Yıllarca bağımlısı olduğu uyuşturucuya bulaşanları kurtarmaya çalışıyor
Yıllarca uyuşturucu madde kullandıktan sonra tedavi olup, şimdi de bataklığa düşen gençleri kurtarmaya çalışan Muhammed Fatih Yüzügüler, yaşadığı hayat hikâyesini anlatarak, ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.
On yıl boyunca uyuşturucu madde kullandıktan sonra tedavi olup, şimdi de bataklığa düşen gençleri kurtarmaya çalışan Muhammed Fatih Yüzügüler, yaşadığı hayat hikâyesini İLKHA’ya anlattı.
Ortaokuldan sonra uyuşturucuya bulaşan Yüzügüler, üniversitede okuduğu Makine Mühendisliğini bırakarak, ortağı olduğu şirkette iflas etti. En son evini satarak, sokakta kalan Yüzügüler, on yıl yaşananların ardında tedavi olup, şimdide uyuşturucuya bulaşan gençleri kurtarmaya çalışıyor. Yakın bir zamanda yaşam hikâyesini kitaba dönüştürecek olan Yüzügüler, ailelere ve yetkililere önemli tavsiyelerde bulundu.
Ortaokulun sonunda uyuşturucuyla tanışan Yüzügüler, "Uyuşturucu ile tanışmam ortaokulunun sonlarına doğru oldu. Aile içi biraz iletişim sıkıntımız vardı. Okulda derslerle sürekli böyle koşuşturma durumu, ekonomik sıkıntılar vardı. Arkadaş ortamında kendimi var edebilme adına, onlar gibi olduğumu göstermek, kanıtlamak için bir defada bir şey olmaz. Ben farklıyım düşüncesi, biraz özenti, biraz da duygusal boşluk vardı. Onları bastırmak için deneme ihtiyacını hissettim. Burada ailemi kesinlikle suçlamıyorum. Ailem, anne ve babam ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Bazı şeyleri bana iyi gelmedi. Duygusal bir tarafım ve aşırı öfkeli bir tarafım vardı. Nasıl hayatla mücadele edeceğini bilmiyordum. Liseye geçiş sınavındaki ilk o duygusal boşlukla uyuşturucu madde ile tanıştım." dedi.
"Uyuşturucu kullandığım zamanlar; herkesi düşman görüyor, ailemi ve evimi menfaatim için kullanıyordum"
Yüzüğüler, uyuşturucuya başladığı zamanlarda ailevi sorunlar yaşadığını, çevredeki insanları hep düşman olarak gördüğünü dile getirerek, şunları söyledi:
"Uyuşturucuya başladığım o zamanlar, kendimi bile sevmiyordum. Etrafımdaki herkesi kendime düşman olarak görüyordum. Herkesten böyle kaçmaya çalışan bir tip olmuştum. Anne ve babam benimle en ufak bir sohbet ve iletişim kurmaya çalıştıklarında ya kızıp hakaret ediyordum ya da kaçıyordum. Hiç müsaade etmiyordum. Eve gidiş gelişlerim zaten çok düzensizdi. Evi sadece bir otel gibi kullanıyordum. Sürekli arkadaş çevresi ile beraberdim. Açıkçası ailemi de kaldığım evi de menfaat ve çıkar için kullanıyordum. Hayatla hiçbir bağım kalmadı. İlk zamanlar böyle olmamıştı. İlk zamanlar işte bir kısa vadeli kullandım. Ara ara kullandım. Ama belli bir dönem geldikten sonra artık sabah uyandıktan gece yatana kadar 24 saat kullanma ihtiyacı hissediyordum. O zaman ne ev kaldı. Ne iş kaldı. Normal bir insanın yaşadığı bir hayat belirtisi kalmadı. Uyuşturucu maddenin esiri olmuş bir hayat ortaya çıktı."
