Yasin'i Katledenler Nihat'ı Anamazlar!
Çocuklar, gözümüzün nuru evlerimizin neşesi olan çocuklar. Kimi zaman Ceylan Önkol, kimi zaman Yasin Börü kimi zaman ise Nihat Kazanhan! Masum ve günahsız çocuklar. Kürdistan'ın uğradığı zulmün özetidir bu adını zikrettiğimiz çocuklar.
Çocuklar, gözümüzün nuru evlerimizin neşesi olan çocuklar. Kimi zaman Ceylan Önkol, kimi zaman Yasin Börü kimi zaman ise Nihat Kazanhan! Masum ve günahsız çocuklar. Kürdistan'ın uğradığı zulmün özetidir bu adını zikrettiğimiz çocuklar.
Aslında bu kaderi paylaşan daha yüzlerce çocuğumuz var burada adını zikredemediğimiz. Roboskili 13 yaşındaki Muhammed ve akranları, 16 yaşında iken katledilen Fuat Yaşasın ve daha birçok çocuk katledildi Kürdistan'da.
Kimi zaman rejimin güçleri kimi zaman ise PKK'cilerin kurşunları ve mayınları hedef aldı çocukları. Yani anlayacağınız Kürdistan Sokakları, kendi bağrında oynayan çocuklardan daha fazla çocuk katillerini seyredip durdu.
Son olarak Cizre'de Nihat Kazanhan isimli bir çocuğumuz daha katledildi. Yapılan açıklamalara bakılırsa bu garibanın polis tarafından katledildiği anlaşılıyor. Devlet, görevlendirdiği müfettişlerinin hazırladığı rapor uyarınca, yarım ağızla da olsa anılan çocuğun katili olduğunu kabul etmiş durumda.
Bu soruşturmanın nereye varacağı malum aslında. Ceylan Demirkol soruşturması nereye vardıysa bu soruşturma da oraya varacak. Devlet, Ceylan Demirkol'u ikinci kez katlettiği gibi Nihat Kazanhan'ı da ikinci kez katledercesine ailesine bir miktar tazminat ödemeye karar verecek ve işin içinden çıkmaya çalışacak.
Tüm halklar gibi Kürtler için de çocukları çok değerlidir. Ama kimi Kürtler için ise Kürt çocukları ya ellerinde molotof varken ya da tabut içindeyken değerlidir.
Başta Cizre olmak üzere bütün Kürdistan'da Kürt çocuklarını ya birbirleriyle ya da silahlı devlet güçleriyle karşı karşıya getirerek kırdırmayı ve arkasından da onların kanı üzerinden siyaset yapmayı, rant elde etmeyi hedefleyen PKK ve bileşenleri Nihat Kazanhan'ın ölümü üzerinden de nemalanmaya çalışıyor.
Geçmişi çocuk katliamlarıyla dolu bir grubun bu gün öldürülen çocuklara sahip çıkıyor olması, tarihin kaydettiği en anlaşılmaz olaylardan biridir.
Daha 5 ay önce, Diyarbakır'da Yasin Börü adlı çocuğu vahşi zihniyetlerinin bir yansıması olarak vahşice katleden PKK'cilerin Cizre'de katledilen gariban Nihat için yürümeleri iki yüzlülükten başka bir şey değildir doğrusu.
Aslında PKK'cilerin, Kürt çocuklarına yaptıkları en büyük kötülüklerden biri onların ruhlarına saldırganlık enjekte etmesidir.
14-15 yaşındaki çocukları silahlandırıp sokaklara salmak ya da kaçırıp dağa çıkarmak onların sırtına çok ağır bir yük yüklemenin yanı sıra Kürdistan coğrafyasını yaşanmaz kılmaktan başka bir şey değildir. Çocuk yaştaki birinin eline silah verirsen eğer, o çocuk o silahı ilk önce kendi halkına, kapı komşusuna doğrultur. Bugün Kürdistan'da yaşanan bundan öte bir şey değildir.
