Yeni Anayasa Kur'an-ı Referans Almalı

Yeni Anayasa Kur'an-ı Referans Almalı

Tesettürün önündeki tüm yasakların kaldırılması, yeni anayasa'nın Kur'an-ı referans alması,ahlaksızlığı aşılayan karma eğitime son verilmesi, ırkçılığı körükleyen "andımız" metninin kaldırılması talep edildi.

GAZİANTEP - Aralarında Tesettür Seferberliği Platformu(TESSEP), Tesettüre çağrı Platformu (TESÇAĞ), Marmara İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu (MİNHAP) ve İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu(İNHAP)'nun bulunduğu Tesettür Platformları Birliği, 1'inci istişare toplantısını Gaziantep'te yaptı.

23 İlden katılımcının bir araya gelerek yapılan toplantıda önemli çağrılar yapıldı. Başörtüsü(Tesettür)'ün hayatın her alanında serbest olunması gerektiğine işaret edilerek ana dildeki eğitim özgürlüğünün Anayasal güvence altına alınması talep edildi. Karma eğitime ve "Andımız" adlı metnin okutulmasına son verilmesi, oluşturulacak Anayasa'da değiştirilemez maddelerin olmaması, laiklik ilkesinin anayasa ve yasalardan çıkarılması, halkın inançları ve etnik kimlikleri anayasal güvence altına alınması çağrısı yapıldı.

Mustazaflar cemiyeti Gaziantep Şubesi'nde yaklaşık 5 saat süren İstişare toplantının ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını platformlar adına TESSEP Başkanı Salih Demir okudu.


İslam Nizamı, Ab-ı Hayattır
Konuşmasına besmele, Allah'a hamd ve Peygamber efendimize salât ile başlayan TESSEP Başkanı Salih Demir, Kur'an-ı Kerim'inin tüm emir ve yasaklarına karşı olan sorumluluğun aynı ölçüde olması gerektiğini ifade ederek; "şunu çok iyi biliyor ve haykırıyoruz ki, İslam nizamı, ab-ı hayattır. Her dönemde olduğu gibi, özellikle fitne ve fesadın kol gezdiği asrımızın fesat okyanuslarında, gemisini batırmış olan insanlık için kurtuluş gemisidir. İslam saadettir, huzurdur, dünya ve ahiret hayatımız için kurtuluş reçetesinin manzumesidir. Bu nedenle İslam'ın tüm emir ve yasaklarını harfiyen yerine getirmek için çabalamak, her Müslüman erkek ve kadın için farzdır. Yüce Allah'ın (C.C.) hayat düsturu olarak bize inzal etmiş olduğu Kur'an-ı Kerim'inin tüm emir ve yasaklarına karşı olan sorumluluğumuz aynı ölçüde olmalı, bir kısmını alıp bir kısmını terk etmemeliyiz!" dedi.


Toplantının Önemi
Yaptıkları istişare toplantısının anlam ve önemine değinen Demir, "Bu günkü toplantımızın anlam ve önemine binaen, Yüce Allah'ın, toplumun sağlıklı bir toplum halini alması, aile mefkûresinin sağlam bir zemine oturtulması, insanlık arasında ahlak, edep ve erdemin yer edinmesi adına Müslüman kadın için vaaz ettiği emirlerinin arasında emrettiği tesettür konusuna vurgu yapmak istedik. Konuyla alakalı Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'in Ahzâb suresi 59. ayet-i kerimesinde, Peygamberinin şahsında tüm mü'minleri muhatap alarak şöyle ferman buyurmaktadır, "Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle,(Başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde) dış örtülerinden(çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerini örtsünler! Bu, onların(iffetli olarak) tanınıp da rahatsız edilmemeleri için daha yakındır (daha elverişlidir). Allah ise Ğafurdur, Rahimdir."


Tesettür, Oruç Gibi Allah'ın Bir Emridir
Allah'ın kadına verdiği değere de değinen Demir, tesettürsüzlük hastalığına karşı bütün Müslümanları duyarlı olmaya çağırarak; "Malum olduğu üzere, Yüce Allah'ın emirlerinden ve İslam'ın beş temel rükünlerinden biri olan mübarek Ramazan ayını idrakini yaşıyoruz. Müslümanlar olarak bu mübarek aydan gereği gibi istifade etmeliyiz. Bu vesile ile şunu vurgulamak istiyoruz: Oruç, nasıl Allah'ın bir emriyse tesettürde aynen Allah'ın emirlerinden bir emirdir. Toplumu yaygın bir şekilde kuşatmış olan tesettürsüzlük veya çıplaklık hastalığına karşı bütün Müslümanları daha fazla duyarlı olmaya davet ediyoruz" dedi.