"Eroin kullanarak ölen birçok insanı tanıyorum"
Uyuşturucu kullanımdan ölen birçok arkadaşının olduğunu söyleyen Yüzügüler, eroin kullanımı ile kendisini asan, bonzaiden ölen, kavgalardan yaralanıp cezaevine giren, ailesiyle arasına uçurumlar giren, malını mülkünü kaybeden, ailesiyle arası bozulan, hayatla irtibatı kesilen birçok insanı tanıyarak hayat hikâyelerine şahit olduğunu ifade etti.
"Uyuşturucu madde ortalama olarak bakıldığında ergenliğe geçiş dönemlerinde çok rastlanıyor" diyen Yüzügüler, "İşin açıkçası bu bir aile hastalığı. Ailelerimiz çocuk yetiştirmeyi tam olarak bilmiyorlar. Onları suçlamak için söylemiyorum. Ama çocukların bütün sorumluluklarını ellerinden almaya çalışıyorlar. ‘İşte biz görmedik çocuğumuz görürsün. Çocuğumuz rahat etsin. Bizler yaşayamadık, onlar daha rahat yaşasınlar.’ düşüncesindeler. Asgari ücretle çalışan bir babanın; 2-3 çocuğunun cebindeki telefona bakıyorsun bin TL telefonlar kullanıyorlar. O paranın nasıl kazanıldığını, hayat mücadelesinin nasıl olduğunu, ailelerimiz çocuklarına öğretmiyorlar. Çocuklarımız da şımarık yetişiyor." diye konuştu.
"Arkadaşlık ortamı ve sanal alem uyuşturucuya bulaşmada önemli bir etkendir"
Aile içi iletişim sıkıntısı, internet, televizyon, sanal âlem ve arkadaşlık ortamının kişinin uyuşturucuya bulaşmasında büyük bir etken olduğunun altını çizen Yüzügüler, arkadaşlık ortamında kendisini kanıtlama düşüncesinin çok etkili olduğuna dikkat çekti.
Yüzüğüler, konuşmasının devamında şöyle konuştu: "Aile içi iletişim sıkıntısı var. Hep internetle, televizyonla, bu şekil sanal bir hayat yaşıyorlar. Arkadaşlık ortamında ne muhabbet yapılıyorsa yani camiye gidiliyorsa camiye gidiyor. Ama uyuşturucu madde ve sigara kullanıyorsa o da onlar gibi yapmaya başlıyor. Çünkü orada onların yaptığını yapmazsa onu dışlayacaklar, kabul etmeyecekler. Kendisini var etmesi lazım. Onlarla aynı olduğunu hissettirmesi için onlar ne yapıyorsa o da onu yapma zorunluğu hissediyor. Dışarıdaki arkadaşı, anne ve babasını göstermediği şefkati gösteriyor. Hiç yargılamadan oturup, onunla muhabbet ediyor. Çocuk da bunu değerli hissediyor. 'Benim için arkadaş ortamı daha değerlidir. Benim için kıymetlidir.' diyor. Uyuşturucu kullanma pahasına arkadaşlık ortamında kendisini var etmeye çalışıyor."
"Çocuğunun uyuşturucu kullandığını öğrenen aileler, o süreçte çok hassas davranmaları gerekiyor"
Çocuklarının uyuşturucuya bulaştığını öğrenen ailelerin çok hassas davranması gerektiği uyarısında bulunan Yüzügüler, "Aileler, çocuklarının uyuşturucuya bulaştığını öğrendiği o anda, çocuğun psikolojisini anlayabilmek çok zor. O ortamı çözümleyebilmek için deneyimli birilerinden yardım alması kesinlikle şart. Bağımlıya karşı nasıl davranması gerekiyor? Nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hakkında bu işi yaşamış ve tecrübe sahibi olmuş insanlardan, kurumlardan destek alması gerekiyor. Bağımlının huyundan, suyundan gitmeye çalışarak; kendi bildikleriyle, döverek, zincire bağlayarak, nasihat ederek, eziyet ederek bir sonuç alınmıyor. Burada bir profesyonel kişinin devreye girmesi gerekiyor." dedi.