Peki, bu çocuklar nasıl bu hale geldi. PKK'ciler çocukları para ve silahın cazibesini kullanarak kandırmayı başardılar. Önceleri eyleme katılması için çocukların ellerine beşer onar lira tutuşturdular. Alınan para karşılığı eyleme katılan çocuklar, kendilerini adeta birer "Rambo" olarak görmeye başladılar.
Sokak eylemlerine katılan çocuklar, birer kalkan olarak kullanıldıklarının farkına varmadan suça itilerek PKK'cilerin malı haline getirildi.
Aslında PKK ve türevleri ileride kendilerini de yutacak bir "Frenkenstein" gurubu oluşturduklarının farkında değiller. Şimdilik bu çocuklar gerek Kandil için gerekse de HDP için birer kalkan olduklarından ya da kullanılmaya müsait bir grup olduklarından el üstünde tutuluyorlar.
Ama ileride planlandığı gibi bir özerklik durumu olursa işte o zaman bu çocukların yutacağı ilk kesim şimdinin vitrindeki politikacıları olacaktır.
Hiçbir gelecekleri olmadan yetişen bu çocuklar, politikacıların veya bazı kalantorların kendi kanları üzerinden zevk ve sefa içerisinde olduklarını idrak edince, işte o zaman "frenkenştein" moduna girecek ve sahiplerine yöneleceklerdir.
Şu anda PKK tarafından sokağa salınan gruplar, gelinen aşamada kontrolden çıkmış gibi görünüyorlar. Bu Kürt Halkı'nın geleceği için en büyük tehlikedir. PKK'nın kontrolünden çıkacak olan bu grupların ilk hedefi savunmasız insanlar olacaktır.
Ayrıca bu gençlerin, başka güç odakları tarafından kontrol edilme ihtimalleri de gözden kaçırılmamalıdır. Özellikle son günlerde iddia edildiği gibi, başta Alman istihbaratı olmak üzere birçok istihbarat gücünün bölgedeki hâkimiyet savaşı şimdi olduğu gibi ileride de bu gençler üzerinden yürütülecektir.
Şu gerçeğin de altını çizmek de fayda var. Kemalist rejim, 90 yıl boyunca Kürdistan Halkı'nı bozmak, asıl değerlerinden uzaklaştırmak için uğraşıp durdu ama istediği hedefe ulaşamadı. Ama PKK, 15-20 senede Kürdistan Halkı'nın genleriyle oynamayı başararak masum çocuklardan birer saldırgan çıkarmayı başardı.
Bunu yaparken de çocukların ellerinden adeta geleceklerini çalarak onları hayata boş gözlerle bakan garibanlar haline getirdi.
Her olayda masum çocukları öne sürmek, hiçbir savaş kitabında yazılan bir kural değildir. Çocukların dokunulmazlıkları sadece karşı cephenin çocukları için değil kendi çocuklarımız için de geçerli olmalı.
Çocukları cepheye sürerek haklarını ihlal edenler o çocukların başlarına bir şey gelince onların mağduriyetlerini de suiistimal ederek ikinci kez haklarını çiğnemiş oluyorlar.
Adeta devlet ve PKK el ele vermiş Kürt çocuklarını biçiyorlar.
Biri cepheye sürüyor diğeri öldürüyor sonra da o birincisi çocukların tabutları üzerinden onları kullanarak ikinci kez öldürüyor.
Aynen Kemalist Rejim gibi, bu gün Nihat Kazanhan'a sahip çıkan PKK ve alt gruplarının da geçmişi çocuk katliamlarıyla doludur.
Dersim, Roboski, Geleyé Zila ve daha onlarca katliam sayfalarında binlerce çocuğu katleden rejim gibi PKK'nin de bu türden onlarca katliamı vardır.
Yasin Börü'yü katledenleri sokağa salanlar, onlara sahip çıkanlar, tutuklanınca onlar için avukat gönderenlerin Kürt Çocuklarının hakkını savunma gibi bir iddiası asla olamaz.