Kısıtlayıcı Girişimlerinin Karşısında Olacağız
Tesettürü kısıtlayıcı, ahlakın ve terbiyenin yozlaştırılmasına yönelik her türlü girişimin karşısında duracaklarını belirten Demir,"İnancı gereği örtünmeye bürünmüş olan bacılarımızın özgürlüklerini kısıtlayıcı her türlü girişimin karşısında olacağımızı buradan ilan ediyoruz. Bu kısıtlamaların ve mağduriyetlerin hiçbir yaşta, hiçbir meslekte ve hiçbir mekânda (Okul, kurum kuruluş, kamusal alan Vb.) olmasına müsaade etmeyeceğimizi ve yasal zeminde gereken her türlü mücadeleyi vereceğimizi beyan ediyoruz."ifadelerine yer verdi.


Şark Bölgesinde Şeytanın Sağdan Yaklaşması
Darbe dönemlerinde Müslümanlara dayatılan ahlaksızlığın devam ettiğine vurgu yapan Demir, "Kenan Evren'in seksenli yıllarda Müslüman halkı İslami tesettürden uzaklaştırmak adına halka çarşaf yerine manto dağıtması bu amacın sinsice gerçekleştirilmesi idi. 28 Şubat sürecinde tesettüre savaş açan generallerin yorumlarını müctehidlerin yorumlarıyla eşdeğer sayan ve tesettür hakkında "Füruattır" diyerek Müslümanların azmini kıran zihniyetin, bugün de şark bölgesinde, 'Bu bölge sıcaktır buralara çarşaf uymuyor' diyerek bacılarımızın çarşafı çıkarması karşılığında manto hediye etmelerini, şeytanın sağdan yaklaşması ve 12 Eylül zihniyetinin farklı bir renkteki devamı olarak kabul ediyoruz."dedi.


Tesettür Sorunu Hala Devam Ediyor
Tesettür sorunun hala devam ettiğine vurgu yapan Demir,"Bugünkü hükümetin, tesettür sorununu giderme ile alakalı Müslüman halka bir sözü vardır. Bu sözünü bir namus borcu olarak halka deklare eden hükümet maalesef bu sözünün bir kısmını pansuman tedbirler ile yerine getirmiş gibi görünse de ülkemizde bu sorun halen devam etmektedir"ifadelerine yer verdi.

Kamusal alan ve özel alan ayırımı yapılmaksızın toplumsal hayatın her alanında başörtüsü(tesettür) serbest olması çağrısı yapan Demir," İnanç nedeniyle örtünme özgürlüğüne hiçbir nedenle sınırlama getirilmemelidir. Hükümet Anayasaya; 'genel ahlaka ve adaba aykırı olamamak şartıyla toplumsal hayatın her alanında kılık kıyafet serbesttir. Bu hak yasalarla dahi sınırlanamaz' şeklinde bir madde eklemelidir" dedi.


Anadilde Eğitim Güvence Altına Alınsın
Ebeveynlerin, çocukları için istediği dili ve dini seçebilme hakkının tanınması gerektiğine işaret eden Demir,"Başörtüsü, Kur'an eğitimi ( dini eğitim) ve anadilde eğitim özgürlüğü Anayasal güvence altına alınmalıdır. Anayasaya; 'Ebeveynler yaş, zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın çocuklarına dilediği dili öğretmekte ve dini eğitimi vermekte/aldırmakta serbesttir' Şeklinde bir madde eklenmelidir. Eğitimde velilerin tercihleri dikkate alınmalı ve talepleri ön planda olmalıdır. Anayasaya; 'çocuk reşit oluncaya kadar anne babasının eğitimi ve gözetimi altındadır. Din ve dil eğitiminde ebeveynlerin tercihi ve talebi dikkate alınmalıdır' şeklinde bir madde eklenmelidir" dedi.


Yeni Eğitim Modeli Olumlu Ancak Yetersizdir
Eğitim alanında sekiz yıllık kesintisiz eğitimin 4+4+4 olarak kesintili uygulamaya geçilmesi ve İmam Hatip Ortaokullarının tekrar açılmasını olumlu fakat yetersiz bulduklarını ifade eden Demir," İmam hatip okulları orta kısmı açılmaktayken 5,6 ve 7. Sınıflarda okuyan öğrencilere de geçiş hakkı sağlanmalıdır. Hiçbir yerde kontenjan sınırlandırmasına gidilmemeli, ihtiyaç duyulduğu kadar okul ve derslik tahsis edilmelidir. İhtiyacı belirlemek ve böylece adım atmak için öğrenci velilerinden dilekçe talebinden vaz geçilmeli bu konu ile alakalı okullara gönderilen genelgeler düzeltilmelidir. İlköğretim düzeyinde okumakta olan öğrencilere yönelik 'Kur'an-ı Kerim' ve 'Hz. Muhammed (sav)'in Hayatı' adlı dersler tüm sınıflar için müfredata dâhil edilmelidir. İsteyen her öğrenci dilekçe vermeksizin bu derslere katılabilmelidir" dedi.


