Abdullah KAVAN
Yemen'de stratejik hesaplar
Suudi öncülüğünde 10 ülkeden oluşan Arap ülkelerinin iyi niyet üzerine birleşmedikleri bir gerçektir. Zira bu ülkelerin sicilleri temiz değiller. Çıkar amaçlı derin hesapları vardır. Ancak bu hesaplara geçmeden önce Yemen'in iç dengelerine göz atmanın faydası olacaktır.
Yemen'in aşiretlerden oluşan sosyolojik bir yapıya sahipliği, bu aşiretlerin iç ekonomi üzerinde ciddi etkileri vardır. Şu anda % 40 oranında işsizliğin olması sorunları daha da büyütmektedir. Gelir kaynaklarını ele geçiren aşiretler ve ya yapılar diğer kesimleri bundan mahrum bırakmaktalar. Buna hükümet kanadı da dâhildir ve bu bakış açısını kazandırmada en büyük rolü almıştır.
Yemen idaresinde yaklaşık 30 yıl kalan Ali Abdullah Salih'in “Suudi devleti eksenli” bir politika izlemesi ve halkı bu gelir kaynaklarından mahrum bırakması ve toplumun inanç dinamiklerini önemsememesi büyük sorunları beraberinde getirmiştir. 2004' den 2010'a kadar Hussiler'in öncülüğünde halkın ona karşı başlatmış olduğu beş büyük ayaklanma olmuştur.
Bu ayaklanmalara karşı yerel hükümetin sert müdahaleleri ve öldürmeler kaosu daha da tırmandırmıştır. 2010' da karşılıklı ateş kararı alınmış, ancak kısa bir süre sonra bu politikaları benimsemeyen halk yine ayaklanmış ve 2011' de Salih'i koltuğundan etmiştir.
İdare boşluğundan istifade eden Hussiler “Sana” ve “Amran” bölgelerini ele geçirmişler. Bundan sonra iktidara gelen Müslüm Hadi, devrilen liderden ders alacağına, aynı politikaları sürdürmüş. İyi niyet gösteren Hussiler, Şii'siyle-Sünni'siyle, Yemen içerisinde olan 6 gruptan oluşacak bir federasyonu; devlet başkanı Hadi'ye sunmuşsa da bunu kabul etmemiştir.
Tam tersi bir hamleyle “Aden” bölgesine tüm yabancı diplomatları toplamış ve Hussiler, El- Kaide ve diğer muhalif grupları etkisiz etme yolunu seçmiş. Buna karşılık yine Hussiler'in öncülüğünde diplomatların bulunduğu “Aden” bölgesine büyük bir saldırı düzenlenmiş ve Aden şehrinin stratejik yerlerini ele geçirmişler.
Bunun üzerine devlet başkanı “Müslüm Hadi” Riyad'a kaçmıştır. Çıkarları tehlikeye giren güçler koalisyon kurarak Yemen'e saldırı düzenlemiş. Yemen'in iç dinamiklerine baktığımızda, bazıların iddia ettiği gibi mezhepsel bir çatışmadan ziyade hükümetin politikalarından kaynaklanan bir durum söz konusudur.
Gerek önceki başkan Abdullah Salih, gerekse Müslüm Hadi, Zeydi'ye mezhebine bağlı ve Şii'dirler. Aynı şekilde onlara karşı ayaklanan Hussiler de Zeydi'ye mezhebine bağlı ve Şii'dirler. Mesele mezhepsel değildir. Ama mezhep savaşı çıkarmak için çalışan derin güçler vardır. Yemen operasyonundan önce bir Cami'de intihar bombacısının 140 kişinin ölümüne sebebiyet vermesi bu hamlelerden bir tanesidir.
İç dengelerin bir kısmı bunlardan oluşurken diş devletleri alakadar eden dengelere gelince: Yemen, Suudi'ye yakın olması hesabıyla petrol ihracatının hemen hepsini bu ülke yolları üzerinden yapmaktadır. Körfez ülkelerinin bir kısmı da aynı yolları kullanmaktadır.
Bu stratejik öneminden dolayı Suudi ve ABD gibi devletlerin dikkatini çekmektedir. Kendilerine yakın olmayan kesimlerin insiyatifine geçmemesi için müdahale yolunu seçtiler. Sadece bu da değil, aynı zamanda Ortadoğu ülkelerinin birbirlerine yaklaşmama zemini açısından da önemlidir.
Suriye üzerinden Türkiye, İran, Mısır ve Suudi'nin birbirinden uzaklaşması ve kamplaşması olduğu gibi; Yemen de aynı hassasiyete sahiptir. Özellikle İran'ın da zayıflatılması hesaplanmıştır. Zahiri olarak savaşta gözükmeyen İran, gerçekte Irak ve Suriye de olduğu gibi Yemen'de de savaşa itilmek isteniyor.
Bununla hem ekonomisini hem de gücünü dağıtmaya çalışıyorlar. Aynı şekilde Türkiye ve İran'ın, Suriye'de ayrı politika sürdürmeleri, Yemen'de daha da derinlik kazanacaktır. Ortadoğu'daki Müslüman devletler, Suriye'de birbirlerinden ayrı düştükleri gibi Yemen'de de ayrı düşecekler.
Emperyalist devletlerin tuzağını maalesef “çıkar” hırsından dolayı fark etmemekteler. Oysa bu plan doğrultusunda aylar öncesinden ABD ve İngiltere elçiliklerini ve halkını geri çekmişti.
Başta koalisyon güçleri ve İran olmak üzere Yemen'de tarafgirlik politikalarını bir kenara bırakmadıkça Yemen rahat etmeyecektir. Yemen'deki güçler ortak bir federasyonla yönetilmedikçe tehlike devam edecektir. Hele dış müdahale gibi bir hamlenin ikinci bir Suriye doğuracağı kesindir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.