Murat SADAK
Yasin Börü Davası 1
Hicri takvim yılıyla geçen yıl bu zamanlardı. Bugün olduğu gibi günlerden Kurban bayramıydı. Tarihin insanlığın eşine az rastlanır bir vahşilikten henüz habersiz olduğu zamandı. Kana susamış vampirler, kurban eti dağıtan Yasin, Hasan, Riyad ve Hüseyin'i vahşice ve mazlumca mübarek günde şehit etmişlerdi.
Sözde Kobani direnişi adı altında bu topraklar, o güne kadar kendisine yabancı olan bir vahşete tanıklık etti. Yasin, henüz 16 yaşında gencecik ömrünün başlangıcındaki bir fidandı. Ona vahşi Moğollar gibi saldırıp, cesedinden uzuvlar koparacak bir kin, bu topraklara yabancıydı.
Tarihin kara dönüm noktalarından biriydi. İnsanın insanlıktan utandığı, vicdanların kabul etmediği bir vahşetti. İnsana ait bütün değerlerin yerle yeksan olduğu, insanlığın yüz üstü yere düştüğü, kelimelerin yüreklerde ateşten bir kor olduğu, bayram sevincinin yerini derin bir hüzne bıraktığı kara bir gün.
Aç kalmış hayvanlar dahi bu vahşetten utanır hale geldiler.
Olaylar sonrası…. Sağır eden bir suskunluk....
Vicdanı kararmamış olanlar hariç herkes suspus idi. Ta ki devletin en tepesinden Yasin sahiplenilinceye kadar.
İlahi yargılamadan bahsedildi. Zira yargı sisteminin bu canilere hak edeceği cezayı vermekten aciz olduğunu herkes biliyordu.
Ama yine de mevcut yargı işletilmeli en azından bu olayın failleri, azmettirenleri, sebep olanları... Mevcut yargı sistemi işletilerek cezalandırılmalıydı.
Nihayet, soruşturma başlatıldı.
3 Aralık 2014 ve devam eden günlerde bir takım operasyonlar düzenlendi. Bu operasyonlar sonrasında 30'dan fazla kişi tutuklandı.
Soruşturma aşamasının sonunda savcılık 10.03.2015 tarihinde iddianame düzenledi ve iddianame Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edildi.
İddianamede 34 sanık görülmekte olup bunların 27 tanesi tutuklu, 6 tanesi hakkında tutuklanmak amacıyla yakalama emri çıkarılmış, 1 sanık da tutuksuz yargılanmakta. Ayrıca yaşı küçük olanlar hakkında ayrı bir iddianame düzenlendi. Bu iddianamede ise 6 çocuk vardı.
Sanıklara “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, Devletin birliğini ve Ülke bütünlüğünü bozma, terör örgütü propagandası yapmak” suçları yöneltilmekte.
İddianamede organizeli, planlı ve örgütlü olan bu olay salt bu sanıklara yüklenerek, bazıları aklanıyor, bazı olaylar da örtbas ediliyordu.
İddianamede bir terör örgütü yoktu.
İnsanlığa karşı suça ilişkin bir değerlendirme yoktu.
Azmettirenlere karşı tek bir cümle yoktu.
Olayın sebebiyetine dair hiçbir veri ve değerlendirme yoktu.
Emniyetin sorumluluğu örtbas edilmişti. Emniyetin asayişi sağlamasından övgüyle bahsediliyordu. O gün hiç bir güvenlik zafiyeti yaşanmamıştı sanki.
Dava Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde düştü. Suça sürüklenen çocuklar hakkında dava ise Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gitti.
Daha sonra her iki dosya da güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya alındı.
Çocukların dosyası Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine diğerlerin dosyası ise Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gitti.
Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi müştekilere ve vekillere duruşma günü tebliğ yapma gereksinimi duymadan, yangından mal kaçırırcasına 02.09.2015 tarihinde yapmış olduğu duruşmada bütün s.s. çocukların tahliyesine karar verdi. Ayrıca, dosyanın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dosya ile birleşmesine karar verdi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi bu birleştirme talebini kabul etmedi ve olumsuz görev uyuşmazlığından dolayı dosyayı Yargıtay'a gönderdi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi 06.07.2015 tarihinde yapmış olduğu tensiple savunması dahi alınmadan dört tane sanığın tahliyesine diğer 22 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma günü de 5 Ekim 2015 olarak verildi.
Unutulmamalıdır ki yaşananların hepsine Allah şahittir, O yargılayacakların en güzeli ve en adaletlisidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.