Karma Eğitime Son Verilmeli
Bir an önce karma eğitime son verilmesi çağrısı yapan Demir,"Eğitimde karma eğitime son verilmeli, kız ve erkek okulları ayrı olmalıdır. Kızların ve erkeklerin birlikte okudukları okullarda, ebeveynlerin tercihlerine göre sınıflar düzenlenmelidir. Karma eğitim isteyen ve istemeyenler için ayrı sınıflar oluşturulmalıdır" dedi.


Irkçılığı Körükleyen "Andımız" Kaldırılmalı
Irkçılığı Körükleyen "Andımız" metnin okutulmasına son verilmesini isteyen Demir,"çocuklara yalan söyleten 'Andımız' adlı metnin okutulmasına son verilmelidir. Çocuklar arasında ırkçılık ve milliyetçilik duygularını körüklemektedir. Türk olmayan herkesi Türk varlığına kurban etme zihniyeti terk edilmelidir" dedi.

Anayasada değiştirilemez maddeler olmaması, laiklik ilkesi Anayasa'dan ve yasalardan çıkarılması çağrısı yapan Demir, "çünkü laiklik toplumu laik olan ve olmayan diye kamplara ayıran ve toplumsal barışa zarar veren bir maddedir. Bu maddeye dayanılarak inanca müdahale edilmekte, dindarlara her türlü baskıyı yapılmaktadır" dedi.

Halkın inançları ve etnik kimlikleri Anayasal güvence altına alınması, ret ve inkâr politikası terk edilmesi gerektiğine vurgu yapan Demir,"Bu ülkede farklı etnik unsurları bir arada tutacak mayanın, İslam olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle devletin halkın dini olan İslam ile barışması sağlanmalıdır" ifadelerine yer verdi.


Hiçbir Yasa Kur'an'a Aykırı Olamaz
Oluşturulacak Anayasa'nın Kur'an'a aykırı olmamasına dikkat çeken Demir,"Halkın talepleri ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir Anayasa yapılmalıdır. Yapılacak Anayasa'nın İslam İnancına aykırılık teşkil eden maddeler içermemeli, 'Hiçbir yasa Kuran'a aykırı olamaz' maddesi Anayasaya eklenmelidir. Kur'an ve sünnete aykırı olan ve çelişen yasalar, düzenlemeler ve uygulamalar olmamalıdır ve var olanlar da ivedilikle kaldırılmalıdır" diye konuştu.


Kürtçe İkinci Resmi Dil Olmalı
Devletin kurucu ve asli unsurları olan halkların hak ve adalet ölçüsünde, yönetimde temsil edilmeleri sağlanmasını isteyen Demir, "Devleti oluşturan halkların dillerine resmiyet verilmelidir, Kürtçe ilk etapta seçmeli dil olarak okullarda verilmelidir. Süreç içinde ikinci resmi dil olabilmelidir" ifadelerini kullandı.


Diyanet Fetva Vermeli
Diyanet İşleri Başkanlığı, tesettürün Allah'ın emri olduğunu ve bu hükmün önündeki engellerin kaldırılması için fetva vermesi çağrısı yapan Demir, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Camii ve Kur'an kurslarının aktif hale getirilmesini, merkezi ezan sisteminin kaldırılmasını, 'Camide çocuklara tahammülü olmayanlar, teravih namazlarını evde kılmalıdır' çocuklarımızın camilere yönlendirilmesi konusunda hassasiyet gösterilmesi ve Ramazan eğlence ayı değildir' açıklamalarını olumlu buluyor ve destekliyoruz. Ama aynı kurumun 'örtünmenin Allah'ın emri olduğunu ve bu hükmün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır' hususunda belirgin net bir fetva ve açıklamasını da talep ediyor ve bekliyoruz" dedi.


Özür Dilenmesini Talep Ediyoruz
Özel kurum ve kuruluşlara da seslenen Demir, "Müslüman halkın parası ile iş yaptığı halde örtülü elemanları işten kovmak durumunda olan veya işe almayan özel bazı şirketlerin kraldan çok kralcı kesilmelerine anlam veremiyor ve bu olumsuz tutumlarından bir an önce vaaz geçmeye davet ediyoruz. Yeni eğitim yılında, inancından ötürü örtünen öğrencilerin okullar önlerinde aylarca bekletilerek mağdur edilmemeleri, arkalarında durup haklarını savunan ebeveynlerinin polis ve yargı baskısına maruz kalmamaları, geçen dönemlerde ebeveynlere verilen cezaların geri alınması, tesettüründen dolayı mağdur olan herkesin haklarının iade edilmesi ve kendilerinden özür dilenmesini talep ediyoruz."dedi.

Demir, son olarak her zaman ki sloganlarını tekrarlayarak "Kamusal alana girene kadar değil, zulüm bitene kadar" diyerek bu işin peşini bırakmayacaklarını söyledi. (Şefik Mert - İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.