Yasin Börü Davası

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 12. duruşmaya katıldık.

Bizim açımızdan davanın geçirdiği aşamalar ve gelinen nokta adaletten çok uzak.

Bürokratik hantallığın bu kadar etkin olduğu başka bir ülke var mıdır, bilemiyorum.

Bu kadar hassas bir davada istenen kimi evraklar iki aydır tedarik edilememiş.

Nihayet mahkeme, "kurye" görevlendirerek bu evrakların temin edilmesini sağlayacak.

Çok farklı kesimlerden insanlar katılmıştı yine.

Salon tıklım tıklım.

Başı açık, başı kapalı bayanlar.

Farklı renkler, farklı desenler.

İşin en güzel yanı da bu olsa gerek.

Bir kesimin değil, toplumun nerede ise bütün kesimlerinin vicdanını etkilemiş Yasin ve arkadaşları.

İyilik ve masumiyete vahşetle verilen karşılık, derin bir sosyolojiyi etkilemiş anlaşılan.

Merhamet Medeniyeti'nin evlatları iki asırlık aleyhteki bütün çabalara ve aksi yöndeki şeytani uğraşlara rağmen, fıtratları doğrultusunda hareket edebiliyorlar.

Bürokrasi kokan bu şehrin manevi atmosferine katkı sağlıyor Yasin ve arkadaşlarının ruhaniyeti.

Bir şey daha:

Namussuzların namuslu insanlara namussuzca attığı iftiralar, Yasin'in masumiyet ve mazlumiyetine çarpıp yere düşüyor.

Ankara 4. Ağır Ceza'da görülen FETÖ Ana Davası'na atıfta bulundu avukatlardan birkaçı.

FETÖ'nün 6-8 Ekim olaylarındaki dahli anlaşılmadan mesele tam anlamıyla anlaşılmış olmayacaktır.

Kuşkusuz hem müdahil hem de sanık avukatlarının "polisler delilleri karartmış" ifadesi önemli.

Evet, delillerin karartıldığı doğrudur.

Ama bir doğru daha var ki bu deliller sanıkların aleyhine değil, lehine karartılmış.

Birileri, ısrarla 6-8 Ekim olaylarının arkasındaki ihanet konsorsiyumunu ve bu doğrultudaki sinsi hiyerarşiyi gizlemek istiyor.

Eylemlerin tek bir merkezden yönetilen organize yapısı kamufle edilmek isteniyor.

ABD'nin Adana konsolosunun aylar öncesinden Diyarbekir özelinde yaptığı çalışmalar...

Müstemleke komiseri edasıyla Kürdistan coğrafyasına tekin olmayan geziler düzenleyen ecnebi sefirler...

Kandil'den aldıkları talimatla halkı sokağa çağıran azmettiriciler...

Buna seyirci kalan devletin mülkî, idarî amirleri...

Ve küresel ajandalara teşne uzlaşı siyasetinin derinlikli stratejistleri...

Evet, bu girift ve karmaşık ilişkiler ağının üzeri örtülmek isteniyor.

15 Temmuz işbirlikçi-emperyalist darbenin köşe taşlarının nasıl döşendiğinin bilinmesi istenmiyor.

Açığa çıkması halinde yeri yerinden oynatacak kimi bilgi ve belgelerin deşifre olması, başını derde sokacak kimi etkili ve yetkili şahsiyetlerin.

Bu hususta vicdanlara hapsolan hiçbir gerçeğin ilelebet mahpus kalmayacağını söylemekle yetinelim.

Mahkeme 15 Şubat'a ertelendi.

Aksi yönde bir gelişme olmazsa bu tarihte kararın çıkabileceğini belirtiyor avukatlar.

Âdil bir karar çıkar mı?

Kovuşturma ve soruşturma safhalarına bakarak ve gizlenmeye çalışılan hakikatleri göz önünde bulundurarak hiç umutlu olmadığımı söylemek isterim.

Hesapların üzerindeki hesap ve Âdil-i Mutlak olan Allah'ın adaleti teselli kaynağımız.

Ne diyelim?

“Hak şerleri hayreyler, zannetme ki gayreyler,

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.