce şehit verdiler, İslami uyanışa kan verdiler, gözbebeklerini, Esmalarını kurban sundular.
Milletin maslahatı uğruna sağduyudan vazgeçmediler, öldüler öldürmediler. Bu yaklaşımlarından dolayı kimileri tarafından eleştirildiler, kimileri tarafından da örnek gösterildiler. 25 Ocak devriminin dördüncü yıldönümü münasebetiyle “ya şahadet ya zafer” sloganı yerine “ ya zafer ya zafer” sloganını benimsemeleriyle “İhvan aktif direnişe geçti” yorumlarına yol açtılar. Bu son durum zihinlere bir dizi soru işareti bıraktı.
Bu İhvan için gerçekten bir strateji değişikliği midir, böyle olması halinde neler ve ne gibi değişiklikler olacaktır. Aktif direnişi silahlı bir mücadele olarak mı algılamak gerekir. Eğer böyleyse onlarca yıldır silahtan ve şiddet kullanmaktan uzak durmuş İhvan gibi bir hareket bu hususta neler yapar, ne yapabilir, halkın desteğini bu şekilde korur mu, darbecilerin şiddetine karşı savunma amaçlı ve hakları almaya yönelik şiddeti kullanmadan darbecilerin imha hamleleri karşısında ayakta kalabilir mi? Bunlar ve benzeri tüm soruların cevabını almak için zamana ihtiyacımız var, bekleyip göreceğiz.
Şahadet de zafer de kazanımdır Allah'ın izniyle Müslümanlar için. Rabbim, Mısır'da, Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta, Çeçenistan'da, Afganistan'da Türkiye'de, Kürdistan'da, Arakan'da, Orta Afrika'da ve cihanın dört bir yanında Müslümanların yardımcısı olsun. Zalimlerin, hainlerin, münafıkların, kâfirlerin, İslam düşmanlarının oyun ve hilelerini boşa çıkarsın. Onları birbiriyle uğraştırsın. Onları birbiriyle mahv'u perişan etsin. Özelde ümmetin, genelde tüm insanlığın üzerine hak ve adalet güneşinin doğduğu yarınlar görmek temennisiyle. Allah'a emanetsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.