"AMATEM, ÇEMATEM ve özel hastanelerde yapılan ilaç tedavisi yeterli değil"
AMATEM, ÇEMATEM ve özel hastanelerde tedavi etmenin, ilaç tedavisi uygulamanın tek başına yeterli olmadığını, bu konuda ailelerin yanılgı içerine düşmemeleri gerektiği uyarısında bulunan Yüzügüler, ilaç tedavisi sadece tıp dilinde "detoks" adı verilen, kandan uyuşturucunun temizleme süreci olduğunu, bundan sonra rehabilitasyona tabi tutulması gerektiğinin altını çizdi.
Yüzüğüler, "İlaç tedavisi dediğiniz şey şu şekil. Biz halk olarak, ben de, ailem de; AMATEM, ÇEMATEM, özel hastaneleri, psikiyatristlerin yazdığı ilaçları, ben bu işin tedavisi olarak biliyordum. Ailem de bu şekil biliyordu. AMATEM, ÇEMATEM, özel hastaneler, sadece bir detoks sürecidir. Yani kandan uyuşturucu maddenin temizleme süreci. Bağımlının tedavi süreci tamamladıktan sonra belli bir rehabilitasyon süreci geçirmesi gerekiyor. Hayata uyum sağlayabilmesi için, tekrar hayatın içerisine kazanılabilmesi için, o duygularını iyileştirilmesi için belli bir rehabilitasyon merkezinde iyileşme programa girmesi gerekiyor. Yani ilaçla, çiple, elektroşokla, beton iğneleriyle bu işin çözümü olmuş olsaydı, batılı ülkeler bunu yüzyıl öncesinden çözerdi. Ama dünyada şu anda uygulanan en etkili sistem, bağımlıların bir araya gelerek grup destek toplantıları yapıp, bu şekilde bir rehabilitasyon süreci gerekiyor. Biz de AYBUDER olarak bunu uyguluyoruz derneğimizde." ifadesini kullandı.
"Yasal mevzuat eksikliği uyuşturucu kullanımını artırıyor"
Yasal mevzuat eksikliğine dikkat çeken Yüzügüler, denetim serbestliğine tabi tutulanların dahi giderken madde kullandığını hatırlatarak, yıpratıcı bir ceza almayacağının farkında olan kullanıcı ve satıcıların rahat hareket ettiklerine dikkat çekti.
Basına yansıyan istatistiklerin gerçekten uzak olduğunu dile getiren Yüzügüler, şöyle konuştu: "Bir kere yasal mevzuat eksikliği var. Uyuşturucu bağımlısı insan; onu aldığı, kullandığı ya da ticaretini yaparken yakaladığında, yıpratıcı bir ceza almayacağının bilincindedir. O yüzden çekinmeden sokak ortalarında içilebiliyor. İnsanların görebileceği yerleşim yerlerinin arasında, binalarda, apartmanlarda, cami avlularında, ticareti yapılabiliyor. Cüzi bir miktar uyuşturucuyla yakalanan herkes, içici olduğunu söylüyor. Denetim serbestlikle dışarıda geziyor. Denetim serbestliğe giderken de kullanarak gidiyorlar. Orada arkadaşlarla bir araya gelip, paralarını bileştirerek gidip tekrar uyuşturucu madde alıyorlar. Lise öğrencileri, ortaokuldan gelen bile bağımlılar var. Bağımlı sıkıntısını yaşayan birçok insan tanıyoruz. Ölüm haberleri çok ciddi şekilde artmış durumda. 13-14 yaşındaki çocukların kalp krizinden öldüğünü yazıyorlar gazetelerde. 13-14 yaşındaki çocukların kalp krizinde ölmek gibi imkanları yok ki. Onların hepsini altında uyuşturucu madde var. Ama ne yazık ki istatistiklere bu yansımıyor. Yakalanan insan uyuşturucu içicisi olsa dahi 10 yıl ceza evinde kalacağını, bir rehabilitasyon merkezinde zorunlu görev yapması gerektiğini bilse bu kadar kolay yaygınlaşmaz. Korkarım bu şekilde devam ederse o yılan bir gün herkesin evine girecek. Önlem alınması şarttır."
