Edip AKAR
Yanlış hesap her yerde patlar
Batı bugün yanlış hesaplarının bedelini ödüyor. Ne yazık ki bu bedeli sadece kendisi değil tüm dünya ödüyor. Ve daha acısı da bedel ödeme, İslam Dünyası'ndan başlıyor.
Batılılar, küreselleşme sonucu küçülen dünyada, ticaret ağlarıyla zenginleşmeyi hesapladılar. Her tarafa şirketler kurup mal sattılar, zenginleştiler. Ama belli ki İslam âlemini yangın yerine çevirirken dünyanın küreselliğini göz ardı ettiler. Dünya'nın küçük bir köy olduğu gerçeğinin sadece işlerine gelen kısmını anladılar.
Nitekim her gerçeğin işlerine gelen kısmını görmek Batı için karakteristik bir özellik halindedir. Batılılar, “eşitlik, özgürlük, adalet” diye ihtilal yaparlar ama onların gözünde insanlar eşit değildir. Tıpkı dökülen kanların eşit olmadığı gibi... ABD, öldürülen iki vatandaşı için 40 ülke ile DAEŞ'e savaş açar, yıkılan iki kulesi için iki ülkeyi harabeye çevirir. Ama yanlışlıkla(!) bombaladıkları bir düğün alayında ölen onlarca kişi için bir özrü bile bazen çok görür.
Özgürlük vaatleri kendileri için geçerlidir. Başka diyarlarda ortaya çıkan her özgürlük hareketini ya bastırırlar ya da terörize ederek amacından saptırırlar. Canları tehlikeye girdiğinde kimsenin özgürlüğünün bir önemi yoktur onlar için. Seyahat özgürlüğü, ibadet özgürlüğü vs. rafa kaldırılır. Güvenlikleri için ellerinden gelse dönen dünyayı durdururlar.
Adalet terazilerinde kendi kefelerinde değerli madenler yer alırken diğer milletlere kan, gözyaşı, yoksulluk düşer. İnsan hakları mahkemeleri kurarlar ama o mahkemelerde ne Afganistan ve Irak'ı katliam deryasına çeviren ABD cellatları vardır ne Çinli ne de Rus katiller… Kuklalardan bile sadece soyunda İslam olanları cezalandırırlar. Kendi gözetimlerinde katliam yapan Sırp katillerini yıllarca teknik yargılamalara tabi tutarlar ama yine kendi kuklaları olan Kaddafi'yi kaderine terk eder; Saddam'ı bir Kurban Bayramı'nda emellerine kurban ederler. Anlayacağınız kukla bile olsa; ölüm bu topraklarda yaşayanlara daha yakın görülür, daha çok yakıştırılır.
Saddam'ın zalimliğini anlatırken bile katledilen mazlum insanları görmez/göstermezler. Petrol boşaltılan deniz sahillerindeki kuşlar daha değerlidir onlar için. Aslında değerli olan kuşlar da değildir, başlı başına petroldür. Yani menfaattir, yani paradır. Onun için tarihe geçmiş liderleri “para para para” sözleriyle hatırlanırlar.
Evet, onların sözlerinde medeniyetlerinden izler vardır. Bilim adamlarının dediği gibi gerçekten de insanın kurdudurlar. Her yere kurt gibi saldırırlar. Uluslararası kuruluşları bu saldırılarını meşrulaştırmak için kullanırlar. Sürekli bir savaş lazımdır onlar için. Menfaat çarklarını mazlumların kanları ile yağlarlar. İnsanların gözleri önünde arenalarda insan öldürüldüğünde tezahürat yapan bir medeniyetten ne bekleyecektik ki? Oyunları bile kanlıdır. Belki o yüzden katliam deryasına çevirdikleri dünyadaki zulümleri bir oyun rahatlığı ile seyrediyorlar.
İnsan Hakları Beyannameleri kültürel değerden öteye geçmez. Dünyanın gözü önündeki bir işkence merkezi Guantanamo'yu görmezler veya sadece görür ama müdahale etmezler. Öte yanda bir İslam ülkesinde haksızlığa uğramış bir tek kadını yücelttikçe yüceltirler. Avrupa'nın yüzyıllarca insanlığını tartıştırdığı zavallı kadın da kalkar onların gönüllü kölesi olur.
Başta dediğim gibi: Batı yanlış bir hesap yaptı. Derken yanlış hesapları Bağdat'tan döndü. Onlar belki hesabın Bağdat'ta kalacağını; bombaların sadece orda patlayacağını sandılar ama –bu kısmını görmeseler de- küreselleşen dünya küçük bir köydü artık. Yangının sıçrama, yayılma özelliği vardı.
Batı, yüzyıllarca değerli madenlerini çaldığı Afrika insanının bir gün o mallarının arkasından kendi ülkelerine geçmek isteyeceğini hesaplamadı. Batılılar türlü dolaplarla ve kuklalarının marifetiyle talan ettikleri İslam ülkelerindeki halkın, bir gün giden petrollerinin ardından batıya göç edebileceğini hesaplamadılar. Bu tavır belki uzun süre işlerine geldi. Ama bugün acı gerçekle yüzleşme günleridir. İnşallah acılarını katlayarak İslam âlemine iade etmezler.
Son olarak; eleştirdiğimiz Avrupa, anlattığımız vahşi yüzüne dairdir. Yoksa Üstad Bediüzzaman'ın tabiri ile İslam'a gebe olan Avrupa bir gün elbet İslam'a teslim olacaktır. Zaten şimdiki çabaları da Firavunların mukadder sonlarını engellemek için tüm erkek çocukları öldürme gayretidir. Ancak mukadderat engellenemez. “İstikbal İslam'ın olacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.