PKK, 20 Haziran 1987'de Pınarcık Köyü'ne baskın düzenlediğinde geride 30 Kürt'ün cesedini bırakarak ayrılıyordu köyden. Bu otuz cesedin, 16'sının çocuk olduğunu herkes biliyordur sanırım.
29 Ekim 2011'de Bingöl'de düzenlenen canlı bomba saldırısında annesi Hatice Belgin ile hayatını kaybeden Veysel Belgin daha henüz 11 yaşındaydı. PKK, Veysel için asla yürümedi. Veysel, Nihat Kazanhan kardeşimizden bir yaşa daha küçüktü…
20 Ağustos 1987'deki Peçenek Katliamında katledilen 3 çocuktan biri olan Hamza daha 4 aylıktı…
9 Mayıs 1999'da ise Behmenin mezrasına baskın veren Apocular arkalarında tam 8 çocuk cesedi bırakıyorlardı.
İkikaya katliamı ise, tam 13 çocuğun can vermesiyle sonuçlanıyordu.
50 kişilik bir PKK'ci grubun saldırısına uğrayan Çevrimli Köyü'nde 12 Çocuk, 6 Kadın ve 7 yetişkin can verdiğinde tarih 11 Haziran 1990 idi.
PKK'cilerin ilk eylemleri de yine bir çocuğa karşı olmuştu. İlk eylem olarak her ne kadar Eruh baskınını ifade etseler de PKK'nın bilinen ilk eylemi 1979'da, 8 yaşındaki bir çocuğun katledilmesi olayıdır.
27 Temmuz 2008'de Güngören'de PKK tarafından ard arda patlatılan bombalar sonucu daha doğmamış bir bebeğin yanı sıra can veren çocuklar ve yaşları kayıtlara şöyle geçiyordu. Aleyna Çelik (3), Taha Yıldız (5), Murat Ağca (13), Şeyma Özkan (12)
Daha bunlar gibi yüzlerce olay ve binlerce çocuğu katledenlerin bu gün Nihat Kazanhan'ın adını ağızlarına almaları bile, utanılası bir durumdur.
Son olarak Cizre'de daha doğmamış bir bebeği Annesi ve küçük Ağabeyiyle beraber yakarak katletmek isteyenler şimdi kalkmış, çocuk katillerini protesto ediyor. Güler misin Ağlar mısın dedikleri, şey bu olsa gerek…
Çok açık bir durum var ki; Kemalist Rejim Kürt halkını denize attıktan sonra ardından PKK'yı da o denize fırlattı. Halk da şimdilik mecburen ona sarılmış durumda. Denize düşen ona sarıldı mecburen.
Ama PKK şu an da öyle bir gençlik yetiştiriyor ki; bu gençlik ilk fırsatta dönüp onları çiğneyecektir…
Şu an için Kürdistan'da her türlü ahlaki değere sözde özgürlük diye karşı çıkan bir gençlik yetiştiren PKK, ana babaya saygıdan uzak, toplumsal değerleri hiçe sayan, eğitimsiz bir topluluk hedefleyerek mankurtlaştırma operasyonunu başarıyla sonuçlandırmak istiyor.
Özgürleştirdiklerin, iddia ettikleri toplumu, kendi köleleri haline getirmiş durumdalar. Doğrusunu söylemek gerekirse Kürt Halkı'nın kaderi bu olmamalı…
Bir de başkasının çocuklarının kanları üzerinden rant uman ağaların, kendi çocukları üzerine titremeleri var ki; neden Kürt Halkı bunu görmüyor acaba onu anlamış değilim..
PKK, T.C kafasını iyice hazmetmişe benziyor. Çünkü netice aynı; Alavere Dalavere Kürt Memet Nöbete… Tek fark var, bu kez nöbetleri Türkler değil Kürt olduklarını iddia edenler kitliyor Kürt Memede.
Son olarak şunu da belirteyim ki; PKK ve yetiştirdiği kadrolar Kürtlerin ve Kürdistan'ın en büyük sorunu haline gelmiştir.
(Metin Gökmen - Hürseda Haber)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.