Yakılan kitaplar yaşanan zulmü günümüze taşıyor

Yakılan kitaplar yaşanan zulmü günümüze taşıyor

İnönü döneminde yakılan dini eserlerden geriye kalan bölümler, yapılan zulümlerin şahitleri olarak o günlerdeki İslam düşmanlığını gözler önüne seriyor.

Geylani Medresesi Müdderisi Şeyh Muhammed Arbovi’nin torunu Seyyid Nesrullah Geylani, dedesinin 1890’lı yıllarda kaleme aldığı ve 1930’lu yıllarda İsmet İnönü Hükümeti döneminde yakılan el yazması dini eserlerden geriye kalanları kamuoyuyla paylaştı.

Geylani, dedesinin talebelerinin o yılları anlattığını, köye gelen askerlerin cami ve medreseleri basarak buldukları tüm dini eserleri köy meydanında toplayarak yaktığını söyledi. Üst üste toplanarak yakılan eserlerin asker köyü terk edince ancak alta kalanların muhafaza edilebildiklerini belirtti.

O dönemde bir tarih yakıldı

Geylani, medreselerinde kalan yaklaşık 40 kitabın o dönemde toplanarak yakılan kitaplardan arta kalan kitapların olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Malumunuz gördüğünüz kitapların bir kısmı yanmış bir kısmı da toprağın altında çürümüş kitaplardır. Geçmişte İslam’a yapılan zulümlerin en büyük şahitleridir elimizde bulunan kitaplar. Onlar en çok ilimden korkuyorlardı. Bu yapılanlar ilmin cehalette ne kadar zarar verdiğini gösteriyor.” dedi.

Elinde kalan eserlerin İsmet İnönü döneminde yakılan kitaplardan geriye kalanlar olduğunu, dedesinin 4 katır yükü kitaplarından sadece kendilerine bir eşek yükü kaldığını belirten Geylani, o gün yaşananları tanıkların ifadeleriyle dile getirerek şu bilgileri verdi: “Yaşlı bir Arboli anlatırdı, “Bir kere asker aniden köyü bastı. Bütün kitapları üst üste koyarak yaktı. Onlar gittikten sonra yanan ateşi söndürünce altta kalan kitaplar vardı.” diye anlatıyordu. Ayrıca babam da bizlere o günde yaşananları anlatırdı.

“Müminler, musibette uğramaması için tarihiden ders almalıdır”

Dedemin 4 katır yükü kitaplarından kendilerine sadece küçük bir bölümün kaldığını belirten Geylani, “Yani bir ömür feda edilerek büyük emeklerle yazılan eserler tamamen yakılmış. Yine dedemin talebelerinden Mella Muhammed anlatırmış. “Bir keresinde dedem ders verirken aniden asker basıyor köyü. Dedemin elinde bir tefsir kitabını görmüş. Asker elinde ne olduğunu sorunca, “O da tefsirdir diye cevap vermiş.” Üstüne cop vurarak paramparça etmiş. Seyda eğilerek toplamaya çalışırken onun da sırtına cop indirmiş diye anlatırlar. O gün yaşanan zulümlerin kanıtı olarak bu eserler bizlerde bulunuyor.” diye konuştu.

“Bir musibet bin nasihatten evladır.” diyen Geylani, geçmişi iyi okumak lazım, müminin böyle bir musibetle karşılaşmaması için tarihinde ders alması gerektiğini kaydetti.

Geylani, bu güne kadar gelen bu eserleri bu haliyle koruyarak gelecek nesillere aktaracaklarını dile getirerek, tarihe ve tarihte İslam’a yapılan düşmanlıkların canlı şahidi olarak gelecek nesillere bu eserleri bırakacaklarını ifade etti.   (Şükrü Tontaş - İLKHA) 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.