"Her içici potansiyel bir satıcıdır"
10-20 TL gibi cüzi bir fiyatla uyuşturucu temin edilebileceğini, her içicinin potansiyel bir satıcı olduğunu hatırlatmasında bulunarak ailelere seslenen Yüzügüler, "Böyle torbacı diye üzerine basılan şey, kilo işiyle satmıyorlar. Gidip 10 lira 20 lira vererek rahatlıkla bulabiliyorlar. Her içici potansiyel bir satıcıdır. Aslında halkımızdan isteğimiz ötekileştirmesinler. Kötü gözle bakmasınlar. Çünkü bu herkesin başına gelebilir. Bu işi sahiplenmemiz lazım, bu iş nasıl çözülür? Onu araştırmamız lazım. Devlet büyüklerimizden destek almaya çalışmamız lazım. Bu işin çözümü için rehabilitasyon merkezlerinin kurulması için çaba göstermeliyiz. Bu mantıkla hareket eden bütün ailelerin bağımlıları, hem kendi ailelerine hem de bağımlının durumu gün geçtikçe daha kötüye gidiyor. Bu işin de bir çözümü var. Bağımlılık kader değil. Çare var. Yalnız değiller. Bu acıyı yaşamış birçok insan var. Bu işin bir çözümü de var. Bunun en büyük örneği olarak işte biz AYBUDER olarak sahadayız." dedi.
"Çalışmalarımıza destek verilmesini bekliyoruz"
Kendisi gibi uyuşturucuya bulaşmış insanların kurtarılması için yaptıkları çalışmaları ve yapacakları projeler hakkında da bilgi veren Yüzügüler, şu bilgileri verdi:
"Tatvan Belediyesi ile protokolümüz var. Allah’a şükürler olsun burada insanlara hizmet etme şansım oldu. Belediye binamızda haftanın iki günü aile grup destek toplantımızı gerçekleştiriyoruz. Aileleri bilinçlendirmeye, farkında çalışmalarını yapıyoruz. Onun dışında bağımlılarla toplantımız var. 28 Mart’a Antalya’daki genel merkezimizde, 8 arkadaşımızla beraber bir hafta boyunca Tatvan’da olacağız. 1 Nisan'da aileleri bilinçlendirme ve farkındalık oluşturmak ile ilgili seminerimiz var. Her kesimden insan katılabilir. Belediye ile birlikte düzenleyeceğimiz bir seminer. Etkili bir şey olacak, katılanların çok fayda göreceğine inanıyorum. Bunu yaşayanlardan canlı olarak hikayelerini öğrenecekler. Yani bu işin çözümü nasıl olacağını görecekler."
"Uyuşturucu kullanırken kaybedecek artık bir şeyim kalmamıştı"
Son olarak Yüzügüler, 10 yıl boyunca kullandığı uyuşturucu yüzünden, üniversitede okuduğu makine mühendisliğini terk ettiğini, iflas ederek işini kaybettiği, evini satarak sokakta kaldığını dile getirerek, "Ben 10 yılı aşkın kullandım. Esrar, alkol ve hap ile başladım. Sonra Bonzai, Jamaika ve son 7 yıl içerisinde, eroin ve metamfetamin kullandım. Ben makine mühendisliğini yarıda bırakmıştım. Evim vardı, evimi sattım. Bir tane şirkete ortak olmuştum onu batırdım. Kaç yıldır evli olduğum eşim benimle beraber uyuşturucu madde kullanmak zorunda kaldı. Sokakta kaldık işte son dönem. Yani kaybedeceğimiz hiçbir şey kalmamıştı. Bu işte kurtulabileceğimize, iyileşebileceğimize, hayatın içerisine karışabileceğimize inancımız da yoktu. Bu alanda iyi hizmet edebilmek için şimdi Sosyal Hizmetler okumaya başladım. Geçmişle ilgili yaşadığımız hayat hikayelerimi bir kitaba dönüştürmeye çalışıyorum. İnsanlar okusunlar, görsünler ve bu kadar kötü bir süreçten sonra başka bir hayat yaşanabileceğini bilsinler." şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.